English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İngilizce / [ F ] / Fit

Fit Çeviri İngilizce

17,584 parallel translation
Sektördeki başka hiçbir performans koçu daha uygun olamaz.
No other performance coach in the industry would be a better fit.
Tanrı oğlu çarmıhtan indirildiğinde eski bir fahişenin onun uzuvlarını yıkamasını uygun görmüştü.
God... Saw fit to allow a former prostitute to wash the limbs of his own son when He was brought down from the cross.
Kurmaya çalıştığın ekibe mükemmel uyardı.
She's a perfect fit for this team you're trying to build.
Kendi rahatsızlığım için duygu patlaması yaşamayacağım pek tabi.
Well, I'm not gonna pitch a fit for my own discomfort.
Evet, oraya çok iyi uyum sağlarsın ya!
Oh, yes, you'll fit in very well there.
Genç bir bayan, alışverişten dönerken kaldırıma yığılmış.
Fit young woman, just collapsed in the street on the way back from the shops.
Kızım şu anda sorgulanacak durumda değil.
My daughter is in no fit state to be questioned.
Başka zaman olsa, seni buzun üç fit..
In another time, we would have found you three feet below the ice...
O kadar küçüktü ki içine bir kasa natty light * bile sığmıyordu.
Tiny one at that, couldn't even fit a case of fucking natty light in it.
Forever 21 kıyafetlerimin hiçbiri gelmiyor artık.
None of my Forever 21 clothes fit me anymore.
İhtiyacı olana, uygun görürse kendini gösteriyor.
He reveals himself to the needy, but only when he sees fit to do so.
Senin gibi yapılı biri kolaylıkla 2-3 ünite kan verebilir.
A fit guy like you can easily donate 2-3 units of blood.
Ne kadar formdalar, görüyor musunuz?
Do you see how fit they are?
Çok formdalar, Allah için.
Very fit, Allah's kind.
Ayakkabının kime uyacağını öğrenmek için tüm kraliyeti gezdirmeyi planlıyorsanız eğer.
If you were planning on sending throughout the kingdom to know whomsoever the shoe will fit.
Onlar bu olayların neresinde?
Where do they fit in? There's two possibilities.
Senin programına uymuyorum, sorun bu.
The problem with your program is I don't fit.
Uyuyorsun.
You fit.
O kıyafete bu kadar silah sığdırabilmen çok etkileyici.
Impressive how many weapons you can fit in that outfit...
Burası bir köpek için uygun değil, kaldı ki kraliyet için olsun.
It's not fit for a dog, let alone a monarch.
Yani buraya koca bir aileyi sıkıştırabilirsin, yine de televizyona yer kalır.
I mean, you could fit an entire family just right in here and still have room for a TV.
Bu yüzden de korkularıyla çelişmeyecek varsayımlar uydurmuşlar.
So they invent any assumptions to fit their fears.
İncil'i tarih bilgisi için okumak gibi bir şey bu. Tabii şunu söylemeden edemeyeceğim ki sadece ahmak çocuklara uygun zırvalıktan ibaret bir şeydir o da.
You may as well read the Bible for its history which, it goes without saying, is a fool's errand fit only for idiot children.
Tanıma uyan yerleri tespit eder misin?
Can you look for locations that fit the bill?
İnandırıcı olmayan kısım hangisi?
Which part doesn't fit?
Başından beri kararları verenin siz olması akla yatkın olmaz mıydı?
Wouldn't the pieces fit if you'd taken the initiative in all of this?
Benim aklıma yatmayan da bu Bay Doria.
That's exactly what doesn't fit for me, Mr. Doria.
Theo onların takma tırnak gibi pençelerine uyacağını mı düşünüyor?
So Theo believes he can fit them onto his own claws like a couple of press-on nails?
Ben basit bir takas umuyordum, ama aldığın her şey o çantaya sığmayacağına göre
I was hoping for a simple trade, but seeing as how everything you took can't possibly fit in that briefcase,
Belki hiç bir alakası yoktur.
Well, maybe nothing. But you fit the description.
Sadece Lazarus hiddetinin dolup taşmasıyla yüzünü yaktım.
I only burned his face off in a fiery fit of Lazarus rage.
Kostüm kolluğunun tamamını gaz kromatografına sığdıramadım.
I couldn't exactly fit the entire sleeve into the gas chromatograph.
- Sığamam ki.
I can't fit.
Hepimize sığabilecek büyüklükte bir kazağınız var mı acaba?
Do you have a sweater big enough to fit all of us?
O saçla, hiç zorlanmazsın.
With that hair, you're gonna fit right in.
Yani, kullanıma uygun.
I mean, it fit the use.
Dan gurney'den birinin o arabaya binmesi gerektiği zaman, yani Kaskını arabaya sığdırmak için çatı hattına bir kabarcık oluşturun.
When somebody like Dan gurney has to get in that car, I mean, they had to build a bubble into the roof-line to be able to fit his helmet in the car.
Şiire uysun diye.
So it would fit the poem.
- Evet buraya tam uygun gibi görünüyor kendisi.
Yes, well, she looks like she'll fit right in.
Adli tıp senin ellerinde ateşli silah kalıntıları tespit etti Victor Charlie Beş Dört. Ve arkadaşlarının ellerinde de.
Now, forensics detected firearms residue on your hands, Victor Charlie 54, and the hands of your mates, Victor Charlie 52 and 53, so... that would all seem to fit.
Ağlıyorum çünkü berbat bir hafta geçirdim ve vücudumda gezen hormonlar memelerimi o kadar şişirdi ki sutyenime sığmıyor ve inanılmaz acıtıyor.
They're because I had a shit week and because the hormones that are raging through my body have swollen my tits so much that my fucking bra doesn't fit and it hurts.
Doğrusunu söylemek gerekirse bana çok uygun görünüyorsun.
To be honest... you look pretty fit to me.
Arka bahçede 50 fit koca bir gölümüz var.
We have an entire lake, 50 feet from the backyard.
100.000 fit yukarı doğru.
We're ascending. Straight up to 100,000 feet.
- Ben eğileyim, yoksa sığmayacağız.
- I'll bend down or we won't fit.
Marika'nın bu tabloda işi ne?
How the fuck does Marika fit in with this?
- Onun bu tabloda işi ne?
- How the fuck does she fit in?
Daha zinde, daha güvenilir olanlar var.
There's others more fit, more to be trusted.
Sert kadın olmak yanlış bir şey değil Spencer.
And I had to weld on new ones wherever they would fit. There's nothing wrong with being an Iron Lady, Spencer.
Hayır.
Just regular pants that fit normal!
Uygun bir yer gibi görünüyor.
Seems like a good fit.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]