Finn Çeviri İngilizce
4,098 parallel translation
En son ne zaman bir gözün açık olmadan uyudun Finn?
When's the last time you've slept without keeping one eye open, Finn?
Bir tavsiyem var Finn.
Word of advice, Finn.
- Bana yalan söyleme Finn.
Don't lie to me, Finn.
Aslında dostumun burayı kullanabileceğini düşünüyorum.
Actually, I was hoping my friend could use it, Cesar. This is Finn.
Cesar, bu Finn. - Ona kefilim.
I'm vouching for him.
Finn ona temin olduğu için bu işi halletmesi gereken odur.
Since Finn vouched for her, perhaps he should be the one to handle this.
Finn, bu kızı umursadığının farkındayım.
Finn, I know you care about this girl.
- Cevabı biliyorsun Finn.
You already know the answer, Finn.
O ve Finn Bailey adında biri kadını bozkıra giden tünellerden birine götürmüş.
He and someone named Finn Bailey took her into one of the tunnels heading into the desert.
Finn Bailey'den ne buldun?
What did you find out about Finn Bailey?
Finn Bailey, 26 yaşında.
Finn Bailey, 26.
Yapılması gerekeni biliyorsun Finn.
You know what has to be done, Finn.
- Mesele nedir Finn?
What's this about, Finn?
Hata ediyorsun Finn.
You're mistaken, Finn.
Finn, bırak Sarah'yı alalım.
Finn, let us go to Sarah.
Polis kardeşinin öldüğünü doğruladı Finn.
The police just confirmed your sister's dead, Finn.
Phoenix'teydi, Finn.
It was in Phoenix, Finn.
Tanrının Bana Armağanı Finn'im.
" My Finn.
Acı vericiydi ama en azından Finn orada değildi.
" It was agony. But at least Finn wasn't there.
Helalsin Finn!
Woo! Loving your work, Finn!
Finn'in işaret ve orta parmağının özel bölgelerimde gezdiği ana.
"Where you will find Finn, with his index... ".. and middle finger upon my lady area. "
Daha da kötüsü, ya Finn ne yaptığını bilmiyorsa?
" Or even worse, what if Finn didn't know what he was doing?
- Aa, selam Finn.
Oh, hi, Finn.
Lahana olmadan türlü olmaz değil mi Finn?
You can't have a hotpot without red cabbage, can you, Finn?
Anlarsın ya Finn.
You know, Finn?
Finn'in çıplak ve krem peynirle kaplı olmasını istiyorum.
Hmm. I want Finn naked, covered in Dairylea.
- Finn düşünceli bir çocuk sonuçta, değil mi? - Evet.
Because Finn's nice, isn't he?
Komik olansa, yapmak istediğim tek şeyin aldığım çamaşırları Finn'e gösterip kamp için onu heyecanlandırmak olmasıydı.
'The funny thing was, Tix, is that all I wanted to do was go'and show Finn what I'd bought, get him excited for camping.
Finn'le siz gidince çadırda baş başa kaldık dün gece!
Because you and Finn went off last night, we ended up sharing a tent on our own!
Artık yanımda Finn var, Tixy.
'I've got Finn now, Tixy.'
Sana göre hava hoş Finn, sen erkeksin.
It's only college! It's all right for you, Finn.
İyi olmam konusunda, Finn'le ilişkim konusunda her şey konusunda.
'About being better, about me and Finn. 'About everything.'
Sanırım öyle Finn.
I suppose they did, Finn.
Finn, Kol. İşe koyulalım.
Finn, Kol, let's get to work.
Teşekkür ederim Finn.
I do! Thank you, finn.
Finn.
Finn.
- Selam, Finn.
Hey, Finn.
Finn, çoktan geldiler.
Finn, they're already here.
- Finn, orada var mı?
Finn, do you see it over there?
Finn, bekle.
Finn, wait.
- Finn, yürü hadi!
Finn, let's move!
- Finn'le.
With Finn.
Finn, hayır!
Stop, Finn, no!
Daha fazla ilerlemeden Finn'le ayrılmam gerekiyordu. Ayrılık, birbirimizin etrafında olamayacak kadar acı verici olmadan.
I had to break up with Finn before we went any further, before breaking up would be so painful that we wouldn't be able to be around each other any more.
Belki Finn'in yanında olmadığı bir ara Chloe'yi bulup takılabilirdim.
Maybe I could grab Chloe when she wasn't around Finn and just hang out.
Ha, bu arada, Rae geçenlerde Finn Nelson'dan ayrıldı.
Oh, by the way, Rae's just broke up with Finn Nelson.
- Sen Finn Nelson'ı terk ettin?
You broke up with Finn Nelson?
Stacey de Finn'le çıkıyordu ama Finn onu terk etti.
Stacey went out with Finn, too, but he broke up with her.
Finn evde mi?
Is Finn in?
Finn, ne yapıyorsun... Arka koltuğa geç, çabuk!
Finn, what are you...
Artık yanımda Finn var.
'I've got Finn now.