Giver Çeviri İngilizce
329 parallel translation
Korkarım Prens Selim hediyeye, onu verenden çok daha fazla hayran.
I'm afraid Prince Selim admires the gift a great deal more than the giver.
"Tanrı paylaşımcı insanları sever"
Tell it to your people. "The Lord loveth a cheerful giver."
Karım parti vermekten hoşlanır.
My wife is a party giver.
Hayat Veren'e bile mi?
Not even to Life Giver?
Tanrı istekle vereni sever.
For God loveth a cheerful giver.
Sıvışmak konusunda kötüyümdür ve bir eliyle verirken diğeriyle alan biri değilim.
No. I'd have to be an awful big sneak, and I'm not an Indian giver.
Rha-Gon, hayat veren, aşk tanrısı,... bunu bağlılığımın ve minnetimin bir göstergesi olarak kabul et.
Rha-Gon, giver of life, god of love, accept this token of my gratitude and devotion.
Duy bizi, yüce Rha-Gon, aşkın tanrısı, hayat kaynağımız.
Hear us, O Rha-Gon, god of love, giver of life.
"alan kişide vardır ve alıcı ister."
"The giver gets and the taker has and the receiver wants."
İsa Mesih'in annesi Meryem. Yaşamın yaratıcısı, ölümün bekçisi.
Mary, the mother of Christ... the giver of life and the custodian of death.
Bağışçı, dilenciye doğru eğildiğinde kalbi nefretle çarpar.
When the giver bends to the beggar, he throbs with contempt.
Tanrı verenleri sever.
The Lord loves a cheerful giver.
Babamız Tanrı'nın ve Efendimiz İsa Mesih'in lütfu ve barışı sizinle olsun. Efendimiz İsa Mesih'in Tanrısı ve Babasına şükürler olsun ; O merhamet dolu Babadır, her tesellinin kaynağı olan Tanrı'dır.
Almighty God, Father of all mercies and giver of all comfort, deal graciously, we pray thee, with those who mourn, that casting every care on thee, they may know the consolation of thy love,
Ayartmak, Hor Görmek ikisinden de tiksinmesi ve derin bir özlem duyması Bakire, Masumluk ve ona olan saygısı Hayat Veren, Anne, Feda Etmek acımaya sahipti...
the Temptress, the Devourer for whom he has both a revulsion and a deep longing the Virgin, the Innocent for whom he has respect the Giver of Life, the Mother, the Sacrificer for whom he has compassion,
Kendi parasıyla hediye alsın, pis Bolşevik.
Let him play the big gift-giver with his own money, that little Bolshevik.
Sen doğuştan yeteneklisin.
You are both giver and gift.
Ey tüm nimetleri, çiçekleri ve meyveleri veren!
Giver of all gifts. Of flowers and fruits.
ben adalet dağıtıcıyım.
I am the giver of justice.
Ben ölüm verenim.
I'm the giver of death.
Âlemlerin Rabbi, Yaradan'ın arzusuyla...
As you desire, giver of life
Ve Noel baba onları en iyi şekilde dağıtan kişidir.
And Santa is the greatest giver of them all.
Onun sözlerinin aktarıcısıyım.
I am the giver of His word.
Ben onun sözlerinin ve kanunlarının sözcüsüyüm.
I am the word and the giver of His laws.
Indian Giver, Face the Music, Inside Dope, Off the Wall...
Ah, we have Indian Giver, Face the Music... Inside Dope, Off the Wall, Cat Fight, Late Spring...
Tükürdüğünü yalamış olmaz mısın?
- You'd be an Indian giver.
Verici.
Giver.
Cömert olmaktan nefret ediyorum, gerçekten, ama beni hayal kırıklığına uğrattın, ve şimdi bedelini ödemelisin.
I hate to be an indian giver, I really do, But you disappointed me, And now you're gonna Have to pay.
Ev sahibimiz Wagner, emlak işindeydi, değil mi?
You know this guy Wagner, the party giver... he's in real estate, right?
Annen başladığı işi yarım bırakmaz.
Your mom's not a giver-upper.
Üzgünüm, ama geri vermelisin Çünkü ilk ben gelmiştim.
Sorry to be an Indian giver, but I was here first.
Isı kaynağı ve ormanların düşmanı.
The untamed element, giver of warmth, destroyer of forests.
Ben veriyorum, sen alıyorsun.
I'm a giver and you're a taker.
Oh, sen yerliyi çimdikle.
Oh, pinche Indian giver.
Hey, sen de yerlisin, ese.
Hey, you're an Indian giver, ese.
- Yani bir Kızılderili vermiş gibi mi?
- You mean, like an Indian giver?
Ve gizlenmek veya sorumluluğu üzerinden atmak yerine hediyeyi veren kişi kendi ağzıyla hediyeyi aldığını itiraf ediyor.
And rather than hide or deny responsibility the gift-giver makes a point of saying she gave it to him.
Can verici, hepimizin anası.
Giver of life, mother of us all.
Bence vereni alan kadar rahatsız ediyor.
I think it degrades the giver every bit as much as the receiver.
Beni mi bekliyorsun Düşlerimin kaynağı? ...
Wait for me, dream giver?
Ama sen daha başkasın.
But you, you're a giver.
Veren Albay Campbell değilse kim olabilir?
If Colonel Campbell is not the giver, who can be?
Amcam Churchill'in ona teyzemin mücevherlerini verme niyetinde olduğunu duyunca sevinirsiniz.
You'll be glad to hear my uncle Churchill means to giver her all my aunt's jewels.
Stres olan ve stres yapan insanlar vardır. - Ve siz yapanlardansınız.
There are people who have stress and people who give stress, and you... are a giver.
Verici olmak güzeldir.
It's good to be a giver.
Pelops, günleri veren.
Pelops, the giver of days.
Ooh, çok verici bir insan, insana bakıyor.
Ooh, she was a giver, a caring nurturer.
Denge noktasıyım, alan ve veren kişiyim.
I am the fulcrum, the giver and the taker.
Evet. Çok cömertsin.
Yeah... you're a giver.
Ona bütün polis rutinlerini tekrarlattırmak, ehliyet, ruhsat.
Giver her the wholecop routine, license, registration.
Yüce Tanrım. Merhametin babası, huzurun dağıtıcısı.
Almighty God, Father of mercies and giver of all comfort...
Lisede verici olarak tanınırdım.
I was a giver.