Fotoğrafları Çeviri İngilizce
12,349 parallel translation
Bu fotoğrafları tuhaf bulmuyor musun?
Don't you find these photographs peculiar?
Yani bu fotoğrafların üzerinde oynandığını düşünüyorsun, öyle mi?
So you think these photos are staged?
Oyuncuların çıplak fotoğrafları.
Nude photos of actresses.
NSA'nın çocuklarının fotoğraflarını görmesini istemiyorlar.
They don't want the NSA monitoring pictures of their kids.
Eğer fotoğraflarıma erişebileceğini düşünen varsa durmasın, denesin.
If anyone thinks they can access my photos... -...
O fotoğrafları yayınlamayın.
Don't post those pics.
Bana fotoğraflarını gönder.
Just send me a few pics.
Mangal başındaki fotoğraflarını internette paylaşıyor.
He puts barbecue pictures online.
Hayatımın fotoğrafları.
Photographs of my life.
Olay yeri fotoğraflarını görene kadar bekle.
Wait till you see the crime-scene photos.
Ailem fotoğrafları bulacak diye çok endişelendim, ve normal biri gibi onları atmak yerine, bütün fotoğrafları ince şeritler halinde kesip sonra suya batırırdım.
I was so worried that my parents would find these photos that... Instead of just throwing them away like a normal person... I would cut each of the photos into tiny, little strips...
Sahnenin fotoğraflarını çekelim.
Make sure we photograph the stage.
López fotoğrafları sevmiyor.
López doesn't like photos.
Bölgede güvenlik çemberi oluşturulduktan sonra bu fotoğrafları çekebildim.
I managed to get these shots after the place had been cordoned off.
Nereden buldun bu fotoğrafları?
Where did you get these photos?
Pizzacı çocuk fotoğraflarından tanıdı.
Pizza delivery guy I.D.'d'em from their photos.
Olay yeri fotoğrafları.
Crime scene photos.
Kızı dövdükten sonra yüzünün fotoğraflarını gördün mü hiç?
Did you ever see the pictures of her face after he laid into her?
Çocuklarının çerçeveli fotoğrafları.
Those are framed pictures of his kids!
- Olay yeri fotoğraflarını gördükten sonra o kadar sevmeyecekler.
- They're not gonna love him once they see those crime
Bay Kaelin'in evinin arkasında incelediğim yerin fotoğrafları.
These are photographs of the area I was inspecting behind Mr. Kaelin's residence.
Star dergisi fotoğrafların özel hakkını almak için 400.000 dolar ödüyor.
Star Magazine is paying $ 400,000 for the exclusive rights to take photos.
Fotoğraflarını hatırladım şimdi.
I remember your pictures now.
Babamın fotoğrafları.
Photos of my father.
Ve neden düğünün fotoğraflarında özgürlük anıtı gibi görünmek...
And why do you want to look like the Statue of Liberty in all your wedding
Onları fotoğraflarımızla sıkabiliriz.
You can bore them with our photos.
Fotoğraflarını çekerim.
I'll take photographs.
Fotoğrafları var, elbiseleri var.
There's her photographs. There's her clothes.
Restorantın fotoğraflarına bakıyordum da birkaç bilinen çete daha teşhis ettim.
I've been looking over these photographs of the restaurant, and I've identified several other known mob types.
Aile fotoğrafları ve kişisel eşyalar.
A bunch of old family photos and personal belongings.
Düz göğüslü olduğunu biliyorum, çünkü fotoğraflarını gördüm.
I know you had a flat top,'cause I saw pictures.
Bu fotoğrafları çektikten hemen sonra.
Just after I took those photos.
Ama lütfen şunu anla : Eğer böyle bir şey yaparsan bu fotoğrafları rehberindeki herkese tek tek göndermek sadece saniyelerimi alır.
But please understand that, if you do, it will literally take me a matter of seconds to send these images to every single person in your address book.
yeni bir fikrim var... fotoğraflarım için Sahip olduğum her şeyin bir fotoğraf çekeceğim
So I had this new idea for... for my photography that I was gonna take a picture of everything that I owned so it would be a self-portrait of myself through the stuff that I have.
Tamam anladık, çekin fotoğraflarınızı!
You made your point, take your fucking pictures!
Elimizde Roper'ın maliyecisi Alexander Langbourne ile İspanyol avukat Juan Apostol arasında Madrid'de gerçekleşen görüşmenin fotoğrafları var.
Erm, we have some photographs here of a meeting that took place in Madrid, between an Alexander Langbourne, Roper's money man, and a Spanish lawyer, Juan Apostol.
Bizi rahatsız eden fotoğrafları seviyorum.
I like photographs that make us uncomfortable.
Damien Thorne fotoğraflarımı yayınlayacak.
We'll have Damien Thorn shoot my "Playgirl" spread.
Dergide korkunç fotoğraflar var.
There were awful photos in Match.
Joseph fotoğraflar çekecek. Gramofon da sesi kayıt edecek.
Joseph there will be taking photographs and the phonograph will record sound.
Fotoğrafçılar genellikle çeşitli aydınlatma hileleri kullanarak ilginç fotoğraflar oluştururdu. Böylece görüşmelerindeki insanları kandırırlardı.
Often photographers used various lighting tricks to create interesting photos to build up hype for their meetings.
Çıplak fotoğraflar, kim bilir?
The naked photos, who knows?
Ve bu fotoğraflar çok kişisel, anlatabiliyor muyum?
These photos are of a highly personal nature, you know what I mean?
Bu telefon cesedin üzerinden çıkmış. İçinde şöyle fotoğraflar var.
So they found this phone on the body, and there are these images.
Uyarmam gerek. Böyle fotoğraflar biraz ağır olabilir.
I have to warn you, pictures like this can be kind of... gritty.
- Sana bazı fotoğraflar göstermek istiyorum.
I'd like to show you some pictures.
Ve fotoğraflar.
And photographs.
Cinayet mahallinden cebinde bıçakla kaçımışsın, ellerinde kanıt fotoğraflar da var. Jüridekilerin kalbi duracak...
Running away with a knife from the scene of a brutal stabbing murder documented with photos that'll make a jury's heart stop...
Fotoğraflar da aynı hissi veriyor.
That's what a photograph does for me.
O zaman gerçek fotoğraflar çekeriz.
We'll take some real pictures.
- Şam'da çektiğin fotoğraflar için.
For your Demascus photos.