Floating Çeviri İngilizce
2,811 parallel translation
Radyo sinyali gibi çevremizde mi dolaşıyor yani?
Floating around, like a radio signal?
Kayıp bir şapka gibi karanlık nehirin üstünde yüzüyorum.
Like a lost bonnet floating along a dark river.
İki gece sonra doktoru havada taşıyan, 6 metre genişliğinde sihirli bir kürenin kuleden uçarak uzaklaştığı görülmüştür.
"According to contemporary accounts, two nights later, a magical sphere, " some 20 feet across, was seen floating away from the Tower, - "bearing the mysterious Doctor aloft."
Aslında kukuletalı biri gibi ya da kara bir bulut gibi değil.
It's not actually like a hooded person or like a floating black cloud.
Sağlam ama uçuyor.
Well, intact but floating.
Eğer bir koruyucu tabaka cipimi uçuruyorsa bu şey kötüye gidiyor demektir.
Well, if a protective coating is floating my jeep, this thing's getting worse.
Uçan bankadaki müşteri kasalarından birinde var.
There's one in the safety deposit box in the floating bank.
Uçan bankalar önce gelir.
Floating banks come first.
Şu anda boşum ve alet-edevat da etrafta uçuşmuyor.
I've got time, and gear's not floating off everywhere.
Yüzüyorum.
I'm floating.
Yüzüyorum.
I'm floating...
Ortalıkta birkaç tane farklı versiyonun dolaştığını biliyorum.
I know there are a couple floating around out there.
O bir tohum gibi, rüzgarda geziniyor.
It's uh... it's like a seed, floating in the wind.
Bana yüzen bir kusmuk gibi geldi.
Looks like floating puke to me.
eminim bazı kurallar vardır.
I'm pretty sure we have rules about floating and stuff.
Havada süzülürken plan yapmak zor oluyor.
Hey, look, it's hard to plan when you're floating way up high.
İlk defa ortaya çıkan bir şeydi bu Ve çok kişi..
Her skin was as fresh as cream, floating up from butter... under the lace negligee she liked to teasee me with.
Hani büyük annenin kumbarasının içinde ve uçan bankada *.
Um, um, um, grandma. Had-had the... the penny trap and the floating bank.
E. Coli'den ölü koyunlara kadar kim bilir neler geçmiştir bu şeyden.
Geez, there's got to be everything from E. coli... to dead sheep floating around in this stuff.
O zaman ortaya ortaya toplar atma.
Then stop floating me hospital passes over the middle.
Her zaman etrafta uçuşan elektrik vardır.
There's always some power floating around...
Charles Sant'Angelo'yu Della Rovere'ye verir ve yakında cesedim Tiber'de bir yerlerde çürür.
Charles would hand Sant'Angelo over to della Rovere and soon my body would be floating in the Tiber, decomposed instead of deposed.
- Yarın, bir balıkçı onun cansız bedenini bulacaktır.
- Tomorrow, a fisherman... will find her lifeless body floating.
Gerçek şu ki kampta ne kadar az silahla dolaşırsak o kadar iyi.
The truth is, less guns we have floating around camp the better. You turning over your weapon?
Burt'le benim bir seks kasetimiz var ve bunu bilmiyor.
There is a sex tape of me and Burt floating around town, and he doesn't know about it. Wow!
Sanki aynı anda hem uçuyorum hem de düşüyorum.
It's like I'm floating and sinking at the same time.
Kayıyor.
It's floating away.
Kayıyor.
Floating away.
Kaymaya başladı.
It's floating away.
Güvenlik duvarı ve şifreleme katmanlarının altına gömülü değişken bir IP'ye sahibim.
I have a floating I.P. buried under layers of firewalls and encryption.
Battaniyemi okyanusta yüzerken bulmuşlar.
They found my blanket floating in the ocean.
O her neyse, sular altındaymış.
In what is floating?
Şimdi Don, bu bir "al-hisseleri sat-bırak" işi olmayacak, bizim önerimiz.. basit bir hazırlık anlaşması, LBO ya da HLT, ortak kredi ve yüksek verimli bonolarla beraber tabi ; ya da Londra Merkez Bankası'nın faiz oranlarına sabitlenmiş menkul kıymetlerle bir ara anlaşma..
So Don, this isn't a buy, strip and flip, we're offering a simple bootstrap deal, LBO or HLT, with a combination of syndicated loan and high-yield bonds, or a mezzanine arrangement, with floating instruments pegged to the London Interbank Offered Rate.
Hisseleri sat-bırak, ara anlaşma, menkul kıymetler...
Flip strip and mezzanine arrangement, floating pegs...
- Döner krediyle mi? - Aynen, menkul kıymetlerle falan Londra Merkez Bandosu.. tarafından süper korumalı şekilde...
- All the way round, superior secured with floating-rate instruments pegged to the London interface offered rate.
- Masajlar.
- The floating massages.
Eğer gölette yüzen bir su zambağın varsa her gün çoğalır, ve sonunda tüm gölet su zambakları ile kaplanır.
If you have one lily pad floating on a pond and double it every day, eventually the entire pond will be covered.
Deniz üstündeki buz 12 metre çekiliyor deniz yatağını ortaya çıkıyor. Hediyeleri de arkasından.
The floating ice drops a staggering 1 2 metres, nearly 40 feet, exposing the seabed, and, hopefully, the bounty they're after.
Şimdi tüm yolculuk bu alarm bölgesinden uzaklaşmak adına su yolculuğuna bağlı.
The whole expedition is now floating away at an alarming rate.
Cedar Keys Polisi, Francis'in cesedini liman içinde yüzerken bulmuşlar.
Cedar Keys PD found Francis'body floating in the harbor.
Thames'te yüzer halde bulunduğumda bunu hatırla.
Remember that when I'm found floating in the Thames.
Hayır, yüzen bir hayvan barınağı.
No, a floating animal sanctuary.
Hey, beyler, Alvo, yanlışsam düzeltin fakat havuzunda yüzen bir şey var.
Sorry, guys, Alvo, correct me if I'm wrong, but you've got something floating in your pool.
Burada iki kişi gördüğünü söyleyen bir tanığımız var. Tarifi sizinkine benzeyen bir araç, malzeme yüklü bir tırla beraber görmüş.
There's a report floating around that a witness saw two men, matching your descriptions in a car tailing one of the supply trucks.
Sadece ikimiz, nehirin üstünde süzüleceğiz. Gökyüzünü seyredip geleceğimizi planlayacağız.
Just the two of us floating down the river, looking up at the stars, planning our lives together.
Kulüp onu yüzmeye devam ediyor.
Club's been floating him.
Evet, az önce hayal meyal hatırladım. Tahmin ettiğim gibi. Şimdi her şey açıklığa kavuştu.
I just think of it ah is really the case, then the truth will do so slowly floating out ah not good!
Bu anlaşılması güç fikri, kavramak için şunlardan birini düşünün. Uzayda sürüklenen bir kara delik.
To understand this mind-boggling idea, consider one of these - - a black hole floating in space.
Bugün uzayda dolaşan kara deliklerde olduğu gibi doğa yasaları oldukça sıra dışı bir şey anlatır.
And just as with modern-day black holes floating around in space, the laws of nature dictate something quite extraordinary.
Karıncıkta sürüklenmiyor.
It's not floating into the ventricle.
Ilık bir denizde yüzdüğünü düşün. Güvenli bir şekilde aktığını. Ve mutluluk dolu olduğunu.
Imagine you're floating in a warm sea, drifting safely, and you're blissfully happy... so happy you don't even feel the water under you, just a warm breeze holding you up... up - "