Fresco Çeviri İngilizce
126 parallel translation
Girit'te bir heykel gibi olacak!
It will be like a fresco from Crete...
Usta Ghirlandaio'ndan fresk sanatını öğrenen sen değil miydin?
Did you not study the art of fresco painting under the great Ghirlandaio?
- Ben Floransalıyım Papa cenapları!
- Was not your fresco judged superior... - even to the panel of Leonardo da Vinci? - Florence is my city, Holiness...
Kötü bir fresk yapacağıma iyi bir köprü yaparım!
Better a good bridge than a bad fresco.
Bildiğin gibi en iyi fresk çırakları Floransa'da bulunur.
Oh, and as you know... the best fresco assistants are to be found in Florence.
Fresk ustasıdır.
He's a master of fresco.
Sadece freski mahvetmiş değil, Papa'ya da hakaret etmiş oldu.
He hasn't merely destroyed the fresco, he's humiliated the pope.
Fresk fikri onu çıldırtıyordu.
He hated the idea of the fresco.
Adem'in yaratılışı, freskin en can alıcı yeri olacak.
The creation of Adam, it's the heart of the fresco.
Bak, Papa neredeyse imkânsız bir davaya baş koydu. Freskin bittiğini görecek kadar yaşayamayabileceğinin farkındaydı.
Listen, he rode off in an almost hopeless cause... knowing that he might never live to see the fresco finished.
Seni yapmaya zorladığı, gece gündüz gelip izlediği,.. ... tenkitlere karşı savunduğu, bir sanat eserinden çok daha öte bir sevgiyle sevdiği bu freski dünyaya göstererek gururunu paylaşmak istemesi suç mu yani?
Is it a crime that he wants the world to see it and share in his pride... this... this fresco that he's forced you to paint... come day and night to watch... defended against its critics... this work of art, which to him, has become a work of love.
Dönmene izin verebilirim ama freski bitirmene izin veremem.
I can give you permission to return, but not to complete the fresco.
Freskini kutsal görecekleri hayallerine kapılma.
Don't delude yourself... they'll hold your fresco sacred.
Bir fresk daha yap derim.
Another fresco, I think.
Mezarı, freski bitirdikten sonra yapacaksın.
You will carve the tomb after you finish the fresco!
Hiç duvarlara fresk hazırlamadın mı?
You never prepared a wall for a fresco?
Açık havada yiyelim.
Let's dine al fresco.
- Açık havada yemek bu mu?
- This is al fresco?
Bakın Pellot, Cahors keşişlerinin planına göre son tonozun altında bir katolik freski olmalı.
According to the drawings of the monks, there's a Roman fresco under the roof.
Yatak odamda büyük bir fresk var.
I've got a large fresco in my bedroom.
- Freski görebilir miyiz?
Can we see this fresco?
- Freski görmek ister misiniz? - Evet.
Would you like to see the fresco?
Freskle ilgili olarak konuşmamız gerekmiyor mu?
Shouldn't we be talking about the fresco's?
- Ipolita'nin odasındaki freski restore etmek için mi?
- To restore the fresco in Ipolita's room?
Bu fresco sadece eski ustalar tarafından boyanıyordu.
This fresco painting was only done by the old masters.
Sistine Şapeli'nin duvarına yapmış,... tutkallı boyayla, 15. yüzyılda.
He did it as a fresco in the 15th century on a wall of the Sistine Chapel.
Filmin yazarları tarihi yeniden yazmayı, kendi gerçeklerini empoze etmeyi amaçlamamıştır ; ama hayali olanla gerçek olanları harmanlayarak, şiddet ve zorbalığa karşı birlik yaratmak umuduyla bu filmi çekmiştir.
The authors of the film didn't aim to make a historical reconstruction, let alone impose as "the truth" their version of the doings, but by mixing real events with fictitious ones, creating a fresco against violence and submission,
Yani kostümün altında anadan üryandım.
I've been doing this al fresco.
Çok ilahi bir duvar freski!
A truly idyllic fresco.
Hoş bir fresk...
Nice fresco...
İşçilerden biri ; "Vur, vur, sadece bir fresk." dedi.
One of the workmen said, "hit it, hit it!" It's only a fresco.
Kendimi taze hissediyorum. Bayan Taze buna ne diyor peki?
Oh, how does Mrs Fresco feel about that?
Siz dışarda biraz dinlenin, akşama bütün freskoyu yiyelim, ne dersiniz?
How about you guys relax out here, and tonight we'll eat al fresco?
Balkonda yemek buraya kadarmış.
So much for dining al fresco.
Sürdü ve floşla ortaya çıktı. Lanet Freskasını bitirdi.
- And spills his fucking fresco.
Ne yapmamız lazım? - Sana bir fresk yapalım mı?
What do we gotta do, paint ya a fresco?
"Dekor" u çok başarılı oldu.
His fresco is a big hit.
Fresk tamamlandığında kendisi bilir.
The fresco knows when it is done.
Freskini bitirebilirdin.
You would be able to finish your fresco.
Bu fresk sizin için.
This fresco is for you.
Sana, arabaya binmeden önce o kadar Fresco içmemeni söylemiştim.
I told you not to drink all those Frescos before we got in the car!
Benoit'in çalışmaları hoşuna gidiyor ve bir tane duvar resmi istiyor.
He enjoys Benoît's work and wants a fresco.
- Duvar resmi onun fikri miydi?
Was the fresco his idea?
Giriş için pahalı bir çalışma bir duvar resmi almaya niyetlendiğinizi biliyorum.
I know that you intend to purchase... an expensive painting, a fresco for your entrance.
Öyleyse neden şuradaki kabartmalar Ra'dan bahsediyor?
Then why does this section of the fresco mention Ra?
E, biliyorsun, freskli yemeği severim. o yüzden biraz café açtım... "Jacques".
Well, you know I like to dine al fresco so I opened up a little cafe "Jacques"
Dev fresk, 1498'te tamamlandı ve prestiji hiç azalmadı. - Başından beri uyuzluk ettin.
This majestic fresco was completed in 1498... and its prestige has never diminished.
- Fresco operasyonunda yer aldın mı?
- Did you take part in Operation Fresco?
Freskteki güneş ışınları kırmızı.
The rays of the sun on the fresco are red.
Neden olmasın?
I'm feeling al fresco.
Minoa.
Fresco.