Hamburglar Çeviri İngilizce
38 parallel translation
Bu etkileyici Hamburglar Macerasını alabilirsin.
You may purchase this charming Hamburglar Adventure.
- En kötüsü de geçen pazar ve çarşamba Hamburglar'ın doğum günü diye izin almışsın.
- And worst of all... you took the Hamburglar's birthday off last Monday and Wednesday.
Sizin yönetiminiz altında Hamburglar adalet karşısına çıkarılabilecek mi?
Will this administration ever bring the Hamburglar to justice?
Yada Hamburglar yapmış ardından da dev kabakla kaçmışlardır.
Or maybe the Hamburglar did it and escaped with the Great Pumpkin.
Lois, köfteyi Köftehor çalar.
Lois, the Hamburglar steals hamburgers.
- Çalınacağından korkar.
Afraid the Hamburglar will grab him.
- Hamburger gibi görünüyorum.
- I look like hamburglar.
- Hamburglar gibi mi?
Like the Hamburglar?
Hamburglar * gibi oldun.
You're like the Hamburglar.
Seni kim arayacak, hambursız mı?
Hey, Don't I Get A Phone Call? Who You Gonna Call - The Hamburglar?
Mahkumlar hala nasıl o kıyafeti hapishaneden çaldığını merak ediyorlar.
I ran into the Hamburglar and he's still mad about that.
İyi günler, biz Son Gülen Mohikan'larız.
Good evening. We are Laugh of the Mohicans. Our first bit is the Hamburglar.
- İlk parçamızda Hamburglar *...
No!
- Neden kızımızı hırsız gibi giydirdin?
- Why does she look like the Hamburglar?
Hep Yalnız İzci, taksim, Jambon Hırsızı'yla seks yapmak istemişimdir.
I've always wanted to have sex with the Lone Ranger I the Hamburglar.
Korkunç bir filmin yardımcı olabileceğini düşündüm. Bu canavar, yüz buruşturma ve hamburger hırsızı kadar korkunç.
This monster's about as scary as grimace and the hamburglar.
Şu hamburger canavarına yazacak.
Yeah, he's gonna take a swat at that hamburglar over there.
Nesin sen, Hamburglar mı?
what are you, the hamburglar?
Sence neyim ben, zebra mı belki hırsız mı?
What do you got- - I'm a zebra? Maybe the hamburglar?
Duyduğuma göre bir Hamburglar * şehirde dolaşıyormuş..
Of a hamburglar running around town.
Kulağa Hamburglar peşindeymiş gibi geliyor.
Makes it sound like you're being stalked by the Hamburglar.
Bu canavar, yüz buruşturma ve hamburger hırsızı kadar korkunç.
This monster's about as scary as grimace and the hamburglar.
Hayatımda gördüğüm en güzel kız senden hoşlanıyor, ama o suratsız beni beğenmemiş mi?
You're telling me the hottest chick I've met in my life wants you, and the Hamburglar wasn't into me?
FBI'ı hackleyip hamburger hırsızlarını, en çok arananlar listesine ekleyebiliyorsun, ama...
You can hack into the FBI mainframe and put the hamburglar on the most wanted list, but you...
Hamburger Hırsızı * Finn'in bir şeyi yok.
Hamburglar Finn is fine.
Çok güçlü araba-robotlara dönüşürdük. "Decepticons" larla savaşırdık. Çocuklarımız "Şirinler" e dönüşünce "Nestquik Tavşanı" ile birleşip hamburgerlerle savaştık.
We'd turn the powerful Autobots who fought against the Decepticons though our children turned into Smurfs and formed an alliance with Captain Crunch and fought against the Hamburglar.
Sen Hamburger Hırsızı mısın?
Are you the Hamburglar?
Ben kanun kaçağı ve aşırı seksi olduğu için Hamburger Hırsızı demiştim.
I say the Hamburglar because he's an outlaw and that's sexy as hell.
Hayley'nin ne dediğini hatırlamıyorum ama Hamburger Hırsızı değildi, ben de gerisini dinlememiştim.
I don't remember what Hayley said, but it wasn't the Hamburglar, so I didn't listen.
Yani Cal tünel kazıp kaçmadıkça havalandırmadan geri çıkamazsınız.
So unless Cal's dug himself some sort of Hamburglar escape tunnel, you're not going to be able to sneak back out.
Geçen hafta, adı Hamburglar'dı.
Last weekend, she was the Hamburglar.
Hırsız bozuntusu baksana, bu işe yarar mı?
Hey Hamburglar, will this help?
- Muhafızların dikkatini dağıtıp maskeli hırsıza kaçma fırsatı vereceğim.
- that is your cue to- - - Distract the guards so the Hamburglar can make his escape.
Bir hamburger olmak ister misin? Robbie, roble.
Want me to be a Hamburglar?
Sen hambur-gerzek olurdun
♪ You'd be the Hamburglar ♪
- Oda temizliği.
Lois, the Hamburglar steals hamburgers.
Belki Hamburglar'dır.
Maybe it's the Hamburgler.
Kendini küçümseme Jen.
[imitating the hamburglar] Don't beat yourself up, jen.