Frying Çeviri İngilizce
622 parallel translation
Nunheim'ın tava cambazı arkadaşını da buraya oturtalım.
And the little friend of Nunheim's, the frying-pan juggler, there.
Islık çaldım, alkış tuttum, kızarmış pastırma erdim, bir faydası olmadı.
Whistling to it, clapping me hands, frying bacon. No use.
"Yağmurdan kaçarken doluya tutulmak" deseler daha iyiymiş.
I thought "Out of the frying pan" might have been better.
Neler çeviriyorsunuz, beyler?
What's frying', boy?
- Kafasına bir tava indirebilirim.
I'll give him a clout with the frying pan.
Tavuk sakatatı pişiyor sanki.
Looks like chicken innards at frying time.
Siz, yaratıcı bir tavasınız... yoğrulmamış bir hamuru, o da sizsiniz... yaratıcı mucize ile büyüleyici bir krep... haline getiriyorsunuz.
You, creative frying pan... in which the shapeless, raw batter, you... are transformed by creative miracle... into irresistible pancake.
Kızartma kokusundan hiç hoşlanmam.
I've taken a dislike to the smell of frying.
Bu onu kızgın tavadan alıp ateşe atmak demektir.
That'd be taking him from the frying pan and throwing him into the fire.
Madam Frying Pan.
Madame Frying Pan.
Bir gün, Salome gibi ona kızgın bir tavada Vicente'nin kafasını sunacaksın.
Some day, like Salome, she'll have you bringing her the head of Vicente in a frying pan.
Tavada kızartılmayı bekleyen tavşanlarımız var buralarda.
There's plump rabbits waiting for the frying pan.
Sen iste yeter Ay'ı ayaklarının altına sereyim.
If you want me to... I'd fetch the moon to make a frying-pan for you.
Oraya buraya ateş edip, kızmış tava savuran ben değilim.
I don't go around shooting and swinging frying pans.
Yemek pişirmeye de yarıyor.
Makes a good frying pan, too.
1 kızartma tavası, ve son olarak, kriko.
One frying pan, and lastly, the crank.
- Bize delikli bir tava lazım.
- Let's roast chestnuts! - We need a frying pan with holes in it!
kızartma tavasında kızarıyor.
and they roast like on a frying pan.
Biz de çözmek için tavaya atardık. Ne konuştuğumuzu anlamak için.
Had to drop'em in a frying pan to thaw'em out, find out what we were talkin'about.
Bir tarafta pastırma, fasulyeler, cezve ve tava.
A side of bacon, beans, a coffee pot and a frying pan?
Bu tavanın sırrı nedir, bayım?
Why the mystery with the frying pan, sir?
Buraya geldiğimizden beri, bir ateşten diğerine atladık.
Since we got here, we've jumped out of one frying pan into another.
Ocakta biraz tavuk kızartması var.
I... I got some chicken frying on the stove.
Yarım saat içinde Jerry ikimize omlet yapıyor olabilir.
In a half hour, Jerry'll be frying eggs for both of us.
Tava hala kızgın.
Frying pan's still on.
Yanıyorum!
I'm frying!
Eksozuyla bahçede tavuk kızartır
Frying chickens in a barnyard.
Büyük tavayı gördün mü?
- Have you seen the big frying pan?
Aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık. Ama hiç olmazsa Russell yolu biliyor.
It's the frying pan or the fire, but at least Russell knows the way.
Kameraman yüzünden kurdeşen döküyorum. Neely?
- The cameraman's frying me.
Meleğim onları fırınımızda kızartıyor.
My angel is frying them on our little home furnace.
Şunu kızartmak için hazırla.
Cut that up for frying.
Büyük seçim ister misin?
How about frying?
Los Angeles'ı üç buçuk aydır kavuran sıcak hava dalgasının sonu gelmiyor.
No end for the heatwave which has been frying Los Angeles for three months
O bana o sırada tavayla da vurmuştu.
She almost hit me with a frying pan.
Biraz yağda pişirmek için, biraz tavada çırpmak için... biraz da haşlamak için istiyorum.
And I want some for frying and for scrambling... and for hard-boiled for snacks.
Udegheiler balık kızartıyorlar.
Udegheis are frying fish.
Şansınız varsa, şeytanın cehenneminde sekiz saatlik yol.
If you're lucky, eight hours in the devil's own frying pan.
İlk defa biri kızgın tavaya dönmek için can atıyor.
You're the first one to jump back into the frying pan.
Güneş beynimi pişiriyor.
The sun is frying'my brains.
Güzel ve temiz. Hazır temizlenmiş. Tavada pişmeye hazır.
Nice and clean already, no head, no guts, ready for the frying pan.
Orada sıcak kömürlerin üzerinde kızaran geyik eti gibiydim.
There I am at the spot, frying moose meat on the hot coals.
Yağmurdan kaçarken doluya tutulduğu kesin.
He sure went from the frying pan to the fire.
Tavanın içinde kısık ateşte ısıt.
Reduce the sauce in a frying pan.
Yağmurdan kaçarken doluya...
Outta the frying pan, into the...
İşin tabakları kurulamak, insanları öldürmek değil.
You're supposed to be frying this, not killing people.
Kızartma tavasının dışı ;
Out of the frying pan ;
Biliyorsun, ne zaman kafasına... bir tava ile vursalar... kafası... tava biçimi alır...
You know, when they get hit on the head with a frying pan and their head looks like the frying pan with the handle and everything?
Kızgın tavadan inip, ateşe atladı.
Out of the frying pan, into the fire!
- Tavayı ben bulurum.
- I'll find the frying pan.
Öyle sıcaktı ki cızır cızır ses çıkarırdı.
It was as much heat that until if it heard the egg frying.