Filozof Çeviri İngilizce
656 parallel translation
Burada Shakt yaşıyor, gayretli filozof.
Here lives Shakt, the overzealous philosopher
Vatandaşlarınızdan filozof Descartes beni görmeye geliyor.
Your countryman, the philosopher Descartes, is coming here.
Pers filozof Omar'ı, keçi sütü içen kansız birine dönüştürecek bir tura çıkarız.
We'll go on a twister that'll make Omar the soused philosopher of Persia look like an anaemic on a goat's milk diet.
- Ben sadece bir filozof değilim, bayım.
- I'm not only a philosopher, sir.
Sende hoşuma giden bir filozof edası var.
You know, there's a touch of the philosopher about you that I like.
Öyleyse bu hepinizi filozof yapar.
So, that makes you all philosophers!
Bir keresinde bana, "senin gibi bir filozof niçin tuvalette?" demiştin.
You once asked what a philosopher like me was doing in the washroom.
Demek istediğim, büyük bir filozof yada devlet adamı mıydı?
I mean, was he a great philosopher or statesman?
- Peki sen ne düşünüyorsun? Gelecekte bir şair ya da filozof olabileceğini düşünüyordum.
I was just thinking that maybe you'll become a poet or a philsopher when you grow up.
Asker, şair, filozof, müzisyen, oyun yazarı.
Soldier, poet, philosopher, musician, playwright.
En büyük filozof ya da düşünürü.
I meant the greatest philosopher or thinker.
Filozof gibi davranmaya başladın.
You're becoming a philosopher.
Her filozof hayatını, mükemmel yaşamı arayarak geçirir.
Every philosopher knows that we spend our lives seeking perfection.
Sen üstün fikirli filozof, sen kullar arasında bir tanrı madem hoşuna gitmiyordu, neden kabul ettin bunları?
You high-minded philosopher, you god among men, why did you accept, if not for love of the same things?
Tam olarak bir filozof sayılmam. Ama neden bahsettiğimi bilirim.
I'm not exactly what you may call a philosopher but I know what I'm talking about.
Belki bir devlet adamı olur ya da bir filozof.
A statesman maybe, or a philosopher.
Profesör Flostre çok büyük bir filozof ve empatikalizmin babası.
Professor Flostre is the greatest living philosopher, and father of empathicalism.
Yani, hem filozof, hem profesör.
Well, I mean, a philosopher and professor.
Flostre çok akıllı olabilir, Aristo'dan bu yana en büyük filozof olabilir.
Flostre may be the quiz kid, the greatest philosopher since Aristotle.
Ben filozof değilim.
I'm no philosopher.
.. bazı yerde filozof..
.. is philosophizing somewhere..
Sadece bir boksör değil aynı zamanda bir filozof da kendileri!
Scratch a boxer and a philosopher comes out!
Çinli bir filozof şöyle der, bir görüntü bin sözcüğe değer.
A Chinese philosopher once said that a picture is worth a thousand words.
Filozof babam derdi ki :
As my father, the philosopher, used to say,
Misyoner, filantrop, filozof ve de bir doktor.
Missionary... philanthropist... a philosopher... doctor...
Ben bir askerim, filozof değil.
I'm a soldier, not a philosopher.
Benim yaşımda hala evlenmemiş bir kızsan, ya filozof olursun ya da tutuklanırsın.
When a girl of my age still isn't married, you either philosophise or get arrested.
Eski bir filozof olan Miguel de Unamuno dışında bu yapılanları protesto eden olmadı. Bu adam, "Yaşamı Duyumsamanın Trajedisi" nin yazarıydı.
Nobody protests except one man the old philosopher Miguel de Unamuno, author of "The Tragic Sense of Life",
Filozof değil, oy veren birini bulacağım.
I'm going to find a voter, not a philosopher.
Filozof Mencius'un dediği gibi, "Daha hiç bir şey görmedin!"
In the words of Philosopher Mencius, " "You ain't seen nothing yet!" "
Dişi filozof.
Female philosopher!
Bir süre için onun o dürüst savaşçı yüzüne bakmayı... ve filozof rolünü oynamayı kadınlara bırakalım.
For a moment that honest warrior's face of yours took on the philosopher's look.
Bu nedenle Sezar'dan ne bir senatör ne de bir asker olan, ama bir filozof olan, mantık sahibi bir insanın, benim adıma konuşmasına izin vermesini talep ediyorum.
I ask, therefore, of Caesar, that a man who is neither soldier nor senator, but a philosopher, a man of reason, be permitted to speak for me.
Bakıyorum da, onu bir filozof ilan etmediğiniz kalmış.
You're getting to be quite a little philosopher, aren't you?
Ben muhafız yüzbaşıyım, filozof değilim.
I'm a captain of the guard, not a philosopher.
Bunu daha önce söylemiştin, Filozof.
You always said that, Philosopher.
Bundan hoşlandın mı, Filozof?
You like it, Philosopher?
Filozof, gördün mü?
Philosopher, you see that?
Filozof!
Philosopher!
Bunu demiştin, Filozof, hatırladın mı?
You said that, Philosopher, remember?
Doğru mu, Filozof?
Right, Philosopher?
Filozof, vicdanını düşünce yerine koyar. "
"A philosopher posits his conscience against opinion."
- Sen filozof musun yoksa?
Are you a prophet, or who?
Filozof musun, polis misin anlamadım.
If you want... a prophet or a cop, one of this.
Filozof.
Philosopher.
Filozof da olsa, onu yakmaya hakkımız yok.
We have no right to burn even a philosopher.
# Demokrasiye âşık bir filozof #
A philosopher in love with democracy
Mal sahibi Freyre'nin hesaplarında Rahip Lugo'nun yağ sürme ayininde Filozof Andreu'nun akıl yürütmesinde sanat meraklısı Rivero'nun işten çıkarmalarında Varona'nın temsili demokrasisinde tüm Küba boyunca üzerlerine serpilmiş ölümü doğrudan kim okuyabilir?
In the accounts of Freyre, the landowner, in the last rites by Lugo, the priest, in the refined rationale of Andreu, the philosopher, in the layoffs and the book by Rivero, in Varona's "representative democracy", who could've foreseen the death, that through them, spread through Cuba?
Çünkü ne bir filozof ne de bir centilmensin.
You can not understand, eh?
- BİR YABANCI - KASITSIZ FİLOZOF NANA
A stranger. Nana the unwitting philosopher
Bir rahip, bir serbest ticaret müteşebbisi sanat meraklısı bir memur, bir işkence uzmanı bir filozof, bir siyasetçi ve varsıl ailelerin çocukları.
A priest. A free trade businessman. An amateur official.