Fragments Çeviri İngilizce
1,288 parallel translation
Bunu başarmak için kadim kutsal bir emanetin parçalarını bulmam lazım.
To gain this, I must find the fragments of an ancient sacred relic.
Eğer diğer parçaları bulmama yardım edersen kızkardeşlerini eski hallerine getiririm.
I'll restore your sisters if you help me get the other fragments.
Geriye kalan parçaları bana getirmek için 24 saatin var.
You have 24 hours to bring me the rest of the fragments.
Bunu bilgiye erişmek için kadim kutsal bir emanetin parçalarını bulama gerek.
To gain this, I must find the fragments of an ancient sacred relic.
Eğer diğer parçaları bulmama yardım edersen kızkardeşlerini eski hallerine geri çeviririm.
I'll restore your sisters if you help me get the other fragments.
Bazı yerlerden bir iki kelime ya da birkaç resim parçası çıkarabildim.
I've been able to extract a word, and fragments of an image here and there.
Çok küçük cam parçaları ve sarı beyaz yansıtıcılı boya buldum.
I found microscopic fragments of glass beads and of yellow and white reflective paint.
Bir de bu var. Çelik yün parçacıkları.
And this, small fragments of steel wool.
Hamilton, 17. İlçe Anayolu'nun güneyinde büyük bir alana yığılmış meteor parçaları bulduğunu yazıyor raporunda.
Hamilton reports finding large concentrations of meteor fragments spread over a large area south of County Highway 17.
Bu parçaların çapları farklı 24 mikron beşten, 500 ve 63 milimetreye kadar.
These fragments vary in circumference from 24 microns five to 500 and 62 millimeters.
Ölü tohumlara meteor parçalarıyla radyasyon yaydım.
I irradiated the dormant seeds with meteor fragments.
Ölümcül oranda ağrı kesicinin yanı sıra derisinin içinde bilinmeyen yeşil bir taş parçası bulmuşlar.
Besides that fatal amount of painkillers... they found fragments of an unknown green stone embedded in his skin.
Bu kanıtların büyük bir bölümü minik parçalar. Ancak Avustralya'nın kuzeyindeki Riversleigh'de çok farklı bir durum söz konusu.
Most of that evidence is just tiny fragments, but here in Riversleigh in northern Australia, it's a very different story.
Avustralya'nın kuzeydoğusunda yer alan yağmur ormanlarında yaşar.
It lives in the few fragments of rainforest that survive in north-eastern Australia.
Yarasalar Güney Pasifik "te dünyadan izole edilmiş bir şekilde bulunan bazı adalara ilk gelen memeliler oldu, Yeni Zelanda" ya.
Bats were the first mammals to find their way to fragments of land that were isolated in the South Pacific - New Zealand.
Bazı şeyler buldum.
I've retrieved some fragments.
Görsel hafıza sadece görüntü parçalarının bütünüdür.
Visual memory is only fragments of images at best.
Nierle kuyrukluyıldızı parçalarının kasabanın üzerinde bir meteor yağmuru yarattığına inanılıyor.
It is believed that fragments from the Nierle comet... created a meteor shower over the township.
Şu anda Berkeley'in bu parçalar tarafından bombardımana uğrayan tek yer olduğunu söyleyebiliriz.
At this point we can confirm that Berkeley... is the only community to be bombarded with these fragments.
Üzgünüm Öyle olduğumu söyleyebilmek iyi olurdu, sert bir erkek gibi davranmak diyorum. Ama ben öyle biri değilim.
He had published little fragments in magazines and in, and little chapbooks about his early life and I really wanted him to write a, a novel about his life from the time he was born basically until he graduated from high school.
AIF AJANI RUSSEL STONE Bize göre bu sabah D.C. şehri mermi izleriyle doluydu.
AIF AGENT RUSSELL STONE D.C. Metro turned the bullet fragments over to us this morning.
Şu ana kadar topladığınız izlerin tamamı 223'lere aitti.
The fragments you've recovered so far have all been 223s.
Yerel F.B.I Tacoma'daki bu evi kontrol altına aldı... ve bölgede metal dedektörleriyle detaylı bir arama gerçekleştiriyorlar... ayrıca mermi kalıntıları da arıyorlar.
