Freak Çeviri İngilizce
10,429 parallel translation
Büyükannem bir melek olacağımı söylüyordu dikenlerle kaplı suratsız bir ucube değil.
My grandmother said I'd be an angel, not some gnarled freak of nature covered in thorns.
Tam bir kontrol manyağı olabiliyor.
She can be a control freak.
Bunun tek sebebi diğer ucubenin onu savaştan çekmesiydi.
Only because that other freak pulled her from the fight.
Üzgünüm ama yangın çıkışını kapatıyorsunuz. Patronum Heather çok sinirlenir buna.
I'm sorry, you guys are blocking a fire exit and my manager, Heather, is gonna freak out.
Yerde bir çorap teki bile unutsam çıldırırdın.
And if I left, like, one sock on the floor, you'd freak?
Eğer temizlik manyağıysan, bu kesinlikle mikrop manyağı yapar.
If you're a clean freak, this'll definitely make you a germ freak.
Neyin hayranı, manyak?
A fan of what, you freak?
Sakin ol, bu kadın her şeyi olay haline getiriyor.
Don't freak out, this woman is a drama queen.
Facebook'un yeni çift ayakkabıyı ve spor yapmayı ne zaman istediğini bilmesi seni de korkutmuyor mu?
Peyton : Doesn't it freak you out that facebook Somehow knows that you were thinking of buying boots and reducing belly fat?
Ona bağırdığını gördüm.
I saw him freak out on her.
Hemen paniğe kapılma. Durumu kontrol altına almaya da çalışma.
Just don't freak out, and try not to control the situation, either.
- Uzak dur, seni küçük ucube!
- And stay out, you little freak!
Ivan Steranko asla ucubeye dönmek istemiyor!
Ivan steranko never turn into freak!
Ben-ben burada dürüst bir yaşam yapmaya çalışıyorum, ve kaplumbağa adamlar beni ucubeye çevirdiler.
I'm--I'm out here trying to make an honest living, and those turtle men turn me into a freak.
Hey, sen bir ucube değilsin.
Hey, you're not a freak.
Gazetedeki Garson Grunge, çöp adam gibi olmak istedim, "ucube Muckman" değil.
I wanted to be in the paper as Garson Grunge, garbage man, not "Muckman the Freak."
Beni bir ucubeye çevirdin.
♪ You made me into a freak.
İnsanlar beni ucube diye çağırmayacaklar.
People won't call me a freak.
Ucubenin istediği başka bir şey var mıydı?
Anything else the freak wants? Massages? Breakfast in bed?
Wade Weller, bana tehdit mektupları yazdırdığın ve beni öldürmesini emrettiğin ucube, tamam mı?
Wade Weller, the freak who you had write me threatening letters, and who you ordered to kill me, okay? That Wade Weller.
Başkan ayrıldı, sonra maskeli manyak ortaya çıktı.
The Mayor left, and then that masked freak showed up.
- Peki ama ucubeyi oynamak zorunda mısın?
Fine, but do you have to play the freak?
Yetenekli değilsin sen, ucubesin.
You're not gifted, you're a freak.
Beni ucubeye dönüştürmeyi amaçlayan bilim insanları.
Scientists bent on turning me into a freak.
Ama çıldırmayacaksın.
But you can't freak out.
- Çıldırmam.
I'm not gonna freak out.
Ucubesin sen.
You're a freak.
- Sosyal görevli bir anda ortaya çıkıp korkutmadan önce büyükanneyle konuşmak istiyorum.
- Eh, let me talk to the grandmother alone before I freak her out with a case worker.
Satranç tahtasından defol, seni ucube!
Get off the chess board, you freak!
Eric, o ucubeyle bir daha dışarı falan çıkmam!
Eric, I cannot go out with this freak again!
- Evet, biraz delisi sayılırım.
Chris : Oh, yeah, I'm a bit of a freak. Will :
Bir dakika. Gerçekten delisi misin yoksa çoğunluk gibi mi?
What, like a real freak, or like bandwagon freak?
Bu adam ucube gösterisi resmen sürekli mutfakta dolaşıyor ölü kardeşi hakkında konuşuyor.
That guy's a freak show, bopping around the kitchen all the time, talking about his dead brother.
Beni çıldırtan, yaşamın bilinmeyen pislikleri.
It's the unknown stenches of life that freak me out,
Selam ucube.
Hey, freak.
korkacağını biliyordum çünkü.
Because I knew you'd freak out.
Oğlumuz bu ucubeden daha önemliydi!
Our boy is more important than this freak.
Ucube.
Freak.
Ama ben biraz doğanın çılgınıyımdır.
But I'm kind of a freak of nature.
Acaba diyorum... Sence dedemin bana verdiği imzalı beyzbol topunu satarsam annem kızar mı?
I was wondering, um... if you think Mom would freak if I sold that autographed baseball that Grandpa gave me.
- Chester günlük deliliğini yaşıyor sadece.
Chester's just having his daily freak-out.
Etrafında bu ucube gördük.
I've seen this freak around.
Sad lanet ucube.
Sad damn freak.
Bu benim çantam. Ucube.
That's my bag, freak!
Patronum biraz manyak biri.
My boss is kind of a freak.
Senin alman gereken terfiyi John aldığı için öfkeli olduğunu söyledin, yani videoyu tıpkı iki sene önceki gibi korkup kaçması için yolladın.
You said that you were angry when John got the position over you, so maybe you sent the video freak him out so he'd take leave like he did two years ago.
Otur istersen.
Not freak out, maybe sit down.
Vaughn gibi bir ucube için çalıştığında mide bulandıran şeyler yapman gerekebilir.
When you work for a freak like Vaughn, you're asked to do things that turn your stomach.
Tamam, sakin olun ama birisi bana Honda'nın yeni çıkardığı süper bir araç olan "Honda Fit" ten bahsetti.
Okay, don't freak out. Someone just told me that Honda has released some kinda super vehicle called the Honda Fit.
Belki de ucube çadırında daha iyi Wi-fi çeken yer vardır.
! Maybe there's better Wi-Fi in the freak tent.
Şu ucubenin artistliğine de bak sen!
Urgh... what a freak show!