Fumé Çeviri İngilizce
73 parallel translation
Pouilly-Fumé Ladoucette ( Kırmızı Şarap ) 1971.
Pouilly-Fumé Ladoucette.'71.
Loire Vadisi'ndeki Chateau du Nozet'ye gittik. Bu da Pouilly Fumé.
We went to the Château du Nozet in the Loire valley, and this is Pouilly Fumé.
Yeşil renk paradan gelen bakır Ve zararlı bir duman yayılmaya başladı.
The green colour is copper coming from the penny and a noxious fume is being emitted.
- Sadece ilaçlamaya hazırlık yapıyordum.
- Just getting ready for the fume.
Şarkısını mırıldanabilirsin, harika enfiye e-e-enfiye, hapşu!
You can fret and fume about it, great snuff snu-snu-snu-snuffing, atishoo!
# Şarkısını mırıldanabilirsin, harika enfiye...
You can fret and fume about it, great snuff. La-la-la...
Duncan'ın kahyalarına öyle bir şarap alemi düzenlerim ki beynin gardiyanı bellek buhar olur.
Duncan's two chamberlains will I with wine so convince that memory, the warder of the brain, shall be a fume.
Buraya kadar birlikteydik.
'Eh amigo, fume mota de Jalisco, Guillero,
Bırakalım burnundan dumanlar çıksın.
Let's let her have a bit of a fume.
- Buharla iyot lekelerini çıkartamam. - Peki Ninhydrin ile?
I can fume for a print, but can't guarantee the iodine stains would fade out.
- Ve sigara içtiniz.
- And do they fume?
Kızma!
Don't fume.
Kalabalığın içinde bile Döner ona tüm çiçekler Yer,... Döner,...
When she walks into a room, the flowers all stood up, to room, doom, fume, gloom...
Düşman, köyüme öfkelenmek için korkmuş değildi... Uyuyan kuzenlerim ve kardeşlerim için korku önemsizdi.
Nemesis wasn't scared to fume my village... nor scared to nullify my cousins and brothers in their sleep.
( "Ve pipo içiyor. )" Et il fume une pipe.
" Et il fume une pipe.
Orada Soluduğunuz Hava Bile Zehirlidir.
The very air you breathe is a poisonous fume.
Ona koruyucu giysi içinde bakmanız gerekmez mi?
Mm-hm. Shouldn't you be looking at that under a fume hood?
İyi, dumana tut.
Good. Fume it.
Bir duman ocağı. Ordusunun önünden göndermiş.
A broil of fume he sends ahead of his host.
Duman çıkaracağım. - Tamam.
Okay, I'm going to fume.
Biri duman bölmesindeki sıcak plakayı açık bırakmış.
Oh. Somebody left the hot plate on inside of the fume hood.
Raporumuzda, duman bölmesinde bir ısı kaynağı olduğunu yazarız.
Well, our report is going to reflect the fact that an active heat source was under the fume hood.
O belirsiz kimyasal maddeyi duman bölmesine koydunuz.
In any event, you placed this unidentified chemical under the fume hood.
Kayda geçmeyen kanıtlar duman bölmesine konur.
Unlogged evidence gets placed under the fume hood.
Zehirli dumanı içinize çekmek istemiyorsanız şunları takın.
You may want to wear these so you don't inhale the toxic fume.
Yapıştırıcı buharını da olay yerinde kullanıyorsunuz.
And you fume at the scene too.
Biri yapıştırıcı buharı mı dedi?
Did I hear somebody say fume?
Kız kardeşim öfkelenecek.
My sister will fume.
Hala öfkeden deliriyorsun değil mi?
You still fume with rage, isn't it?
Şimdi, Poulet Tchoupitoulas'mız için... belki biraz beyaz şarap işe yarayabilir.
Now, for this Poulet Tchoupitoulas, maybe some of this fume blanc would work.
Burnumdan soluyorum.
I'm in a fume, you jerk!
Beyaz istiyorsanız 2001 jolivet pouilly-fume var Ayakların birbirine dolanır.
If you like white, I have a jolivet pouilly-fume 2001 that will knock your boots off.
İlk önce onu burada dumanlayalım.
Let's fume here first.
Cesetten parmak izi alacaksın, değil mi?
You gonna fume this body for prints, aren't you?
Uyuşturucu paketlerinden parmak izi alacaktım ama önce sen görmek istemişsin.
Just about to fume these drug packets for prints, but I heard you wanted to see them first.
- Bu defa da dumanla uğraşırız.
Well, then we're dealing with a fume situation.
Ne zaman o şeyle çalışsam, koku başlığı takıyorum, yine de eve baş ağrısıyla gidiyorum.
I have to crank my fume hood up full whenever I work with it, I still go home with a headache.
Koku başlıkları.
There's fume hoods in the Garage, and DNA and Trace. Fume hoods.
Senin fikrin, cesette yapıştırıcı ve is olduğu?
Your idea to superglue and fume the body?
Hala dumanı hissedebiliyorum. Ah.
I still feel all fume-y.
Duman odasına sokamam. Uzun süredir buradaymış.
Anyway, I can't fume him- - he's been out here too long at this point.
Aldığımız eğitimleri saymıyorum bile.
Goggles, face shields, fume hoods. Not to mention all the training and retraining we have to go through.
Duman dağılsın hele.
Later when the fume's cleared out.
Onu kutsallığın saygınlığıyla tütsüledi.
It doth fume with the odour of sanctity.
Neden küre onunla tütsülendi?
Why does the orb fume with it?
Hastanın hava yolları ağır duman solunumu nedeniyle tehlikede!
Patient's airway is severely compromised due to fume inhalation!
Olay Yeri aracı incelesin. Vücudu da tetkik edelim.
Have CSU sweep the cars, and let's fume the body.
Lanie, cesede buhar uygulamaya hazırmış.
Lanie's ready to fume the body.
- Minder fume ne kadardi?
How much was the smoked squab?
Dumanlı havaya döndük yine.
Back to the fume chamber.
Sadece duman salan bir ölüm makinesinin yanında kilitli kaldım.
I was just locked up next to a fume-emitting death machine.