English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İngilizce / [ G ] / Grabbed

Grabbed Çeviri İngilizce

4,417 parallel translation
Dolan Yalnız-Geyik, FBI onu almadan biraz önce.
Dolan Lone Elk, right before the FBI grabbed him.
Ethan'ı yakalayıp buraya sürüklediniz..
I think you grabbed Ethan and dragged him here.
Gitarımı aldım ve arkama bile bakmadım.
I grabbed my guitar, and never looked back.
Birden babam suya atladı ve beni tuttuğu gibi kıyıya doğru sürüklemeye başladı.
And then my dad jumped in, and he grabbed me and started dragging me back to shore.
Bana tutundu ve kulağıma bir şeyler fısıldadı.
He grabbed me and he whispered something in my ear and then he just died.
Ve bir parça kağıt koparıp, ıslanmamasına dikkat ederek, bir çizim yaptım, ve o zaman farkettim ki
And so I grabbed a piece of paper, being careful not to get it wet, made a sketch, and that was where l realised
Küçük bir fırçayla yavaşça üzerinden geçtim ve sonunda dev bir fırçayı kapıp, cilayı çektim ve şehre gitmek için hazırlanmaya başladım.
I went along slowly with a small brush and finally I just grabbed a giant brush, sloshed it in the varnish and just started going to town.
Tişörtünden asılmış.
And grabbed his shirt.
Fazladan yağlı pastırmalı yumurta aldım.
Grabbed you real bacon and eggs, extra grease.
Kutsal suyu aldım ve sırtına haç çizdim.
I grabbed the holy water and went on her back with a cross. [Gasping]
Ne bulduysam aldım.
I grabbed what I saw.
Yakalamanız gereken esas vurgunu yapan kişi.
It's the guy who grabbed the loot that you need to catch.
Paraları alınca da kıyafetlerimi değiştirip kalabalığın arasına kaynardım.
Once I grabbed the coins, I'd change clothes and blend in with the crowd.
Yanlış anahtarları almışım.
Of course I grabbed the wrong set of keys.
Sen de bir tane olsun tutabilirdin!
- Well you could've grabbed one single canister!
Bir kaç dakikalık mola vermiştim.
I just grabbed a few minutes on break.
Diyorum sana Barry, orada öylece çalınmayı bekliyor.
I'm telling you, Barry, it's just sitting there waiting to be grabbed.
Neal'ın aldığı çıktıdaki isimler Rus istihbaratının izleme listesiyle örtüşüyor.
The names on the printout Neal grabbed match fugitives on the Russian intel watch list.
Bu sabah dolandırıcı bir taşımacılık şirketinden Kanada gümrüğünde ele geçirildi.
Grabbed from Canadian Customs this morning by a fraudulent trucking company.
Bu yüzden Denny'nin silahını alıp ateş ettim.
So, I grabbed Denny's pistol and fired.
Muhtemelen Mathis onu ele geçirmeden önce kullandığı bir şeydir.
Probably something she used before he grabbed her.
Birden kolumu tuttu.
He just grabbed my arm.
Ta ki kötü adamlardan biri füzelerimden birini eline geçirip onu yüzümün ortasına ateşleyinceye kadar.
Until one of the bad guys grabbed one of my missiles And shot it right back in my face.
Diyorum ya işte, bir şey beni tutmuş gibi hissettim.
- I'm telling you, I mean, it felt like something, Like, grabbed me.
Belki onlar da çekilmiştir diyordum ama geldiğimde kıyafetleri yoktu.
I mean, I thought maybe they got grabbed too, But then their clothes were gone when I came to.
Sudan çıkıp eşyalarını alıp kaçmışlardır.
They probably got out of the river, Grabbed their stuff, and ran.
Garrett'ın donanma sırlarıyla takas etmek için sevgilisini kaçırmış olabilirler.
Kidnappers could have grabbed the girlfriend to trade for Garrett's naval secrets.
Bu kadını, Robin'i kim kaçırdıysa 10 km eğlence koşusunun sonunda mı yaptı?
So whoever grabbed this woman, Robin, did so at the end of a ten-kilometer fun run?
Kızı kaçırdıklarında teknolojiyle onu takas edebilirlerdi.
Once they grabbed the girl, they could trade her for the technology.
Robin'in kaçırıldığı yerin 1,5 km yakınındaki yerler.
And that is all within a mile of where Robin was grabbed.
- Ben bunu tutmuştum.
Okay, so I grabbed it...
Otelde birşeyler içtik.
We grabbed a drink at a hotel.
Direkt tuttum ve dudaklarına yapıştım.
I just grabbed her and kissed her.
Kanlı elleriyle beni tutup ölürse kardeşiyle yattığımı söyle dedi.
- Tell him what? She grabbed me with her bloody claw and said if she dies to tell him that she slept with his brother.
Çılgıncaydı. Masanın altından şeyimi kavrıyor.
She grabbed my junk under the table.
Bak, şeyini kavramamın yanlış olduğunu biliyorum.
Look, I know when I grabbed your junk before that that was wrong.
Göğüslerimi açıp bir çim biçme makinesi kapmalıydım.
I should've just whipped out my boobs and grabbed a lawn mower.
En yakınımdaki şeyi aldım ve ona vurdum.
So I grabbed the closest thing and I hit him.
Parayı kaptım ve dışarıda bir yere gömdüm çünkü biliyorsun bankalar ve banka soyguncuları.
So I grabbed it and was out of there, and I buried it, and,'cause you know, banks and bank robbers.
Vatanseverler Rachel'ı istiyorsa neden gelip onu yakalamıyorlar?
If the Patriots want Rachel, why haven't they just come and grabbed her?
Billy kesik etrafındaki büyük saç kümesini tuttu ve hepsini bir araya getirdi.
Billy just grabbed these huge clumps of hair around the cut and tied them together.
Bunlar Ian'ı, elinde tutanlar.
Those are the two guys that grabbed Ian.
Aniden onu kaptı!
It just grabbed him!
- Ama Brooksy beni yakaladı. - Tanrım.
But Brooksy grabbed me - Jesus.
Miranda direksiyonu çevirdi.
Miranda grabbed the wheel.
Direksiyonu çevirdi ve ardından tek hatırladığım.. nehir arabamın içine doluyordu.
She grabbed the wheel and the next thing I know my car is full of river.
Direksiyonu ellerimden kaptı,
She grabbed the wheel out of my hand,
Arkadaşın direksiyonu çevirip.. arabanın yoldan çıkmasına neden olmuş.
Heard her say your friend grabbed the wheel and forced that car off the road.
Beni onu alamadım, = ve... çalar saat yakaladı kadar =... sonra orada var
I couldn't get him off of me, so I grabbed the alarm clock and then I got out of there.
Kaykaylı bir çocuk, O'Bryant Meydanı'nda bir kadının torbasını çalmış.
Apparently, a kid on a skateboard grabbed a woman's shopping bag at O'Bryant Square.
Bu yüzden onu çektin.
That's why you grabbed him?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]