Fubar Çeviri İngilizce
66 parallel translation
- Artık TEMİZ.
- We'll get FUBAR now.
- Ne demek TEMİZ?
- What's FUBAR?
Bak, TEMİZ'den iğrenmeye başladım.
Look, I have an aversion to getting FUBAR.
TEMİZ.
FUBAR.
Parfümünle Fubar'ın sevgilisi olacaksın.
With your perfume you will be the darling of the fubar.
Görevin FUBAR olduğu düşünülse bile mi, efendim?
Even if you think the mission's FUBAR, sir?
Bilhassa görevin FUBAR olduğu düşünülse bile!
Especially if you think the mission's FUBAR.
- FUBAR nedir?
- What's FUBAR?
- FUBAR!
- FUBAR.
FUBAR!
FUBAR.
Almanca sözlükte FUBAR'ı aradım, ama öyle bir kelime yok.
Hey, I looked up "FUBAR" in the German dictionary. There's no "FUBAR" in there.
- Gerçek bir gösteri olacağa benziyor.
- FUBAR. It's going to be a real show, huh?
- Bu öyle kepazelik ki, neredeyse komedi.
- This is so FUBAR it's almost funny.
- Küçük dostum, herşey ters gidiyor, bu tam bir felaket, insanlar çığlık atıyor, ve Gem, bebek fırlamasın diye ayaklarını uzatmak istiyor!
- Little fella, little fella, everything's gone sideways, it's FUBAR, people screaming, and Gem is trying to keep her legs crossed so the baby won't pop out!
Gerçekten felaket, küçük dostum.
Really FUBAR, little fella.
Kafam sikildi, dostum!
I'm fucking fubar, man!
Bozulmuşla mahvolmuş arası bir şey.
Means halfway between FUBAR and SNAFU.
Peki mahvolmuş ne?
Okay, what's FUBAR?
Belki planları tuz buz olmuştur, boşa çıkmıştır.
Maybe his plan's all fubar now and he bailed out.
Yani plan yatarsa, gemiyle yokolan sadece bizler olacağız.
So if this plan goes fubar, we're the only ones that goes down with the ship.
Bu da ıska, beyler.
FUBAR, gentlemen, FUBAR.
Yapma be oğlum. Yanlış hedef.
Oh, man, this is FUBAR.
- Iptal.
- Total FUBAR.
"Gel birlikte beynimizi yiyelim!"
"Let's go to Fubar."
Federaller işin içine girerse her şey berbat olur.
Getting the feds involved, with their reports and the chiefs, will FUBAR the whole thing.
Amiral anlaşılan burayı tam bir "tamir edilemeyecek kadar bozuk" hale soktum.
Admiral... I seemed to have turned this into a full-blown FUBAR.
Ayrıca bu talihsiz olay ilişkimizi nötrlemeye de yardımcı olacak.
I keep the money, and, this FUBAR helps move our relationship back to monogamous.
Durum kontrolden çıktı.
This is FUBAR.
- FUBAR, dostum.
- FUBAR, man.
Berbat istihbaratın adamlarımı FUBAR durumuna getirdi,... ve ben onları kurtaracağım.
Your lousy intel put my men in this FUBAR situation, and I'm gonna get them out.
Çok kötü durumdayız!
This is fucking fubar!
Yani her şey berbat durumda değil mi?
I mean, shouldn't everything be fubar?
Lanet olsun.
FUBAR...
- Fubar!
- Fubar!
Fubar.
! Fubar.
Bana sorarsan, burada gerçekten işler sarpasarmış. Evlerinde oturan koca adamlar da koca kıçlarını korumaya çalışıyorlar.
If you ask me, something went seriously fubar out there and the big guys back home are trying to cover their big fat ass- -
Eğer bu sıradan bir kapma, paketleme ve etiketlemeyse işler çığırından çıktığında neler olduğunu hayal bile edemiyorum.
If this is a typical snag, bag, and tag, I'd hate to see what it's like when things are all fubar.
Kurbanın babasının olayını avantajına kullanacağını sanıyordum.
I thought you were gonna use the victim's dad FUBAR as leverage?
Berbat.
Fubar.
Boktan bir iş.
Sounds fubar.
Bence de. Ayrıca iğrenç.
I second your fubar, and I raise you a fugly.
Bir tana görürsen büyük bir aksiliktir.
Fubar clusterbang if I ever saw one.
Evet, komplo vardı.Şu an için "sıçtık" anlamına geliyor.
Yes, it did. And this is FUBAR.
Böyle beter bir salgına bile dayanacak şekilde inşa edilmiş bir altyapı var.
Infrastructure constructe to withstan panemics Even of this fubar magnitue.
Kabil bu aralar çok karışık.
Kabul's completely fubar right now.
Olay FUBAR'a vardığında kimi aradığınızı unutmayın.
When the shit goes FUBAR, remember who you boys call.
Hayır. Emirler dandikti.
Orders were FUBAR.
Redding ve bu ibne ne sikim bir plan yaptılarsa da ben siz altınız için buradayım çocuklar, bunu unutmayın, anlaştık mı?
No matter what FUBAR plan he and Redding got cooked up, Remember boys, I got your six, copy me?
- Götü başı dağılmış, değil miı?
FUBAR, yeah?
FUBAR!
- FUBAR.
Aklım çok karışmış durumda, şef.
This situation is fubar, chief.