Glade Çeviri İngilizce
139 parallel translation
Her kayranda bir malikanemiz var.
We have a mansion in every glade.
Issız bir yer bul, orada yaban çiçekleri toplamasına izin ver.
Find some secluded glade where she can pick wildflowers.
Ormanda bir açıklıkta, birbirini uzaktan izleyen insanlar gibi.
It's like... like people following each other in a forest glade.
Seni burda görüyorum, aynı anda da uzakta, çok çok uzakta ve çok uzun zaman önce sanki orman- - Sanki orman içinde bir açıklıkta görüyorsun.
I see you here and, at the same time, further away and still further away and way, way back... in a long place like a... like a forest glade?
When Mr West Wind howls in the glade
When Mr West Wind howls in the glade
Sylvian Glade Jumbo Giant
The Sylvan Glade Jumbo Giant
Eğersiz de bizi onurlandırırsanız bir kayrana gidebileceğimizi söylüyor
My brother says we can go to a sunny glade, if you will honour us
Demek ki Glade'den gelmiyorsunuz.
WE SAW THIS ASTERO I D AND WE LAN DED.
Ve güneşin kırmızı renginden Forest Glade'e Barış gelir.
And by that crimson setting'sun Peace come to Forest Glade
Ormanda yol alırken birden sesler duydum.
I was heading for the glade and suddenly, I heard voices.
- Şu vadinin kenarında onu öldürdüler...
- They killed him near that glade...
Donato'ya, neler olduğuna bakmak için erken geleceğini söyledi bu vadiye bakmak için.
He said, he'd show up early because of what happened to Donato and to take a look at that glade.
Ben vadiye gideceğim.
I'll ride to the glade.
Doktor, benimle beraber o düz alana gel.
Doctor, come with me back to the glade.
Bay Rodriguez, araştırma partilerinin düzlükte buluşmalarını ayarla.
Mr Rodriguez, have the search parties rendezvous at the glade.
Kaptan'ın emri - sizi ilk bulduğu düzlükte buluşmamızı istiyor.
Captain's orders - rendezvous at that glade where he first found you.
Buluşmanın düzlükte olacağını söyledi.
He said to rendezvous at the glade.
En iyisi düzlüğe gidelim.
We'd better get back to the glade.
Rumpletweezer, Dinky Tinky dükkânını işletirmiş. Rüzgârlı çalılığın kenarındaki sihirli kavağın altında Dingly Dell'deki sihirli açıklığın gölgesinde.
Rumpletweezer ran the Dinky Tinky shop in the foot of the magic oak tree by the wobbly dumdum bush in the shade of the magic glade down in Dingly Dell.
Demirbaşları, tesisatları, uzay gemileri, makineleri, hepsi senindir.
There is just one rule. You are not to leave this glade for the moment. - Why?
Sabırlı olun, sevgili dostlar.
The same ones, inside the glade as well.
- Çok naziksiniz, ama.. - Daha fazla bir şey söylemeyin.
If it does, we can get out of this glade.
Helena...
Is there a way through the caves leading out of the glade?
"Ormanın açıklığında gölgede " Göz kırpıyordu ışığı yıldızların
And in the glade a light was seen Of stars in shadow, shimmering
Onlar orman kenarında!
They're on the glade.
# Ormandan gelen toynak sesleri
# The sound of hoofbeats cross the glade
# Ormandan gelen yegane ses #
# The only sound across the glade
# Ormandan gelen toynak sesleri
# The sound of hoof-beats'cross the glade
" A knight riding through the glade
" A knight riding through the glade
Dinleyin bu vadidir fundalıktır, ormandır kırmızı beresiyle o küçücük çobandır.
The hill where mist still lingers Listen... There's the glade the heath, the forest way...
Ben de kayalarla eğrelti otları arasındaki alana on yumurta sakladım.
I hid ten between the rocks and the fern glade.
Ya bu ormanlık alanda keyfine bakarsın, ya da hiç değer vermediğin kadını kurtarmak için hayatını tehlikeye atarsın.
Either take your ease in this sylvan glade or risk your life to save the woman you care nothing about.
Hayır, ilerideki açıklıkta duruyoruz.
No, stop in the glade just ahead.
Ormanda tesadüfen bir karşılaşma.
A chance encounter in a forest glade.
siyah bir kartın üzerine iğneledi. Ve onu müzesine götürdü. Az yaşayan, ölü kraliçelerin yanına.
on a piece of black card and took her to his museum of short-lived, dead beauties the butterflies of the dawn wept as they flew around the glade
Sarp araziye, çağlayan bir nehre, mehtaplı bir gölete baktım.
Fossy glade, a babbling brook, a moonlit pond.
Eminsin dimi onun dağdaki açıklıktaki tuzağa yakalanacağından?
You're sure she's trapped in the mountain glade?
Kim ödeyecekti, Rolle yoksa Glades mi?
How long has Rolle been on Glade's payroll, huh?
Harvey'ninki bana bir hikâye anlatıyor ama seninki anlatmıyor.
Harvey's Belle Glade piece tells me a story. Yours doesn't.
Düşünün... sonbaharda, sis arasından ormandaki açıklığa süzülen güneş ışığı.
Imagine... an autumn mist, dappled sunshine through an autumn glade.
Lavabonun altında açık yer var.
There's Glade under the sink.
Kayranın ortasında görünen adam ne kadar vahşi, sert ve acımasızdı!
Ah, how hard a thing was that dick savage, rough and stern, towering right in the middle of the glade!
Ah, Tanrim. Banyoda olacagim. Umarim Tums veya Maalox'tan veya
I am going to go to the bathroom now and hope to God that I can overdose on tums or maalox or pine-scented glade.
Ananas aromali Glade'ten asiri doz alirim.
I'm so embarrassed.
1804 Glade, Echo Park'ta.
1804 Glade, in Echo Park.
Gerçek şu ki, bu alana birkaç yüzyıl önce gelseydik....... bu inanılmaz canlılar, Boiseiler muhtemelen ölmüş olurlardı.
The truth is, were we to come back to this glade in a few hundred thousand years'time, these magnificent creatures, the boisei, would have gone.
Efendim, büyülü ormanıma daha ne kadar süre gireceğinizi merak ediyorum.
good sir, i wonder how long thou canst tarry in my enchanted glade.
Bu oyunu oynamayan ormanımdan ayrılamaz.
No man may leave the glade who does not play the game.
Everglades görevlerine artık bir son vermem gerek Horatio.
Gotta quit doing these Glade runs, Horatio.
İrene oda spreyini getir.
Irene, fetch the Glade.
Oda parfümünü kullanmayı unutma.
Don't forget to use the Glade!