Gout Çeviri İngilizce
278 parallel translation
Bana sadece cesareti ve onuru kalmış olan zavallı bir yaratık gibi görünüyorsun.
You seem to me a poor sort of creature that's bound to get left with your gout and your dignity.
Her gün düşünüyorum ki gutum bundan daha kötü olamaz ama her geçen gün daha da kötüleşiyor.
Every day I think my gout can't get any worse... and every day it does.
- Şu kötü gut!
- This beastly gout!
Kendisinin gutu var.
He has the gout.
Muhtemelen sizin hiç gutunuz olmadı.
You've probably never had the gout.
Valinin başka bir gut atağı başladı.
The Governor's had another attack of gout.
Gutun seni engellediğinden beri benim vali olmama izin verirsin artık.
Since your gout so unhappily prevents you, allow me to be the one.
Umarım bu lanet makamın bana verdiği guta da sahip olur.
I hope he gets the gout the infernal office gave me.
Mesela kanser, işçi hastalığı değildir. Ama bir gün onlara da ulaşacak. İnanın bana.
Cancer and gout aren't working-class diseases, but they will be, believe me.
- Şarabın gut hastalığım için iyi olmadığını söylediler.
- Tried to tell me port is bad for my gout.
Bahse girerim hastalığım benden çok onun canını acıtıyordur.
I'll wager my gout hurts him more than it does me.
Hatta gut hastalığım şu anda çok daha iyi.
And what's more, my dear, I think my gout is getting very much better.
Albert, damla hastalığına karşı başarıyla mücadele ediyorum...
Albert, I'm struggling successfully against the gout...
Gut hastalığından.
Gout.
Sadece gut.
Just gout.
Bilgiler, asla sıkıcı değildir, benim şu berbat gut hastalığım dışında.
Facts are never dull, except this wretched gout of mine.
Guttan paçan tutuştuğunda daha saygılı davranıyorsun.
When your gout's troubling you, you're more respectful to me.
Damla hastalığı... bilirsiniz...
His gout... you know...
- Bu berbat gut hastalığı.
This abominable gout.
Şüphesiz, taşkınlığımdan dolayı... bir ceza olsa gerek, ayaklarımdaki sancılar arttı. Ve sıcak su dolu küvetime dönme arzusundayım.
I've a miserable attack of gout, undoubtedly a punishment for being intemperate, and I'm eager to return to my tub of hot water.
Ama babamda ağır bir gut yaptı.
But it's given my father gout very badly.
Gutu var.
He has gout.
Hayatım boyunca havyar yiyip şampanya içtim ama orduda gut hastası oldum.
All my life, caviar and champagne - now, in the Army, I get the gout.
Öyle bir gurme ki gut hastalığı bile var.
He's such a gourmet he even has the gout.
Hoşuna gitmez.
That nasty old man with the gout?
Gutunu nasıl etkilediğini biliyorsun.
You know how it affects your gout.
Doktor, gut dedi!
The doctor says : gout!
Dondurmacı olanı değil, ağabeyini... Laborec'te ormanda çalışanı... Gut yüzünden elleri büküldü.
Not the ice-cream vendor, but his brother - the one who worked in Laborec, in the forest the gout twisted his hands...
- Benim gut hastalığım var.
- I have gout.
Gut, böbrek taşları.
Gout, kidney stones.
Amcam yapmış. Gut hastalığından öldü kendisi.
It's done by my uncle, he died of gout.
Cesareti olan gazete!
The newspaper with gout!
Damla hastalığı olanlar kullanmamalı...
If you don't mind my saying so, anybody who's susceptible to gout shouldn't be...
Hayır, bunun gut olduğuna inanmıyorum, daha çok romatizma gibi.
No, I don't believe this is gout, it is more like rheumatism.
Turgenyev'in guttan kaynaklanın kalp anjini olduğunu söylerler.
They say that Turgenieff got angina of the heart from gout.
İmparator Tiberius, gut hastalığının tedavisi için buraya gelirmiş.
The emperor Tiberius came here for the gout.
Sophia Loren de mi gut hastasıymış?
Sophia Loren has the gout? No.
Ölüm sebebi ; gut hastalığı.
Cause of death - gout.
Tekerlekli sandalyede bir sakat... gutun ve bir sürü hastalığın pençesinde tükenmiş bir adam.
A cripple, wheeled about in a chair worn out by gout and a myriad of diseases.
Donessa kurudu.
The Donessa has gout.
Tapınağa benim için küçük bir heykel koyacaklar insanlar yağmur yağdırmam ya da babalarının gut hastalığını iyileştirmem için bana adaklar adayacaklar.
They'll put a little statue to me in the temple and people will bring offerings asking me to bring rain or cure their father's gout.
Söylesene Livia, Palmyra'da olsa bile, eğer ben tanrıysam gut hastalığını nasıl iyileştirebilirim?
Tell me, Livia, if I'm a god - even in Palmyra... how do I cure gout?
Tabii eğer damla hastalığın yoksa.
Unless, of course, you have gout.
Damla hastalığın var mı?
Do you have gout?
İltihaplı gut hastalığından muzdarip
He's the victim of inflammatory gout.
Gut hastasıyım ben çocuğun uygun giyinmesini sağlamalıyım
I suffer from gout! Let's see the boy is suitably dressed.
Gut hastalığım düzeldi
My gout has receded.
Dedemin ayağında gut vardı ve bu onu sinirlendiriyordu şimdi daha iyi.
" My grandpa has gout in his foot which makes him cranky. But he is better now.
Onyedi dili acayip şekilde konuşur, ve gut hastalığı vardır.
Speaks seventeen languages badly, and is subject to gout.
Ben de, hayır doktor, bu gut değil, bu yıllar...
No, I say, doctor, that isn't gout, it's my years...
- Kontrol altında.
How's your gout?