Harbour Çeviri İngilizce
840 parallel translation
Diğer çevreler yaşam limanı olarak Dünyadan çok farklı olabilir.
Other environments very different from that on the Earth could harbour life.
Orada, ihracat için keten... limana getirilir.
There, where flax for export... is brought to the harbour
"Kurtarma Gemisi yarına, Los Angeles limanına sağ-salim ulaşacaktır."
"Rescue ship due back in Los Angeles harbour tomorrow."
Bu zorbayı hala koruyacak mısın?
Are you still going to harbour the ruffian?
Limandan ayrılan teknelerin cezası ölümdür.
No boats are to leave the harbour under pain of death.
Akşamın huzurlu havasını ya da günün düzenli ritmini hızlandıracak ne bir sanayi ne de bir liman var.
With no industry, no harbour to hasten the steady pace of the day or the still peace of the evening.
Gece vakti, ışıklarla dolu bir limana yanaşmak.
Coming in at night to a harbour full of light.
Gece yarısı limandan çıkmam gerek.
I have to be out of the harbour by 12.
Bizi limana götürebilir misiniz?
Can you take us into harbour?
Sonra bir anda, şu limanı işaret ettim.
Then, all of a sudden I spotted that harbour.
Trabzana yaslandığımı hatırlıyorum limanın ardında yükselen yamacın üzerindeki bir villaya bakıyordum.
I can remember standing at the rail looking up at a villa high on the mountainside above the harbour.
Geceleri orası soğuk olur, yukarıdan limanı görürsün balıkçıları.
The night there is warm, and way down below is the harbour, the fishing boats.
Belki öyle, ama gerçek bu.
They'll just try to knock out our supply convoy in the harbour.
Bardia yoluna hakim ve bizim limana olan ikmal hattımız üzerinde.
It commands the Bardia road and our supply road to the harbour.
Cleveland, Ohio'dan Amerikalı kahraman!
Great American hero, from Cleveland, Ohio, enlisted right after Pearl Harbour.
Pearl Harbour'dan hemen sonra askere yazılmış. Pearl Harbour ne zamandı?
When was Pearl Harbour or don't you know?
Limanda hava kapalı.
It's thick weather in the harbour.
Bana göre pervane operasyonu bu limanda gerekli.
The pinwheel operation is necessary in this harbour.
Wonsan Limanı civarında denize inmen gerekirse sizi çıkartırız.
If you ever have to ditch around Wonsan Harbour, we'll fish you out.
Wonsan Limanı tepenin gerisinde.
Wonsan Harbour's just over the ridge.
Beni Pearl Harbour'dan ara.
Cable me from Pearl Harbour.
Hayır. Pearl Harbour'a en son dönen gemi olamayız.
We'll be the last ship back in Pearl Harbor.
Limana.
The harbour.
Dünyadaki en zengin limanın en zengin rıhtımları bizim elimizde.
We've got the fattest piers in the fattest harbour in the world.
Carver'ın cesedini bir hafta önce rıhtım civarında denizden çıkardık.
We fished Carver's body out of the harbour over a week ago.
Siz yokken, limanda bir patlama oldu.
We had an explosion in the harbour while you were away.
Limandaki o gemiye binip Paris'e dönmek için... sadece biraz şansa ihtiyacımız var.
All we need now is a chance to get out on that ship in the harbour... and then it's back to Paris.
Limandaki gemiden mi indin?
You off that ship in the harbour?
Limandaki gemide, karantina altında.
He's here on the steamship in the harbour, in quarantine.
Limandaki o gemi sonsuza kadar burada beklemez.
That ship in the harbour isn't going to stay there forever.
Hiçbir endişe gütmeyin efendim.
Don't harbour any concern for my sake, Sire.
O hâlde belki Famaguse Meydanı'ndaki Othello Kulesi.
Then maybe the Tower of Othello at the harbour of Famagusta.
Telefon et ve limanı kapatmalarını söyle.
Telephone control, tell them to block the harbour.
Zebra destroyeri liman girişini kapatmak için harekete geçti.
The destroyer Zebra is moving into position to block the harbour entrance.
Olympia'ya yanaşmak için girişimde bulunulmayacak ama liman kapalı tutulacak.
No attempt will be made to board the Olympia... but the harbour will remain blocked.
Profesör Dr. Samuel Odenheim Vienna Üniversitesi Dahiliye Kliniği Başhekimi tıp kitapları yazarı bugün hiçbir yere gitmeyen bakımsız bir gemide Famagusta Limanı'nda dünyada ona yer olmadığı için öldü.
Professor Dr. Samuel Odenheim... head of the first clinic for Internal Medicine... at the University of Vienna, author of many medical textbooks... died today in the harbour of Famagusta... on board a cramped freighter going nowhere, because there wasn't room for him on this earth.
Bu küçük pitoresk limanda... büyülü adanın büyüsünü hissedebiliyordum.
Here in the picturesque little harbour... I could feel the magic spell of the magic island.
Limandan kalkıp Capri üzerinde havadan şehir turu yapan... bir teleferik var. Bir bilet tam 50 liret, yaklaşık 8 sent.
There's a funicular railway that takes you sightseeing... from the harbour to the town of Capri... for exactly 50 lire, about 8 cents.
O gece Liman Festivali vardı. Balıkçılar, onlara bol balık ve güzel havalar bahşedip... turist doğmamış olmak gibi iyi bir yazgı yazan... Madonna'ya şükranlarını sunuyordu.
That night was the Festival of the Harbour... when fishermen give thanks to the Madonna for the good catch... the fine weather and their great good fortune... that they had not been born tourists.
Spartacus, Brundusium'un liman bölgesinde ambarlar var... ama bütün filoyu beslemeye yeterli değil.
Spartacus, the harbour district in Brundusium has food warehouses... but not enough to provide for the whole fleet.
Onları limanda gördüm.
I saw them in the harbour.
Bu gece bir Roma ordusu Brundusium'da karaya inecek.
Tonight a Roman army lands in the harbour of Brundusium.
Şilebi limanda uzun süre tutmam gerekecek.
I'd have to hold the freighter in the harbour too long.
"Gezinti tekneniz, Limanın Kralı, Alcatraz'ın etrafında da tur atacak..." "... Burası Amerika'daki en tehlikeli suçluların konulduğu... "
Your cruise ship, the Harbour King, will circle Alcatraz, a maximum-security prison containing the most dangerous criminals in America, and has been the home of such notorious figures as Al Capone,
Burada, limanın hemen güneyindeki şu koyda.
Here they are, in this inlet just south of the harbour.
Harbor'un aşağısında küçük bir teknem var Size Fransanın nehirlerinde bir tur attırmak isterim.
I've a small boat down in the Harbour and I'm going to make a tour of the rivers of France.
Ben sana dargın değilim.
I don't harbour a grudge.
Amiralim, burada 20 yıldır liman amirliği yaptığımı hatırlatırım.
May I respectfully remind the admiral that I was harbour master here for 20 years?
Yakında, limana kadar inip, orada da çıplak dolaşacaklar.
Soon they'll be walking into the harbour naked.
Şimdi, herkes limana.
To the harbour. Driver.
- Nereye gidiyorsun? - Nereye gittiğimi biliyorsun. - Ama, liman bu tarafta.
- The harbour is the other way.