Fido Çeviri İngilizce
205 parallel translation
Fido, buraya gel!
Fido, come here!
Bu köpeğin nesi var?
What's the matter with this fido?
İyi Fido.
Good Fido.
İyi Fido!
Good Fido!
Peki Fido? O şimdiye kadar büyümüş olmalı.
Fido must have grown.
Ama seni ve Fido'yu da özledik Biraz önce dedim ki
But we miss you and Fido, so I started thinking...
Güzel olmasına rağmen elbiseni çıkar.
Take off that pretty dress. Close Fido's door.
Fido yüzünden kapıyı kapat. Güzel olmayan neyim var?
Isn't all of me pretty?
Clarisse odana git. Fido uyanacak.
Clarisse, back to your room.
Haydi çabuk ol.
Fido's gonna wake up.
Kardeşlerini karda görmeye gittin ve sana Fido'yu vermelerini istedin.
You visited your brothers in the snow and asked them to let you have Fido.
Sizi bırakıyorum. Geliyorum, Fido.
I'll be right back, Fido.
Bunu bir mektupla yapmayı tercih ederim. Her neyse, git Fido'yu al gel.
Go get Fido before the cops get there.
Özür dilerim, bayan, Fido Saroyan'ı arıyorum.
I'm looking for Fido Saroyan.
Fido yok.
Fido's gone!
Fido kayıp. İki serseri it tarafından kaçırıldı.
Those two bastards kidnapped him!
Fido! "Sadık" demektir. Süt hikayesi hiç de fena değil.
The milk trick was good, but we won the second round.
Aynasızlar hala oradalar.
The cops are still here! - What about Fido?
Peki Fido? Sana sonra anlatırım.
- I'll tell you later.
Chico'dan bana, benden de Fido'ya ulaştılar.
They went from Chico to me to Fido.
Fido'yu kaçıran bu iki adam var.
We're in a nice fix.
Diğer tarafta polis seni arıyor.
Those two guys have snatched Fido.
Geri gelmeliydin, Charlie, çünkü hepimiz aynıyız. Sen, ben, Richard ve hatta Fido.
You had to come back, Charlie,'cause we're all alike... you, me, Richard, even Fido.
Peki Fido? Haber yok.
- Where's Fido?
Sadık dostum.
Faithful Fido.
- YasI Kurt!
- old Fido!
Iyi geceIer yasI Kurt!
Night-night, old Fido!
Fido nerede?
Fido... Where's Fido?
İşte Fido.
Look, here's Fido.
Karabaş?
Fido?
Çekil yatağımdan, Fido!
Get your ass off my bed, Fido!
Fido, Fido, Fido, Fido, gel!
Fido, Fido, Fido, Fido, here!
- Sus yoksa seni Fido'ya yediririm!
- Shut up or I'll feed you to Fido!
Uslu dur, Fido.
You take it easy, Fido.
Yavaşça, fino, kötü bir şey yapmak istemiyorum.
Slowly, Fido, do not want you do any damage.
Sen belanı arıyorsun.
You're digging your own grave, Fido.
Ağır ol Fino.
Slow down, Fido.
Şahsen, sana tavsiyem, bir spanyel köpeği bul, şüpheliyi kafasında bir lazımlıkla sandalyeye bağla, sonra da, süslü kürelerinin arasındaki aletini çıkartıp, "Yemek vakti Fido!" diye bağır.
Personally, I'd recommend you get hold of a cocker spaniel, tie your suspect down on a chair with a potty on his head, then pop his todger between two flowery baps and shout, "Dinner time, Fido"!
"Ana yemek olarak alevli Fido yersiniz."
" Go to your Fido Flambe for main course.
- Devam et.
- Go. - Fido.
- Yönlendirme, sende havalar nasıl?
- Guidance, you happy? Fido? - Go.
- Fido.
- Fido.
Seni gidi- - Anlaştık, Fido.
you little- - you got yourself a deal, Fido.
Hey şuna bak Fido.
Hey, check out Fido.
Aferin, Fido.
Thattaboy, Fido.
Hey, Fido burnunu kullanmayı dene
Hey, Fido Try using your nose
Fido!
Fido.
Fido!
- Fido sounds like a dog's name.
Peki Fido?
- Fido.
- Ne kadar ilginç! - Zanlının gözü kapalıdır. Eğer hançeri seçerse Şeytanın yakın dostudur.
Personally, I'd recommend you get hold of a cocker spaniel, tie your suspect down on a chair with a potty on his head, then pop his todger between two flowery baps and shout, "Dinner time, Fido"!
- Fido.
- Go.