Goes Çeviri İngilizce
55,757 parallel translation
Yani, kimse Norveç'in kalbini merak etmez ya da gidip Mozambik'in ruhunu aramaz.
I mean, no one wonders about the heart of Norway or goes searching for the soul of Mozambique.
Hayır, bu başarmaya çalıştığımız her şeyi mahveder.
No. That goes against. Everything we're trying to accomplish.
Sekou Bah yarın sabaha kadar aklanıp salıverilecek yoksa bu başsavcıya gider.
Sekou Bah cleared and released by tomorrow morning, or this goes to the Attorney General.
Yaşadığın şeyi her ebeveyn yaşıyor.
What you go through, every parent goes through.
Insurgent'ın ön gösterimine gittiğinde makyajı falan yoktu vajinasındaki güneş yüzünden.
So, when she goes to, like, "Insurgent" premiere, that's not makeup, that's sun in her pussy.
21 dereceyi geçtiği an bütün bebekleri bırakıyorlardı.
The minute it goes above 70 degrees, babies are just abandoned
Ama oraya gitmeyi tercih ederim çünkü köpek balığı tankına inan bir bungeeleri var.
So... but, I mean, I prefer to go there because they got a fucking bungee that goes into a shark tank.
Bu da demek oluyor ki, maalesef şişlik inene kadar ameliyatı yapamayız Dustin.
Which means, unfortunately, until the swelling goes down, we're not able to operate on you, Dustin, so...
- Şişlik inene kadar.
- Swelling goes down.
Fidye ödenmedi ve kiliseye geri gidecek.
A ransom was not paid, it goes back to the church.
- Bir panda gitmiş...
- A panda goes into- -
Eğer bu iş yatarsa...
If this goes away,
Aklından geçenler sikimde bile değil.
I don't give a shit what goes on in there.
Gabriel adında ünlü bir silah kaçakçısı duymuş muydun?
You ever heard of an arms smuggler goes by the name Gabriel?
Damar yolunun nerden açıldığını görüyor musun?
You see what I.V. Goes into him?
Yoluna koyabilirim. Gabriel adında bir silah kaçakçısı duydun mu daha önce?
You ever heard of an arms smuggler goes by the name Gabriel?
Durumun kötü gitmesi durumunda seni aradan çıkarmaya çalışıyorum.
I'm trying to insulate you in case this goes sideways.
Sizi temin ederim ki, daha önce aynısını yaşamış biriyim.
And trust me, it only goes downhill from there.
Carter, bu yanlış giderse beni canlı canlı tutmalarına izin verme.
Carter, if this goes wrong, don't let them take me alive.
Rebecca Lahey'de yargılanmaya başlayınca, Ya da nerede kovuşturmaya başlarlarsa?
Once Rebecca goes to trial at The Hague, or wherever they wind up prosecuting this?
Kusuruma bakmayın. Ancak öyküleri böyle ilerliyor.
I'm sorry to tell you this but that's how the story goes.
Bugün okula geri dönüyor.
He goes back to school today.
Buna inandı. Eğer her şey boşuna giderse...
She believed in this, and... if it all goes away, then it was all for nothing.
Böylece bir şeyler ters giderse kontrol bizde olur.
It would give us more control if something goes wrong.
Nasıl vaftiz edelim Önce kanepe, Sırtım çıkmadan önce mi?
How about we christen the couch first, before my back goes out?
Görüyorsun, boru yukarıya. Duvardan geçiyor Oraya Ve bu kapı, sıkışmış, kilitli ya da bir şey.
You see, this pipe up here goes through the wall into there and this door, it's stuck, locked or something.
Hikayenin devamı.. .. şehir morgundaki görevli onun güzelliğine vurulmuş.. .. onun yüzünün bir resmini yapmış.
Story goes, the attendant in the city morgue was so taken with her beauty that he made an impression of her features in the hope that someone would recognise her and claim her.
Değişimin mümkün olduğunca sorunsuz olmasını sağlamak artık bizim işimiz.
It's our job now to ensure that the transition goes as smoothly as possible.
Elbisemle uyumlu.
No, it... It goes with my dress.
Ama hashtag'li ve bağlantılı bir tweet atarsanız Facebook'ta, Instagram'da falan da çıkar.
But if you tweet with a hashtag and a link, it goes to Facebook, Instagram, etcetera.
Buradan dünyaya bir şey gitmeyecek.
Nothing goes down to the planet.
Öylece gitti ama.
But he just goes away.
Adı nereden gelmiş ki?
I can't remember how it goes.
Beyin sapı iyiymiş, o yüzden şişlik inerse bırakacaklarmış.
Her brain stem's good, so, unless one of them goes down They'll let her out.
20 papeline iddiaya girerim.
Twenty bucks says he goes down in six.
Ne ekersen onu biçersin Diane Lane.
What goes around comes around, Diane Lane.
Ve onlar Will dayından dünyanın öbür ucuna gidip oraya yerleşmesini istediler.
And they wanted uncle will... To move halfway across the world... move our home after it goes through...
Pekala, biraz dinlenip kendine gelebilirsin. Ama sonra gitmek zorundasın. Çünkü sokak köpeği sendromum çok ileri seviyelerde.
Okay, well, you can freshen up and rest some, but then you have to leave because my straypuppydog syndrome only goes so far.
- Otis oraya gidiyor, değil mi?
- You guys have Otis there? - That's where Otis goes.
ARABA KULLANIYOR Güneş batarken hala araba kullanıyor.
He's still driving when it goes down.
Ama yakın dostum olduğun için kameralar kapandığında gerçekte neler olduğunu anlatır mısın?
But since we're besties, tell me, what really goes on when the cameras go off?
Anlaşılan balina daha ileri gidemiyor.
Looks like this is as far as the whale goes.
İnip çıkıyor işte.
It comes and goes.
Evet, mahkeme olacak herkesin hakkımda bileceği ilk şey...
So, OK, it goes to court and the first thing anyone's going to know about me is that I was...
Hapse girse bile, ben böyle olacağım... bir kurban.
Even if he goes to prison, that's who I am now, victim.
Her şey buradan başlıyor.
It all goes from there.
Ama dedikleri gibi, hayat devam ediyor.
But life, as they say, goes on.
Eğer bu beklediğim gibi giderse parmağımı bile oynatmama gerek yok.
If this goes the way I expect, I won't have to lift a finger.
Sonra zayıf, "Sonraki hâli" kızı, "Diyet yaptım, artık herkes beni seviyor." diyor.
And then, the thin "after" girl goes, "I did this diet, and now I'm happy, and everyone loves me."
İlişkiler boş mideyle daha uzun dayanıyor.
That stuff goes further on an empty stomach.
Kosta Rika'ya mı gideceksin?
It goes a long way in, what is it, Costa Rica?