Forte Çeviri İngilizce
253 parallel translation
Belki de baştan çıkarmak sana göre değildir.
I guess seduction wasn't your forte.
Etiket neymiş bilmiyor.
Etiquette is not his forte.
Ağır bir fidye mi?
La forte taglia?
Punta Ala, Cecina, Livorno, Viareggio, Forte dei Marmi.
Punta Ala, Cecina, Livorno, Viareggio, Forte dei Marmi.
Uzmanlık alanın yazmak, değil mi?
That's your forte, isn't it? Writing.
Başlıca hüneri bakaradır.
His forte is baccarat.
Uzun konuşmaktan hoşlanmam.
The speech this is not my forte.
Belki de buluşmalar onun gücü değildir.
Maybe meetings aren't his forte.
Barbara devre dışı... At Forte del Marmi`de... kumların üstünde...
( Barbara getting out of hand... ) ( At Forte del Marmi... sand... )
Pazarlık etmek benim harcım değil.
Bargaining isn't my forte.
Bu tam onlara göre, tam istedikleri gibi bir şey.
My friends're gonna love it. It's their forte. It's their long suit.
- Bilgisayarda ustayımdır.
- Computers are my forte.
Şey, sürpriz benim her zaman en iyi yaptığım şey olmuştur.
Well, the element of surprise has always been my forte.
Hepiniz mikroplarını ve bir şeylerini bırakıyor.
Everyone leaves microbes and whatnot. Hell, that's your forte, ain't it?
Bu, en iyi yaptığım iş değildir, ama sende işe yarayabilir.
It's not my forte, but it might work for you.
# Çok uzakta olduğun için, daha yüksek sesle yazacağım. #
Siccome sei molto lontano, più forte ti scriverò.
Biliyor musunuz, işi ilk girdiğim zaman bana bu pozisyonun geçici olduğu söylenmişti, ve sonunda zamanı geldiğinde haberleri sunacaktım, ki bu benim uzmanlığımdır.
You know, when I first took this job they told me that this position was only temporary, and that eventually, when the time was right I'd move up to news, which is really my forte.
Aslında, biliyorsun saçın senden her zaman daha güçlüydü.
Well, actually, you know, your hair was never your forte either.
Belli ki, Röntgen tanılama senin uzmanlık alanın değil, O'Connell.
Clearly, X-ray diagnosis is not your forte, O'Connell.
Hizmetçi tutmak senin uzmanlık alanın değil.
Hiring housekeepers is not your forte.
" Sevgili Luigi, babamın kısa bir süre önce sipariş etmiş olduğu... yeni piyano-forte Broadwood, Londra'dan geldi.
" Beloved Luigi, my father has recently taken delivery... of a new pianoforte from Broadwood in London.
Temel insan duygularının koreografisi onun en güçlü yanıydı.
The choreography of basic human passions was his forte.
Orası sizin işiniz, efendim.
Oh, that's your forte, sir.
İyi bir deneme, ama tanınan zaman içinde 184 numaralı yarışçının dört hata yapması... hayal kırıklığı yarattı. Amanda Forte, geçen yılın şampiyonuydu.
A great effort, but a disappointing four faults within the time allowed for number 184, our defending champion, Amanda Forte.
- Belki Nintendo'da iyi değilsindir. - Sega bu.
- Maybe Nintendo's not your forte.
Çok çalışmak benim yapabileceğim bir iş değil.
Hard work isn't my forte.
Sizi Springfield'a hangi rüzgar attı?
Not my forte. What brings you to Springfield?
Elbette moda benim için çok zor olmuştur.
Fashion, of course, is hardly my forte.
Ama ne yazık ki, uzmanlık alanıma girmiyor.
It's not my forte, unfortunately.
Fransızca hiçbir zaman en iyi başardığın şey olmadı Craig.
Well, French was never your forte, Craig.
Alan çalışmalarında hiç iyi değilim.
Field work was never my forte.
Sistem analizi yapmak, en iyi özelliğin gibi görünüyor.
Systems analysis appears to be your forte.
Bazı sebeplerden dolayı, onlar benim en iyi yaptığım iş değiller.
For some reason they're not my forte.
Ama doğruyu söylemek gerekirse, insan avcılığı benim işim değil.
But the truth of it is, finding people is not really my, as they say, forte.
Kurnazlık pek sana göre değil.
Subtlety's not exactly your forte, is it?
Yabancı bilgisayarların şifrelerini çözmek benim işim değil.
Deciphering alien computers isn't exactly my forte.
Belki de halkalar benim tarafımı tutmuyordur.
Well, maybe rings aren't my forte after all.
Ve diminuendo ve mezzo-forte, forte, fortissimo, sforzatissimo.
And diminuendo and mezzo-forte, forte, fortissimo, sforzatissimo.
- Umumi tuvalatler konusunda iyi değilim.
- Public restrooms are not my forte.
Senin ne konuda iyi olduğunu görmek istiyorum artık!
I look forward to seeing what your forte is!
Pekala, hiçbir iz bırakmadan taşımak kesinlikle tek bir kişini, Yani...
All right, lost modes of transport are definitely not my forte, so...
- Ya-Ya kalesinin sırlarını anlıyorum.
- I understand secrets are Ya-Ya forte.
Ama bu işlerden elimi, eteğimi çektim.
But bold moves are no longer my forte.
Kıymetli taşlar pek bizim alanımız değil.
Precious gems aren't exactly our forte.
Mum ışığıyla süslenmiş mutlu bir çift. Mum ışığı onun uzmanlık alanı.
"A Merry Company by Candlelight," candlelight being his forte.
Piano ve forte - Hafif ve kuvvetli.
Piano and forte - soft and loud.
Seninle konuşan mı var?
) I thought airplanes were your forte.
Mutfak uzmanlık alanım değil.
Cuisine is not my forté.
Forte-piano.
Forte-piano.
Anarşi senin forte'ne benzemiyor.
Anarchy hardly seems your forte.
Forte yaparken, ayağını germesini söyle.
Good, you guys.