Hallucinations Çeviri İngilizce
1,060 parallel translation
Halisünasyonmuş..
Hallucinations.
Bu tablo, âdeta akli dengesi bozuk birisi tarafından yapılmış olmalı. Tıpkı yüksek ateşten halüsinasyon gören biri gibi.
It must have been painted by one almost mentally deranged who sees hallucinations as if in a fever.
Aftenposten gazetesi eleştirisi Efriz Hayat'ın çok fazla erotizm içeriyor, bir ruh hastasının sanrılarını bulunduruyor.
The newspaper Aftenposten attacks The Life Frieze as being "a number of sensual fantasies," the hallucinations of a sick mind, "
Onlara halüsinasyon diyoruz ki onlar bellidir ve tekrarlanır.
I'd call them hallucinations, they are fixed and repeatative.
Bu karabasanlardan rahatsız oluyorsun.
You have been suffering from these hallucinations.
Bu karabasanlar dün gece tekrar geldi mi?
Those hallucinations came back again last night?
Sam, bu halüsinasyonlar yok oldu.
Sam, those hallucinations have disappeared
Sürekli, halüsinasyonlar görüyorum.
Every now and then, I have these hallucinations.
Bana ne verdin bilmiyorum, Doktor... ama hayaller gÖrmemi sağlıyor.
I don't know what you gave me, Doctor... but it's giving me hallucinations.
O bir seks düşkünü ve bazı halüsinasyonlar görüyor.
She's a nymphomaniac, and now she's having hallucinations.
Bir halüsinasyon gördüm.
I was having hallucinations.
Milly, halüsinasyon falan yok.
Milly, those were no hallucinations.
Bir sürü de marihuana çeken köpek en yoğun uçuşlarınızda bile görmediğiniz kadar.
More marijuana-sniffing dogs than you've ever seen in your wildest hallucinations.
Sanrılar gerçek.
Hallucinations are real. "
Sanrılar geçiyor galiba.
The hallucinations seem to be disappearing.
Bak. Bu halüsinasyonlar.
These hallucinations.
Üstelik, bir yerde o ilaçların halüsinasyona yol açtığını okumuştum.
Besides... I read somewhere that those pills can provoke hallucinations.
Halüsinasyonlar.
Hallucinations.
Hayal görmeye, kaygıya, halüsinasyona sebep olurlar...
They can cause delusions, anxieties, hallucinations...
Senin burnun halüsülasyon görüyor.
You have olfactory hallucinations.
Ben gerçek ve hayal arasındaki farkı ayırt etmeyi öğrendim.
I have learned to tell the difference between reality and hallucinations.
Boş bir film evindeydim, Çizgi film izliyordum, Ama tıpkı halusinasyon gibiydi.
I was in this empty movie house, watching cartoons, but like hallu - hallucinations.
İnanılmaz yüksek bir İ.Q'nun dışında, Aynı zamanda halüsinasyonlara meğilli olduğunu yazan 5 yıldızlı bir not gördüm... Ve gerçekçiliğini göze alırsak Oldukça sık oluyorlar.
Apart from an incredibly high I.Q., there's also a note with five stars saying that she tends toward hallucinations... and quite often she has visions which to her seem reality.
Halüsinasyonlara yol açtı.
It triggered off a series of hallucinations.
Halüsinasyonların tonu kasedin görüntü tonuyla belirlenir.
The tone of the hallucinations is determined by the tone of the tape's imagery.
Tümör halüsinasyonlar yaratıyor.
It's the tumor that creates the hallucinations.
Bu makineyi halüsinasyonlarını kaydetmen için kullanmanı istiyorum.
I would like to use this machine to record one of your hallucinations now.
Nedenini öğrenmek istiyorum. Halüsinasyonlarınızın bir analizini yapmayı düşünüyorum.
I'd like to find out why... and I think an analysis of one of your hallucinations... would be the right place to start.
Şimdilik, iyi, sağlıklı halüsinasyon serisi için biraz Sado-Mazoşizm'i gerekli görebilirsiniz.
But for now, I think that you'll find a little S-and-M... will be necessary to trigger off a good, healthy series of hallucinations.
Dediğim gibi, senin halüsinasyonlarını kaydettik, Max.
Ah, we did record your hallucinations, Max... as I said we would.
Bu adamlar sinir gazı kullanıyor ve insanların hayal görmesini sağlıyorlar.
These men use nerve gasses to induce hallucinations.
Photographs about which you've had hallucinations... which you believed you held in your hand.
Photographs about which you've had hallucinations... which you believed you held in your hand.
Deneyden sonra halüsinasyonlar görülebilir.
Hallucinations may appear after the experiment.
Bence bunlar profesörün bahsettiği halüsinasyonlarç
Seems to me that those are the hallucinations, the Professor spoke about.
Kana karıştığı anda zehir, kurbanın gerçek dışı, kabus gibi halüsinasyonlar görmesini sağlardı.
Upon entering the bloodstream, the solution causes the victim realistic, nightmare-like hallucinations.
O halüsinasyonlar...
The hallucinations...
İlk olarak denge kaybı,.. ... çift görme, halusinasyonlar.
The initial effect is disorientation, double vision, hallucinations.
Cesedini görmek halüsinasyonları durdurmaz.
Seeing his corpse won't stop the hallucinations.
Ben de siz ikinizin... ve de Danışman Troi'nin, aşırı çalıştığını ve halüsinasyonlar gördüğünden şüpheleniyorum.
I consider it equally possible that the two of you, and Counselor Troi, are overworked, and possibly suffering hallucinations.
Jess hakkında halüsinasyonlar.
Hallucinations about Jess.
Sen hiç hayal görüyor musun?
You ever have hallucinations?
- Halüsinasyon yaratıyorsun...
- You manufacture hallucinations...
Daha büyüğü belki de psikozlu... halüsünasyonlar.
Major maybe psychotic... hallucinations.
Halüsünasyonlar?
Hallucinations?
Bu halisünasyonlarına sebep olabilir.
It might cause that you had hallucinations.
Elbette bunun, gök gürültüleri veya kötü bir düş, halüsünasyonlar, meteorlar ve her neyse öyle olduğunu söylüyoruz, ama...
A, not of course, we say it's a thunderstorms or a bad dreams, hallucinations, meteors, whatever, but...
Halüsinasyonlar gerçektir.
Hallucinations are real.
Saçma sapan halüsinasyonlarında bunlardan başkasını görmüyorsun!
You never see anything else in your ridiculous hallucinations.
- Çünkü teybe cinayetleri anlattığında onların sadece halüsinasyon olduğunu varsaymıştım.
- Because when you talked about murder on the tapes, I assumed it was just hallucinations.
Artık halüsinasyonlar yok mu?
No more hallucinations?
Neden bana bütün bunlar hakkında detaylı bir liste hazırlamıyorsun? Şimdilik bunlara halüsinasyon diyelim, Gördüğüz veya gördüğünüzü sandığınız her şeyi...
Why don't you make me a detailed list... of all these things - let's call them hallucinations - everything that you've seen or think you've seen... as if you were going to dramatize all these horrible scenes... and we can go over the material together.