Ferret Çeviri İngilizce
395 parallel translation
Ruhunu deşmeye hakkım yok.
I've no right to ferret into your soul.
Fantine denen şu kadınla sorun yaşadıktan sonra geçmişinizi araştırmaya, kaçak suçluları incelemeye başladım etraflı bir tasfiyeden sonra da sizin, şartlı tahliye süresini geçiren, Jean Valjean adında eski bir suçlu olduğunuza kanaat getirdim.
Uh, after that trouble with the woman Fantine... I began to ferret out your past by studying the records of escaped criminals... and, by an exhaustive process of elimination... I finally became convinced that you were an ex-convict named Jean Valjean... who had failed to report for parole.
# Az önce satın aldım, yaban gelinciği.
What is that? I just bought it, it's a ferret.
Hafiye Guillaume.
Guillaume the Ferret.
Bana şu polis köpeği Malone'u hatırlatıyor.
It reminds me of Malone, the human ferret.
Calpurnia'nın beti benzi uçmuş. Cicero'nun gözleri de nasıl alev alev yanıyor. Mecliste gördüğümüz gibi tıpkı, senatörlerle tartışıp çatıştığı zaman.
Calpurnia's cheek is pale, and Cicero looks with such ferret and such fiery eyes as we have seen him in the Capitol being crossed in conference by some senators.
Sende bir sıçanın kulağı, gelinciğin burnu var.
- No doubt. You have rat's ears and a ferret's nose.
Öylesine kusursuz bir uyarı sistemi olmalı ki av köpekleri çalıştığımız barakaların 15 metre yakınına geldiğinde hiç iz bırakmadan işi örtebilelim.
I want a signal system so perfect that if ever a ferret gets within 50 feet of any of the huts in which we're working, we can shut down without a sign.
Bu da önümüzdeki haftanın av köpekleri görev çizelgesine benziyor.
What appears to be the ferret assignments for the next week.
Bir gelincik?
A ferret?
Onun yanında kırmızı bir İngiliz!
Next to him is an englishman, sort of a red ferret.
Seni bulup, çıkaracak bir dedektif arıyorlardı ben de konuştum onlarla.
They wanted a detective to ferret you out, and I talked them out of it.
Sırlarını bulup çıkarmayı.
Ferret out their secrets.
Bir düşünceyi yakalayıp peşine düşmek.
To ferret out, to chase an idea.
Bu dağ gelinciğini tavşanın yuvasına gönderiyoruz ve...
So, we let this ferret go down the rabbit's burrow...
Çok iyi, sizleri ortaya çıkarmak zorundayım.
Very well, I shall have to ferret you out.
Şu da James B "Ucuz İspirto" Ferret.
There's James B "Rot-Gut" Ferret.
Ben de ona yapışacaktım.
I would've been up her like a fucking ferret.
Bu olayı incelesene, hafiyelik yapar mısın?
Why don't you look into it, have a bit of a ferret around?
Bence güzel fikir Bay Hafiye, Weasel, aman Weisel.
I think that's a very good idea, Mr. Ferret erWeasel.
Sürekli her işime burnunu sokacak, melun gözleriyle yaptıklarımı izleyecek, bütün varlığıma göz koyacak, çalacak şey bulmak için her yeri karıştıracak bir casus istemiyorum. - Anladın mı?
I won't always have before me a spy on all my affair a treacherous scamp, whose cursed eyes watch all my actions covet all I possess, and ferret about in every corner to see if there is anything to steal.
Ferret?
Ferret?
Az önce Ferret aradı efendim.
Ferret has just radioed, sir.
Ferret!
Ferret!
Dostumuz Ferret'in kaybından ötürü müteessiriz.
We regret the loss of our friend Ferret.
Neden ona sormuyorsun seni gelincik.
Why don't you just ask her, you little ferret.
Düşmanımın bile böyle boktan bir ömür sürmesini istemezdim.
I wouldn't wish this rotten life off on a one-eyed ferret with mange.
Bu bir dağ gelinciği.
This is a ferret.
Dağ gelinciği nedir?
What's a ferret?
Dominic, Ferret'i unutma.
Dominic, don't forget Ferret.
Bir dağ gelinciğini tanıştırmayı... kötü bir fikir olduğunu sandım, ama görünen o ki çocuklar sevdi.
I thought the introduction of a ferret was a horrible idea, but the children seemed to like it.
Güzel bir de tavşan avlarız, biraz neşelenirsiniz.
We'll ferret out a rabbit for you, to cheer you up.
Ya sen ne yaparsın, gelincik surat?
And what do you do, ferret face?
Gelincik surat, seni sert bir adam zannediyor, kısa bacak.
Ferret face seems to think you're a bit of a hard man, short ass.
Gelincik suratlı karısının emrine amade.
Waiting on his ferret-face of a wife.
- Gelincik! - Audrey?
A ferret.
"Jenital" dışında.. Bir centilmene göre saçları biraz fazla uzun!
That is with the exception of Genital, who appears to be turning into a ferret.
O top altın bir dağ gelinciği gibi süzülüyor.
Quass is in the trap, two down. He chips a golden ferret.
Bu sahtekarlık derhal bulunup ortaya çıkarılmalı.
To ferret out this corruption wherever it may exist.
Kuzen Blink dağgelinciğini fileto yaparken onun yakınında durmaman gerektiğini herkesten iyi bilmen gerekirdi.
Well, you know, you know better than to stand too close to cousin Blinky when he's filleting ferret.
Suçluları, sistemdeki küçük teknik problemleri ortaya çıkartmak için kullandık.
That's why we're using convicts to ferret out any glitches in the system.
Fareyi deliğinden çıkarırsan..... daha sonra yemek için bir şey göstereceğim.
To ferret the rat out, tempt it out with a crispy... I mean, tempt it with some bread.
Bu, arkanı karıştırma kolu.
The button of that ferret ass you got.
Bir saniye bekler misin küçük dedektif.
Wait just a minute, you little ferret.
Aynı uzun dar surat, ufak gözlü ve şeytanca bakışlı gözler, düşük çene, solgun deri...
Same long, ferret face... Beady eyes, slack jaw...
Bir dağ gelinciği kadar enerjik.
He's got the energy of a ferret.
- Gelincik mi?
The ferret?
Gelincik besleyebileceğini nasıl söylersin?
How could you tell him he could have a ferret?
# Yaban gelinciğini neden aldın?
Why did you buy the ferret?
Bu benim dağ gelinciğim.
This is my ferret.
Bu bir dağ gelinciği.
That's a ferret.