Fore Çeviri İngilizce
538 parallel translation
- Üst yelkenler açılsın!
- Reef the fore topsail!
Baş ve kıç ambarları dolduracak kadar tutmadan da dönmeyeceğiz.
We ain't going to leave here till we catch enough to fill the fore and after hold.
Bu flok, bu da bumba... bunlar ön donanım, bu ön gabya çubuğu... bu pruva direği, bu da istralya.
I know that's the jib, and that's the jumbo and that's the fore rig, and that's the fore topmast and that's the foremast, and that's the triadic stay.
Gabya çubuğunu beni izlemek için mi uzattın Disko?
Did you spring your fore stick trying to follow me, Disko?
Ön gabya yelkenlerini sağlamlamaya hazır olun!
Stand by to clue up the fore topsails!
Hemen küllü suyla yıkanın, yoksa sizi ben yıkarım.
Scrub yourself with that lye soap,'fore I scrub you myself.
Fıçılar yakılmadan orada olalım.
Let's hurry,'fore they light the tar barrels, huh?
Og ile tanışmadan önce hiç kumar oynamamıştı.
She never gambled'fore she met him.
Sopayı sallarken dikkat edin, bir şeylere vurabilirsiniz.
- Fore! Careful waving that cane. You might hit something.
Hey, işine dön!
Let go your fore-back spring! Say, ain't that Mister...
Geri dönene dek uysallaşacaklar!
They'll be tender'fore they get back.
Şapkaları fötr şapka gibi oyuk olmalı.
Their hats should be creased fore and aft like a fedora.
Yelkeni sağlamlaştır!
Lee fore brace!
Ama daha bir saat bile geçmeden, benden yardım istiyor olacaksınız.
But'fore an hour's out, you'll be begging help from me.
Daha parmağımı oynatamadan, sağlam bacağımı da kesersin.
You could cut my good leg off'fore I'd raise a finger against that there lad.
Bizden üç dört saat önce oraya varırlar.
They'll be there three or four hours'fore we are.
İyi şanslar size, umarım kar gelmeden önce geçersiniz.
Best of luck to you, and I hope you make it'fore the snow comes.
Ön tarafa gideceğiz, sonra köprüye bakacağız.
We'll make our way in at the fore, then check the bridge.
Jack ve ben ön kısımdan arkaya doğru gideceğiz.
Jack and I'll work back from the fore. Call if you need anything.
- C? - "Önce ve Sonra" gibi yani.
"Be-fore", as in "before and after".
Önemli değil, takmam bunları.
It's all right. I don't care fore any right now.
Baş ve kıç hattını emniyete alın. Bölmeleri ikmal edin.
Secure fore and aft.
Aracın plakası :
License in the fore column.
aracın plakası :
License in the fore column.
So have your fun and spend it'fore you get too old
So have your fun and spend it'fore you get too old
Temizlikçiler, süpürgeleri alıp... gemiyi baştan sona temizleyin.
Sweepers, man your brooms. Give her a clean sweep-down fore and aft.
Birazdan büyük titremeler yaşayacak.
She's gonna have some powerful chills too fore long.
Ön ve arkada 3 inçlik silahları var.
Three-inch guns fore and aft.
Kazan dairesinde ağır hasar. Ön ve arka su geçirmez bölmeler parçalandı.
We took the fish to forward fire room - Fore and aft bulkheads, blown out.
Binbaşı Böckl emrinizdedir.
Major Böckl to the fore.
Öne ve arkaya uzanan çiftli bir ana kablo var.
There's a double core cable running fore and aft.
Bayan Clara, siz bir adam kapıyı çalmadan suratına kapatırsınız.
Miss Clara, you slam a door in a man's face'fore he even knocks on it.
Onu annemden öğrendim... ve o bana "massa fore" yi de öğretti, sahip.
I learned it from my mammy, and she learned it from old massa'fore she belonged to you.
O haliyle bir mil bile yürüyemeden ölürdü.
Shape he's in, he'll be dead'fore he even walks a mile.
- Çekilin.. ( bağırır )!
- ( Yells ) Fore!
Atış!
Fore!
Tek bir atış daha yaparsan, seni susturmak için herşeyi yapacağım.
One more "fore" out of you and I'll give you what for.
Bu durumlar kurdun ruhunu savaşta öne geçirir.
These bring the spirit of the wolf to the fore.
Öne gideceğim.
I'll be fore.
Öne gidiyorum.
I'll be fore.
Güverteye dikkat edin. Topgallantlar ön hatta!
Watch on deck, t'gallants fore line!
Yüce George...
'Fore George...
Ön tarafta!
Fore!
Pekala evlat, lezzetini yitirmeden şu tavuğu uzat bakalım.
- Pass the chicken. Alright son, start passing'that chicken'fore it loses its juice!
Genelde gitmen istenmeden önce şapkanı çıkarmana izin verilir.
People usually let you take your hat off'fore they ask you to leave.
Sir Thomas More, Kral Hazretlerine ağır hakarette bulunmuş olsanız da... şimdi bile hala tekrar düşünüp inatçı fikirlerinizden döneceğinizi umuyoruz. Böylece Majesteleri sizi bağışlayabilir.
Sir Thomas More, though you have heinously offended the King's majesty... we hope that if you'll even now fore think and repent of obstinate opinion... you may still taste his gracious pardon.
Keşke soluksuz 5 km daha yürümeden önce biraz dinlenebilsek.
I wish we had a rest'fore marching another 5 versts without a bite...
İleri!
Fore!
Pençeleri olan canlı bir kaya gibi.
Like living rock with heavy fore claws.
Tam ücret.
- Fore or aft?
Dikkat!
Fore!