English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İngilizce / [ F ] / Fortitude

Fortitude Çeviri İngilizce

302 parallel translation
Ben metanet diye buna derim.
That's what I call fortitude.
Yılda bir kez, cesaretlerini sandıktan çıkarırlar ve ana cadde üstünde geçit yaparlar.
Once a year, they take their fortitude out of mothballs and parade it down the main street.
- Babanın bu kadar cesaretli olduğunu bilmiyordum.
- I never knew your father had so much intestinal fortitude.
Çekoslovak vatandaşlarım önümüzdeki zorluklara metanet ve cesaretle göğüs germeliyiz.
Citizens of Czechoslovakia... we must bear the trials that lie ahead... with fortitude and courage.
Bitmez denilen, sabırlarını... ve dayanıklılıklarını ölçen bu yolculuk... bunun üstesinden gelenler sayesinde şu an son buluyor.
The interminable journey, testing their patience and fortitude, was now ending for those who managed it.
Lavinia, nerde olursan ol, acına aynı metanetle katlanacağından eminim.
Lavinia, I know you bear your sorrow with equal fortitude, whatever the surroundings.
- Boyun eğmek bana yakışmaz, hayatım, ama bazen metanet aptallıktır.
- It's not like me to give in, dear, but sometimes fortitude is folly.
Azim, cesaret ve metanet övgülerin en büyüğünü hakediyor.
Determination, pluck and fortitude worthy of the highest praise.
Çok şükür, tehlikeli anlarda cesaret ve metanetleriyle nerede olursa olsun verilen görevi yapmak için bazı adamlar ortaya çıkar sen de onlardan birisin.
Fortunately, in times of emergency men arise with a brand of courage and fortitude that go far beyond the call of duty, and you are one of these.
Ayrıca yemeye cesaret edemediğim, ahtapot, ve bazı deniz hayvanları.
Also that other sea beast, the octopus, Which they say some people lack the fortitude to eat.
Böyle metanetle karşılamanıza sevindim.
I'm glad you're showing such fortitude.
Özverili cesaret ve metanet için, özgürlük ve kurtulıuş için, mücadele gösteren
For the selfless courage and fortitude shown in fighting for the freedom and independence of our Motherland,
Dikkat çekici yiğitlikleri, yılmaz cesaretleri ve sağlamlıklarından ötürü birer takdirname almaları için, bu gün itibariyle Savaş Bakanlığı'na bir tavsiye yazısı gönderilmiştir.
For their conspicuous gallantry, undaunted courage and fortitude they have this date been recommended to the Secretary of War to receive a certificate of merit.
Bazen bu işi yapacak yeterlilikte olmadığımı hissediyorum.
I sometimes feel I don't have the intestinal fortitude for this job.
Cesaret ve metanet gibi harika özelliklere sahip değilim.
I don't have any of those marvelous qualities like courage and fortitude.
Sende berbat bir sabır var.
You got intestinal fortitude.
Cesaret, dayanıklılık gibi erdemlerin çoğalması ilgiyi korkudan başla tarafa çekmek anlamına gelir.
The propagation of virtues like... courage, fortitude... was meant to distract attention from fear.
Seyir defterine, Dünya yörüngesinden ayrıldığımız andan itibaren... tüm personeli, cesareti, dayanıklılığı, ve görevlerine olan... bağlılıklarından dolayı takdir ettiğim geçirilsin.
'Let the log show I commend all personnel'for their courage, fortitude,'and devotion to duty since we left Earth orbit.
Eşsiz cesaret ve metanet ile damgalanmış dört yıllık hizmetinden sonra ordumuz, baskın çıkan kaynaklar sebebiyle teslim olmaya mecbur edildi.
After four years of arduous service marked by unsurpassed courage and fortitude the Army has been compelled to yield to overwhelming resources.
Mertliğin ihtişamı ve Kore halkının cesareti anlatılamaz.
The magnificence of the courage... and fortitude of the Korean people... defies description.
... dayanıklı yapmaz.
Any intestinal fortitude.
Onda annesinin gözleri, fakat babasının metaneti var.
He has his mother's eyes but his father's fortitude.
Böyle böbrekleri ve metaneti olan bir adam, bir yerlerde hayatta olmalı.
A man with such fortitude and kidneys must be alive someplace.
Cesaretinizden ötürü.
Spot promotion for fortitude.
Ne metanet ne fedakarlık ne merhamet ne de komşu nezaketi.
