Forgot Çeviri İngilizce
25,234 parallel translation
... benim unutup gelmediğim zaman..
When I forgot and never showed.
Merdiveninin ne kadar çirkin olduğunu unutmuşum!
I forgot how ugly your stairwell is!
- Hepten unuttum.
- Completely forgot. - Shh!
Ben de beni unuttuğunu sanmıştım.
All this time I thought you forgot about me.
Ona onu sevdiğimi söylemeyi unuttum.
I forgot to tell him I loved him.
Tanrım! Aday olduğumu unutmuşum.
I forgot I was even nominated.
Neredeyse unutuyordum.
I almost forgot her.
- İndirme tuşunu unutan sensin demek.
Oh, you're the one who forgot the download button. Yes.
Bir şeyi unuttun..
You just forgot one thing...
Cinsel devrimi de ya unuttun ya da atladın.
You forgot or skipped the sexual revolution.
Ama Augusto'dan bahsetmeyi unuttunuz.
But you forgot to mention Augusto.
Korkmayı unutmuş insanları mı?
People who forgot to be afraid?
Olamaz Starbucks kartını unutmuşum.
Oh, no, forgot the Starbucks card.
"Tanrı postacıyı korusun" demeyi unuttum!
I forgot to say "God bless the mailman."
Baba, bir seferinde Barbra Streisand'ın şarkı sözünü unuttuğunu ve otuz yıl boyunca sahneye çıkamadığını biliyor musun?
Aw, Dad, do you know Barbra Streisand once forgot the words to a song and didn't perform in public again for nearly three decades?
Unutmuşum.
I forgot about that.
Bizim için öncelikli olanı unuttuk,
We forgot about what our priorities were,
- Şeyini unutmuş...
- Forgot his...
Bende ondan bolca var.
Mason, look who you forgot.
Öğle yemeğini yine unuttu.
He forgot his packed lunch again.
Ne tuhaftır ki arkadaşlarınla Empire izleyeceksin.
I forgot you and your friends mmm... Ironically watch "Empire."
Janey, bu acayip adam seni unutmuş herhalde.
Aw, Janey, looks like Mr. Creepy Weirdo forgot all about you.
Senin hakkındaki planlarını unutmuşum ben.
Oh. Forgot about his plan for you and all that.
Yok ben... atmayı unutmuşum.
No, I just... forgot to throw it out.
Boğmayı ne kadar sevdiğini unutmuşum.
I forgot how much you enjoy a good choking.
Randevumuzu tamamen unutmuşsun.
Completely forgot our date.
- Dur biraz, unutmuşum.
- Or what? - Wait, I forgot.
Evet ya, onu unutmuşum.
I forgot about that.
Belki de Kraliçe olmanın ne demek olduğunu unutmuşumdur.
Perhaps I forgot what it means to be a queen.
Belli ki ben de Güney Afrikalı kardeşlerim gibi affetmeyi denemekle kalmayıp neredeyse unutmuşum.
And so it would seem that like my fellow South Africans, I've not only tried to forgive, apparently I nearly forgot.
Unuttuğumu sandığım şeyleri.
Stuff I thought I forgot about.
- Sen terk edip gittin ve unuttun beni.
- You took off and forgot about me.
Black'i buradan arama yaparken gördüm.'Telefonumu unuttum', dedi.
I saw Blake make a call from here. Said he forgot his cell.
Cüzdanımı unutmuşum.
I forgot my wallet.
Ne? Burada olduğumu unuttun mu?
What, you forgot I was here?
Söylemeyi unuttum, bugün Sör John Weir aradı.
I forgot to mention, I had a call today from Sir John Weir.
Söylemeyi unuttum!
Hey, I forgot to mention!
Evet... Unuttum.
Oh yes, I forgot.
Bir... bir sese bakmak için dışarı çıkmıştım ve ayağımdaki kiri silmeyi unutmuşum.
I... I went outside to check on a noise and I forgot to wipe the dirt off my feet.
Yani, kim olduğunu unuttuktan sonra.
I mean, after he forgot who he was.
Nazik, sevecen biriydi ve seni asla unutmamış.
He was kind and loving and he never forgot you.
Eski hâlim size ne öğretmiş, bilmiyorum ama en önemli şeyi öğretmeyi unutmuş.
I don't know what old me taught you, but clearly she forgot the most important lesson.
Sana söylemeyi unuttum.
Oh, I forgot to tell you.
İkinci takip mesajımı iptal etmeyi unutmuşum.
I forgot to cancel my second follow-up text.
Tamamen unutmuşum, böyle bir şey nasıl nasıl akılda kalır ki zaten?
I completely forgot myself, it's so easy to forget something like that, isn't it?
Paige söylemişti ama unuttum.
Paige told me, but I forgot.
Bir ailenin nasıl bir hayal kırıklığı yaşayabileceğini tamamen unutmuşum.
I completely forgot how disappointing parents can be.
Ufak bir toplantı için donanmadan birkaç arkadaşla O'Brien's Bar'da toplanacağımızı unutmuşum da.
You know, I totally forgot some of my Navy buddies are meeting downtown later for a little reunion at O'Brien's pub.
Sana işin en güzel kısmını söylemeyi unuttum.
Oh, and I forgot tell you the best part of the job.
- Ama eve dönmek istemedim.
I forgot my sweatshirt. But I didn't want to go home.
Eldivenlerimi unuttum.
Ooh! I forgot my mittens.