Graceful Çeviri İngilizce
534 parallel translation
Alim, nasıl bu kadar iyi düşünceli nasıl bu kadar zarif olabiliyorsun?
Seonbeenim ( scholar ) how can you have such good thoughts, and be so graceful?
Bizimkiler pek candan değillerdir ama daha zariftirler.
At home, our people are less hearty, but more graceful.
" Pek zariftir, o gelince bütün kızların işi tamam
" His actions are graceful, all the girls he does please
" Trapezle uçan cüretkar genç adam Pek zariftir
" Daring young man on the flying trapeze His actions are graceful
Zarif bir bambu filizi, sudaki nilüfer gibidir.
Graceful as bamboo shoot, beautiful as blossom of water lily.
Sanki burası zariflik ve güzellikle örülmüş bambaşka bir dünya gibi.
It's a whole world that wants only to be graceful and beautiful.
Aman Tanrım, hayatımda sizin kadar hoş ve alımlı bir bayanla dans etmemiştim.
Upon my word, ma'am, in all my experience... I've never danced with a more graceful and charming partner.
Ne hoş!
How graceful!
Çok zarif dans ederdim.
I was very graceful.
Dikkatli olmalısın, Ann.
You're very graceful, Ann.
Söyle bakalım muhteşem kanatlı melek kendini kötü mü hissediyorsun?
Tell me, Cherub by the graceful wings, are you in a bad mood?
Bir dansçı gibi zarifti.
He was graceful like a dancer.
Düzenli, zarif, çevik.
She's very straight and graceful, light-footed.
Güzel, zarif... olgunlaşmış, değil mi?
Is she beautiful, graceful, well-grown?
Aklımın kurduğu... her güzel düşün simgesi haline geldi.
She has been the embodiment of every graceful fancy that my mind has ever known.
Üstelik pek de boylu poslu.
He's very graceful, too.
Daha zarif olmak ve iyi bir terbiye almak istiyordum.
I wanted to become more graceful, and learn good manners for
Tüm o zarif konuşmalarımdan sonra, çoraplarımı unuttum.
After all my graceful speeches, I forgot my nylons.
El sıkışmaktan daha zarif.
It's more graceful than a handshake.
"O çok zarif, genç ve tatlıdır" şeklinde başlayan.
The one that goes : "She is graceful, sweet and teeny"?
"O çok zarif, genç ve tatlıdır ve herkes ona- -"
"She is graceful, sweet and teeny, and everyone calls her- -"
Bir panter kadar zarif, bir ahu kadar narin mutlu bir kadın, ve neden?
Graceful as a panther, light of foot as a gazelle. A happy woman... And why?
Zarif bir alet, fakat bu yağmurda ben eski şemsiyemi tercih ederim.
A graceful instrument, but with all the rains... I prefer my old umbrella.
Bir bürokrat eşi için hafızanız çok iyi.
The graceful memory of a civil servant's wife.
Ne kadar zarifler, değil mi?
Aren't they graceful?
Sizi alımlı ve zarif buluyor.
She finds you passing fair, passing graceful.
Etrafta korkak korkak oturmayı şereflilik mi sayıyorsun?
And you call sitting around like a coward graceful?
Senin gençlik yıllarını böyle harcamak istemezdim ama sen çok şirin, zarif ve çok akıllısın ve hiçbir şey talep etmedin.
I didn't mean to waste your young years like this... but... you're so sweet, so graceful, so intelligent... and you never made any demands.
Evet, bayağı zarif düştüm galiba.
Yes, I thought I was quite graceful.
Belki meseleyi daha zarif bir şekilde halletmenin bir yolu vardır.
Perhaps there is a more graceful way to settle this matter.
- Çok naziksin.
You really are very graceful.
- Çok zarif.
It's very graceful.
Neden ona zerafeti öğretmedin?
Why didn't you teach her to be graceful?
Çok basit. Hareket bel hareketidir ve hoş bir el hareketi ona eşlik eder. İşte, böyle.
The movement is at the waist, with a graceful gesture of the hand - thus.
Küçük bir tavuk kedi yavrusu, belki şu küçük, zarif olanlarından?
A little chick... kittens, perhaps... those little, soft graceful ones?
Güzel çekici, nüktedan, zarif, mükemmel ev sahibesi ve bunun için benden nefret edeceksin bir bakıma kurtarıcımsın.
Lovely... ... charming, witty, graceful, the perfect hostess... ... and, you're going to hate me for this...
Zarif bir güzelliği var, katılmaz mısınız?
She's a graceful beauty, don't you agree?
Ben de hislerimi daha nazik bir hale sokabileceğimi düşünüyorum.
I wish I could put my feelings into more graceful shape.
Dünya güzeli, nazik, havada süzülen kuş.
( Caselius ) Lovely, graceful, soaring bird.
Tanrı size vicdanlı bir kız vermiş.
God has also given you a graceful daughter.
Canım, çok zarif bir çiftiz değil mi?
My dear, don't we make a graceful pair?
daha münasip bir yolu yok.
Is no graceful way of doing it.
Frank içkileri alırken ben de konuyu açmak için en incelikli yolu arıyordum.
While Frank was getting the drinks... I was trying to figure out the most graceful way to break it to him.
Ağırbaşlı bir namertlikti onunki.
His vileness was graceful.
Bu güzellik ne hale geliyor.
So graceful, and now disabled for ever
Bu ülkelerde oturan insanlar yakışıklı, uysal, duygulu konuşma ve tavırlarında zarif olurlar.
The inhabitantsof such countries are handsome, tractable, sensitive, graceful in speech and gesture.
İnce ama zarifti.
Kind of slim, but graceful.
Her zamanki gibi şakacısın.
Graceful as ever.
Hiç komik değil Böyle kötü espriler yüzünden nicelerini dörde böldürttüm ben.
I do not support already any more! It is not graceful! Have cut the people in two for saying pranks as bad as those.
- Ama efendim- - - Bana güldürebilen bir soytarı bulup getirin.
- But, Majesty - bring a graceful buffoon!
Şu Lawson eskiden en fazla bir Teksas öküzü kadar zarifti.
That Lawson used to be about as graceful as a Texas steer.