Nor fortitude nor sacrifice nor sympathy nor neighbourly kindness.
Sağlam karakterleri ve cesaretleriyle... birer kahraman olarak anılmaya değer kişiler olduklarını... kanıtlıyorlar.
Through their strength of character, their fortitude they have proven themselves to be worthy of the appellation hero.
Onu keşfedecek bir adam hayal ettim ve onun keşfedeceği bir adam. Onu sevecek, ona yakışacak, bu dünyadan birisi. O hayat çizgisini belirlerken, onun yanında olacak birisi.
And what I dream of is a man who will discover her, and that she will discover a man... who will love her, who is worthy of her, who is of this world, this time... and has the grace, compassion and fortitude to walk beside her... as she makes her way through life.
Winnie'nin medeni cesaret dediği şeyde çok yetersizim.
I'm very short on what Winnie describes as intestinal fortitude.
Binbaşı cesaretinize hayranım.
Major, I admire your fortitude.
En ödevimi yapmak için küçük bir masanın yarısını kullanıyorum tabii eğer Fernand'ın, Dominion Glass'da kazandıklarını tekrar tekrar hesaplamak için masaya ihtiyacı yoksa.
To do my homework, I use half of a small desk unless Fernand needs it to count and recount the fortitude box he makes at Dominion Glass.
Tom malesef kördü. Sağır da olduğunu düşündüğümüzde, bunlarla büyük bir azimle uğraştığını bilmek gerçekten üzücüydü.
Tom, sadly, was blind an affliction he bore with great fortitude.
Kimsede cesaret, metanet ahlakı yoktu... Onlara karşı gelmek için.
No one had the courage, the moral fortitude... to stand up to them.
Benim bağırsaklarımda bile metanet, yok Chris.
I didn't have the intestinal fortitude, Chris.
Kaybınıza büyük bir metanetle katlanıyorsunuz hanımefendi.
You bear the loss with great fortitude, ma'am.
- Bay Van Dorren, ben de başkana... katılmak istiyorum. Cesurca özeleştiriniz için sizi kutlarım.
Mr. Van Doren, I would like to join the Chairman in commending you for the soul-searching fortitude displayed in your statement.
Herkesin sevgilisi bu küçük kız acısıyla kimseyi rahatsız etmiyor.
As she lay there sweet and good Bore her pain without complaint With childish fortitude.
Adanın gücünü en iyi o bilir.
The fortitude of the place is best known to him.
Şer denilen şey metanetimizi sınamak içindir ve çoğunlukla sonu hayra çıkar.
Misfortunes, we are told, are sent to test our fortitude, and may often reveal themselves as blessings in disguise.
İncelik, şefkat ve metanet sahibi. O hayat çizgisini belirlerken, onun yanında olacak birisi.
and has the grace, compassion and fortitude to walk beside her as she makes her way through life.
Ama cesaretine hayran olduğumu söylemeliyim.
But I admire your fortitude.
İsteğinizi göz önünde bulunduracağım... ama ilk önce, cesaretinizi kanıtlayın.
I'll consider your request... but first, prove your fortitude.
Dediklerini yapacak yiğitlik sende var, kardeşim ama aynı kanı paylaşıyoruz, yani, aynı iradeyi.
I believe you have the fortitude to do exactly that, my sister...,... but we share the same blood, thus, the same will.
Bilgelik, adalet... yılmazlık... ve ölçülü olmak.
Wisdom, justice fortitude and temperance
Gerçekten her şeye kâdir olsaydı, kendini gösterme cesareti olurdu.
If he were omnipotent, he'd have the fortitude to show himself!
Dayanıklılık mı?
I was likening you to fortitude.
Ahlaki metanet ve düzgün doğum kontrolü kullandığımız için bir tür ödül bile kazanabiliriz.
And we'll probably win an award for moral fortitude and the proper use of birth control.
Bazıları metanet testi.
Some are tests of fortitude.
Mackey ne yaptı veya dedi, bilmiyorum. Ama başta öne çıkmanın cesaret gerektirdiğini biliyorum.
I don't know what Mackey did or said but I know it took fortitude to come forward in the first place.
- O cesaret şimdi nerede?
- Where's that fortitude now?
Ve yıllar süren araştırmalardan ve ciddi ahlaksal yoksunluklar sonrasında bunu bir bomba yapmak için kullandılar.
And after years of research and a serious lack of moral fortitude, they used it to make a bomb.
Saçmalık.
You're the only one with enough fortitude to take an interest.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]