Gümüş Çeviri İngilizce
5,716 parallel translation
Ne güzel gümüş. İstersen bunun için sana Sound'dan iyi bir fiyat alırım.
It's fine silver.
- Kimin bu gümüş?
Whose silver is this?
Çünkü hepimiz ağzımızda gümüş kaşıklarla doğmadık.
'Cause not all of us were born with silver spoons in our mouths.
Nevada plakalı, gümüş rengi bir Ford arıyoruz.
Eyes on a silver Ford. Nevada plates.
- Birinin gümüş dişleri vardı.
One had silver teeth. Top row.
- Gümüş Maymun...
- Silver Monkey...
Gümüş.
Silver.
Gümüş takımları çalar diye mi korkuyorsun?
Afraid she'll steal the silver?
Boynuz kalıntısında ince çizgiler, kenarında altın ve gümüş partiküller buldum.
Some striations showed up, as well as some silver and gold particulates on one edge of the narwhal fragment.
Bin yıllık boynuz, gümüş ve altın?
A thousand-year-old tusk, silver and gold?
Tasvirinde altın, gümüş, yeşim ve Hodgins'in bulduğu kalseduan var.
He's depicted the gold, silver, jade, chalcedony that Hodgins found.
Gümüş bir flütün *
They're gonna hear a voice ♪
- Gümüş Yaprak'da.
The Silver Leaf. This, um...
Strigoi'nin yarası hemen iyileşir ama gümüş onları yakar.
Strigoi flesh heals rapidly, but silver burns them.
Sadece gümüş onlara gerçekten acı veriyor.
Only silver truly hurts them.
Gümüş kılıç ve gümüş kurşunlar.
Silver sword and silver bullet.
Şu gümüş çiviler, standart mı?
Aside from silver nails, uh... What?
Altın ve gümüş yoksullar üzerinde hegemonya kurmak için kullanılıyor.
Gold and silver are used to dominate the poor.
O kadar hızlı satıldılar ki, gümüş çaydanlıkların yeni trend olduğunu sanmıştım.
They sold so fast, I thought silver teakettles were gonna be the next big thing.
Ama gidip de 500 parça gümüş çaydanlık...
Well, it's not like you went out and bought
Bu gümüş bir Morgan doları.
It's a Morgan silver dollar.
13 yıldızlı tek gümüş paradır. 13!
It's the only silver coin with 13 stars... 13.
Boşluğun kapanmasını engellemek için günlük dozlarda gümüş-silfaziadin merhemi uyguluyoruz.
We've been managing him with daily application of silver-sulfadiazine ointment as a bridge to delayed closure.
Gümüş tilki derisinden çizme giyerler.
They wear leather boots with silver fox.
- Gümüş renginde olanı.
The silver one.
Gümüş renk dantelle süslenmişti.
Trimmed with silver lace.
Emir gelmesini beklemeden harekete geçmeli ve her şeyini gümüş tepsi üzerinde sunmalısın.
Get there without waiting for the order. And sell everything on a silver platter.
Bana Efsane Gümüş Kristal'ini getirin!
Get me the "Legendary Silver Crystal".
"Efsane gümüş kristali".
The "Legendary Silver Crystal."
Efsane Gümüş Kristalini bulamıyorum.
I couldn't find the "Legendary Silver Crystal,"
Bir an önce Efsane Gümüş Kristal'ini bulmalıyım.
I must get the "Legendary Silver Crystal" as soon as possible.
O çocukların ödevlerinle ilgileniyor, ben de gümüş eşyalarla.
She can handle the homework. I'll handle the silver.
Temizlenmesi için gümüş çıkarmıştım.
I've put out some silver to be cleaned.
Gümüş Çarkın Yeniden Doğuş Patlaması.
SILVER WHEEL REBIRTH EXPLOSION!
- Bunlar opal ve gümüş.
It's opal and silver.
- Maidar'a bir kese dolusu gümüş yolla.
Send Maidar a purse of silver. It is done.
- Beş yüz bin külçe gümüş beş yüz bin top ipek on yıl boyunca ektiğiniz pirinçlerin beşte üçü.
Five hundred thousand taels of silver. Five hundred thousand bolts of silk. And three of every five grains of rice you sow... for 10 years.
Gümüş Kurt kapıya yaklaşıyor.
Silver Fox approaching the door.
Tekrar ediyorum, Gümüş Kurt yaklaşıyor.
Repeat, Silver Fox approaching.
Senin gibi ağzında gümüş kaşıkla doğmuş birinin bileceği türden bir şey değil.
There is no way a guy like you who was born with a gold spoon in his mouth would know what that's like.
Gümüş rengi bir elbise giyiyordun.
You were wearing a silver dress.
Çünkü ben o gece gördüğün kız değilim, ve gümüş bir elbisem bile yok.
Because I wasn't the girl that you saw that night, and I don't even own a silver dress.
Gümüş elbisedeki oydu, eminim.
It was her in the silver dress, I'm sure of it.
Gümüş elbise olsun o zaman.
Silver dress it is.
Sonu görünmeyen interneti deş ve Zelda'nın o gece o şovda, o gümüş elbisede olduğuna dair kanıt bul.
Dig into the long tail of the Internet and find proof that Zelda was there at the show and in the silver dress.
Tüm yaptığım buydu. Tüm yaptığım... gümüş bir elbise giydiğine dair kanıt bulmaktı ki giymiyormuşsun.
That's all I was doing, was... was... was finding proof that you were in a silver dress, which you were not.
Şu gümüş elbise saçmalıkları.
All that nonsense about a silver dress.
Ama ya o gümüş elbisedeki ben olsaydım?
But what if it was me in the silver dress?
Diyorum ki o gümüş elbisedeki bendim, ve sana söylemediğim için çok özür dilerim.
I am saying that it was me in the silver dress, and I am so sorry for not telling you.
Güneyde hâlâ gümüş kullanıyorlar.
South of the border, they still use silver.
Bakın, mavi çiçekli gümüş bir toka. Alice de aynısından takıyordu.
Oh, look, a silver-and-blue barrette just like the other one Alice was wearing.