Hafif Çeviri İngilizce
7,777 parallel translation
Diğer büyükler, bu hafif sıklete karşı o kadar da hoşgörülü değildir.
The other grown-ups are not so tolerant of this lightweight.
Hayır, bu yaptığım bir kadının bir kadına moda önerisi yapması ve hafif bir alkol alma konusunda tavsiyesiydi.
No, that is just one woman offering another woman, uh, fashion tips and advice for casual drinking.
Hafif bir alkol almaktan da.
What do you know about casual drinking?
Çay fincanlarıyla yaşadığı talihsizlikten sonra daha hafif olmalı.
And he should weigh less after his little mishap on the spinning teacups.
- Evet kendimi tüy gibi hafif hissediyorum.
- Yeah, I feel light as a feather now.
Şok dediğin bunun yanında hafif kalır.
The shock must have been extreme.
Bunu ışığın elimin yan tarafına vurmasından ve tıpkı bir setin önündeki su dalgaları gibi bükülmesi ve hafif bir iz bırakmasından anlıyoruz.
We understand this as the light hitting the side of my hand and bending and smearing out slightly, just like water waves around an obstruction.
Bu tipteki spina bifidanın en hafif haline sahip hastalar genellikle farkında bile olmazlar.
Now, people with the mildest form of this type of spina bifida often don't even know they have it.
Yalan yok, hafif tırstım.
If I'm being honest, it looks a little daunting.
Sizin de parmaklarınız epey hafif.
And you're a little light with your fingers.
- Hafif bir inme geçirdim.
- I had a small stroke.
Ama hafif sağa.
But only half.
- Hafif sağa. - Evet.
Only half.
Size bunu söylememem gerekir ama Rob'inki hafif kıvrımlı nasıl denilir bilemiyorum sanki katlanmış gibi?
I shouldn't be telling you this, but Rob's penis has a kink in it. I can't think of what it's called. It's kind of, like, crimped?
Sadece hafif çakırkeyifiz.
And we're only medium drunk.
Bana bunu imzalatmak için bu hafif dokunuşlardan daha fazlasına ihtiyacın var.
You'll need more than those light taps to make me sign that.
Tüy kadar hafif, tahta kadar sert.
Light as a feather, stiff as a board
Tüy kadar hafif, tahta kadar sert.
Light as a feather, stiff as a board Light as a feather, stiff as a board
Hafif içten ve hassas yaklaşmak isteyebilirsin yani.
So you might wanna experiment with a little sensitivity, warmth.
- Hafif birşeyler.
- Anything soft?
İngiliz hükümetinin bir üyesi olarak... hayat kurtaran hafif askeri kıyafetlerin üretimine öncülük eden... bir Birleşik Krallık şirketinin yeni Kaynaştırılmış Savaş Çözümleri'ni sizlere sunmaktan gurur duyuyorum.
As a member of the British government, I am proud to introduce Integrated Battlefield Solutions, a UK company leading the field in the production of life-saving, lightweight military clothing.
İlk birkaç seans süresince hafif halüsinasyonlar görebilirsin.
And you can expect occassional mild hallucinations for the first few sessions (? )
Jipimi al, camları hafif boyalı.
Take the SUV, the windows are tinted.
Onlar hafif gelir...
They're fluffy...
O kadar hafif ki, küçük bir kuş tutuyormuşsun gibi.
It's so light. It's like holding a baby bird.
Hafif elin var.
Have a special touch.
Plastik olmasını beğeniyorum... çünkü çok hafif, insanı hiç yormuyor.
I like that it's plastic... because it's so light in my hands, it's like nothing.
Plastik olduğu için hafif ama aynı zamanda dayanıklı.
It's made of plastic, so it's lightweight, but very durable.
Çok hafif.
It's lightweight.
Hem hafif hem dayanıklı, tüm bunları kendi deneyimime dayanarak anlatıyorum.
It is lightweight and durable, and that is just me speaking from my experience.
Bence bu yaptığın, en hafif tabiriyle, haksızlık.
Seems very unfair to me, to say the least.
Vücudum pamuk gibi hafif.
My body feels like cotton.
Daha hafif.
Lighter.
Bak, ne kadar hafif dokunuyorum.
Look how light I touch it.
Yani, zaman geçtikçe, çocuklar bu ilk 4.000 ayak, hafif ve hızlı yapardı...'düşünüyordum onlar çiviler gerçekten konum.
So, time after time, guys would do that first 4,000 feet, light and fast... thinkin'they're really studs.
[Jeremy] genel ruh oldukça hafif oldu.
[Jeremy] The general mood was pretty light.
- # Hafif o asla # - # # [seslendirilmesi]
- ♪ The light that never ♪ - ♪ ♪ [Vocalizing]
Bu oteli daha iyi işletmek için kırk fırın ekmek yemen gerektiğini söylemek burayı ne denli gelişigüzel işlettiğin gerçeği yanında hafif kalır.
To say that there is huge room for improvement in the running of this hotel would be to understate the surreally haphazard nature of your operation.
Uzun zamandan beri işçi Amerikalılar altta ezilirken senin gibi zengin, beyaz yakalı suçlular hafif cezalarla direkt düşük güvenlikli hapishanelere gönderiliyordu.
For too long, wealthy white-collar offenders like you... have gotten a free pass with light sentences in minimum-security prison... while working Americans have suffered.
Ne yaptı, hafif bir öğle yemeği yiyip kaplıcaya mı gitti?
What'd he do, have a light lunch and a spa day?
Dön, hafif sağa doğru.
Turn, like, kinda right.
Sektör beş ve altı arasındaki iki algılayıcı titreşimler ve sıcaklıkta hafif bir artış algıladı.
It's 4 : 10 am. Two sensors between sectors five and six have detected vibrations and a slight increase in temperature.
Hızlı ve hafif.
Light and fast.
Hızlı ve hafif
Light and fast.
Kuvvetlice sar kollarına, dişle ve hafif bir öpücük kondur.
a strong embrace, a bite, and then a soft kiss.
Bu sadece hafif bir yiyecek.
It's just a snack.
Şu an beni hafif ürkütüyorsun.
Now you're kind of creeping me out.
Hafif başlasın ama.
I think it starts out light, though.
Hafif gövdesi ve sığır motoruyla, Bu şey olabilir...
With it's light body and a beef engine, this could be...
Hafif silah atışı yapıyorlar.
There's some small-arms fire.
Hafif görünmüştü bana.
She looked pretty weak...