Freight Çeviri İngilizce
784 parallel translation
Gelinleri Odessa'dan New York'a toplu gönderin! Amerika'yı kurtarın!
Send a batch of brides from Odessa to New York freight B-01.
Bu bizim tren.
- Hey, that's our freight.
Nakliye arabasıyla gönder onu.
Well, send him back in a freight car.
Nakliye aracıyla göndermek zorunda kalsam bile, bu gece Şangay'a geri dönüyor.
She goes back to Shanghai tonight if I have to send her back in a freight car!
12 : 50'de nakliye aracıyla Şangay'a geri dönüyor.
Ten to one she goes back to Shanghai in a freight car.
Çek arabanı buradan.
You haul your freight out of here.
Nakliyat yaparak geçimimizi sağlayabiliriz.
We can make some sort of a living carrying freight.
St. Louis'ten benim için yüklediğiniz bir kargo var mı?
You got a bunch of freight for me put aboard at St Louis?
Onlar bana ne yollarsa onu alırım ve kendi işime bakarım.
I freight whatever they send me, and I mind my own business.
Sen yolcu değil yüksün.
You ain't a passenger. You're freight.
Yük istasyonundaki vagonun numarasý.
It's the number of the boxcar in the BLW freight yards.
Belki bu kış Florida'ya gidebiliriz.
Say, maybe this winter we can hop a freight to Florida.
Beyler, burada elimde azalan nehir nakliyatına dair rakamlar var.
Gentlemen, I have here the figures on the declining river freight.
Kaldır bakalım kıçını.
Now, pull your freight.
Şehirdeki tüm nakliyecilerden daha fazla iş verdim onlara ve para mara yollamıyorum.
I've thrown more business their way than any freight agent in town... -... and I ain't sending money.
Ama yasa nakliyeden bahseder, insandan değil.
But your law refers to freight, not to persons.
Bu nakliye vagonu, Sen de nakliyesin.
This is a freight car, and you're freight.
Yük vagonuyla gelerek ne yaptığını sanıyorsun dedim?
- Huh? I said, what's the idea, riding into the freight yard?
O, 30 lu yıllarda, Cumberland Geçidinde yük taşıyıp bir servet yapan ihtiyar zorba Arad Blake'in oğlu.
That is the son of tough old Arad Blake... who made a fortune hauling freight through the Cumberland Gap in the 30s.
Paris'in varoşlarında bir kamyonete saklamışlar.
They hid him in a freight car in the outskirts of Paris.
Beğendiğimiz bir buluşma yeri güvertedeydi üstü brandayla örtülü otomobiller arasında.
Our favorite trysting place was on the freight deck among canvas-covered automobiles.
- Hasarlı bir yük gemisi davası var.
- There's a damaged freight claim...
O yük vagonundayken korkmuyorum demiştin.
Why, in the freight car that night, you told me you weren't.
Martinelli gerçekten acele ile çıkmış olmalıydı.
Martinelli really had hauled freight in a hurry.
O garip trene atlayacak ve o bölgeye gidecek.
So he jumps on his freight car and heads that way.
O, yolun karşısındaki istasyonu işleten adam mı? Evet o.
Is he the man that runs the freight line across the street?
O deli fişek hala gelmedi.
The Tidewater freight ain't in yet.
Saat 7 : 28'de bir yük treni geliyor.
At 7 : 28, a freight train pulls in.
Paralar giderek suyunu çekiyor. Yakında eski halimize döneceğiz, işsiz kalacağız... para dileneceğiz, yük arabalarının etrafında uyuyacağız.
Money's getting shorter every day... and soon we'll be right back where we were, on the bum again... pushing guys for dimes, sleeping around in freight cars.
Bu da yük acentamızdan Jack Samuels.
This is Jack Samuels, our freight agent.
- Kargo uçağı ile gidiyorum, Payne Havayolları ile.
I'm going on a freight plane, Payne Air.
Basınçlı vinçlerin sağır edici gürültüsü altında kasaplar ve deri yüzücüler hayvanların kanlarından yükselen gri buhar altında çalışırlar.
To the deafening roar of the pneumatic freight elevators, the butchers and the climbers work under the heavy vapor given off by the blood of the beasts.
İç organların çıkartılması, hayvan vinçle yukarıya kaldırıldığında gerçekleştirilir.
This one is gutted while the freight elevator rises.
Bunca zaman sonra bir tek yük arabası aralarından geçebildi.
After all this time, one single freight wagon squeezed through.
Araba ile yollanacak paketin var mı?
Got your package of freight wrapped for shipment?
"Yük vagonundaki inekler gibi."
"Like cows in a freight car."
Ve bugün, Atchison, Topeka Santa Fe Demiryolu Atchison, Kansas'dan güzel şehrinize günlük, yolcu ve yük servisini açmış olmaktan şeref duyuyor.
And so it is with extreme pride that the Atchison, Topeka Santa Fe Railroad announces the opening today of regular, daily passenger and freight service between Atchison, Kansas and your fair city.
Nakliye kamyonunda yazan isme bakacağım.
I'm just gonna get the name off that freight truck.
Gülünecek olan kişiler taşıma ücretini ödeyenler.
The laugh is on the guys who are paying the freight.
Son zamanlarda nakliye ücretlerinde artış oldu.
Freight costs went up recently.
Belki bana götürebileceğim bir yük bulmamda yardımcı olabilirsiniz.
I thought maybe you could tell me where to pick up a load of freight.
Taşımacılık işimiz burada bitti galiba, değil mi Charlie?
Looks like the end of our freight line, doesn't it, Charlie?
Getirdiklerimizin arasında silah yoktu.
There weren't any guns in that freight we hauled.
- Bir yük treni gelir birazdan.
- There'll be a freight here soon.
Sen vagonlara bak.
You check the freight cars.
Şu trene yetişeceğim.
I'm catching that freight.
Sen ve Şerif Jason Carr, Green ve Tom Baines'e haber salın, bizimle... -... nakliye ofisinde buluşsunlar.
You and the sheriff get word to Jason Carr, Green and Tom Baines to meet us at the freight office.
Nakliye ofisinin arkasında gördüm onu, Campbell.
Campbell, I saw him heading around back of the freight office.
Buradaki hiç kimse yük vagonunu topla bile vuramaz.
No one around here could hit a freight car with a cannon.
Fargo için yükleri denetleyen bir katip.
A clerk, checking freight for Fargo.
Hadi!
Come on, haul your freight!