Local F.B.I. Locked down this Tacoma home... and have proceeded to perform a grid search of the yard with metal detectors... as though they're looking for bullet fragments.
Veri akışlarındaki benzer kod parçaları.
Identical code fragments in several data streams.
- Nasıl? Neyin parçası?
- What are the fragments for?
Sloane'un veri bankasındaki Ram'den birkaç şey kurtardım.
I was able to recover a few fragments from the RAM drive on Sloane's database.
Boruda hâlâ mıknatıs ve lehim parçaları vardı.
There were still magnet and solder fragments attached to the pipe.
Parçaların giderden geçmesi gerekir.
The fragments have to run off through some kind of drain, right?
Rebecca McCormick'in yarasında bulduğumuz madde üstünde devekuşu tüyü olan naylon ipliğiydi.
The material we found in Rebecca McCormick's wound was nylon thread with fragments of ostrich feather.
Şunlar dosya parçacıkları.
Not so bad. These are actually file fragments.
Yani bir çizgi namludan, diğeri ise susturucudan olmuş. Üstündeki katmanlar çıkan sesleri kesmiş.
So you have one set of striations from the barrel another set from the silencer,... and then, finally, the washer fragments to silence any escaping sound.
Bunlar patlayan bir trafonun yanındaki telefon kulübesinde bulduğum kemik parçaları.
These are bone fragments I found next to an exploded high-voltage transformer.
- Metal parçaları.
- Metal fragments.
- Hap kalıntıları buldunuz mu?
- Did you find any pill fragments?
Geniş çaplı doku hasarı mevcut..... ama bazı bölgeleri izole etmem gerekiyor.
The tissue damage is extensive... but I should be able to isolate a few fragments.
Geminin gövdesinde 22 parça teşhis ettim.
I've identified 22 fragments of the outer hull.
Ziyaretçimizden gelen mikro parçacıkları analiz ettim ve bulduğum şey çok garip.
i've been analyzing the micro-fragments from our intruder, and what i've found is... well, it's weird.
Pek sayılmaz. Garip kısmı da bu zaten. Parçacıklar giderek gençleşiyorlar.
not quite, which brings us to the weird part - these fragments are getting younger by the second.
Bu dev alan çakılla kaplı gibi görünebilir ancak daha yakından bakarsanız minik çömlek parçalarıyla kaplı olduğunu görürsünüz.
This immense low mound may look as though it's covered with gravel, but if you look closely, you'll see it's composed of tiny fragments of pottery.
Arka bacakları ve kalçasından geriye kalanlar sadece bir kas dağı içinde gömülü kalmış bu iki münferit kemik parçasıdır.
All that is left of the hind legs and the hip bones are these two isolated fragments, buried in a mountain of muscle.
Omur iliği boyunca pekçok kırılmış kemiği var. Yanı sıra, kırıklar dibe kadar gidiyor.
There are of boneses fragments in the sensitive points of the spinal marrow.
" Damla damla harikulade parçalar.
" Beautiful dripping fragments.
Bu parçaları neden bir araya getiremedim?
Why didn't I think to have those fragments carbon-dated.
Bir el bombasının patlama menzili... neredeyse 15 metredir. ... ve parçaları daha da uzağa dağılabilir.
A hand grenade has a blowing range of even 15 meters and its fragments may fly even further.
Burada bu parçalar gözüme çarptı.
I've just noticed these fragments here.
Ama kemik parçaları onlar, değil mi?
But they're bone fragments right?
Kireçlenmiş parçaların... büyüklüğü ve biçimi ile kavisine bakılırsa... bu yumurtanın hatırı sayılır büyüklükte olduğunu söylemek mümkün.
Judging from the size and shape... of the calcified fragments, and the curvature... I think it's safe to say that this egg was of considerable size.
Oldukça az sayıda parça olduğuna göre... kuluçkada tek bir yumurta olduğunu söylemek...
And given the fairly limited number of fragments... I think it's safe to say that only one egg would have been incubated at any one...
Yetenekli.
He plays with the fragments and crumbs he can find.
Ağaç parçaları ise akçakavak ya da titrek kavağa ait.
The wood fragments are either cottonwood or aspen.
Elías'ın parçaları
"Elias Fragments"