Harvest Çeviri İngilizce
2,052 parallel translation
Bu cömert yiyeceklerin için sana şükürler olsun tanrım.
Thank you Lord for this bountiful harvest.
Ya da organlarımı mı satmak?
Or, harvest my organs?
Balinalar, balıklar, ve kendimiz için, Pasifiği hasat etme yöntemimiz bu kırılgan cenneti korumanın anahtar noktası.
For the whales, for the fish, and for ourselves, the way we harvest the Pacific is key to protecting this fragile ocean paradise.
Onlar yıllık mahsullerinin hasatı kutluyorlar
They celebrate the annual harvest of their staple crop.
Bir yılda Güney Pasifik'de dokuzdan fazla hortum olduğu düşünülürse Başarılı bir hasat kutlanmaya değer.
And with up to nine cyclones pounding the South Pacific a year, a successful harvest is worth celebrating.
Ellerinde fenerler ve ev yapımı ağlar ile, Bu adalılar bir hasat için hazırlanır.
Armed with torches and homemade nets, these islanders prepare for a harvest.
Onların vahşi yaşamdaki avları da bu küçük ada parçasına bağlıdır.
They harvest the wildlife that also depends on this little piece of land.
Aşırı biçimde avlanmaları Anutan'lılar için kolay olurdu hatta kolonilerini yok etmek.
It would be easy for the Anutans to over-harvest the noddy terns - even exterminate the colony.
Bay Damos. Bu yıl da iyi hasatımız var gibi görünüyor.
Mr. Damos, it looks like we'll be able to harvest this year, too.
Neyse ki kampanya numaraları elimde.
Oh, well, I'm glad I have the number for city harvest.
Hayır, döllenmiş embriyoların DNA'larını alacağız ve sonra onları yok edeceğiz.
No, we harvest the DNA from the fertilized embryo and then we destroy them.
Ama DNA'larını alabilmek için onları yok edeceksin.
But you destroy them to harvest their DNA.
Bir fiyat listemizde mevcut, bizim taşıyıcı annelerimizden birini kullanmanıza göre, topladığımız yumurta sayısına, kaçtane aşılama gerektiğine, - göre değişiklik gösteriyor.
We also have a price breakdown, depending on whether you use one of our surrogates, uh, how many eggs we harvest, how many implantations it takes to achieve a pregnancy.
Gidip bahçeden ne varsa toplayayım.
I'll just go to my garden and harvest some food.
Kızgın arılarla dolu bir kovan üzerinde oturmak balı hasat etmek için en iyi yol olmasa gerek.
[growls] sitting on top of a hive full of hot-tempered bees may not be the best way to harvest honey.
Üzüm hasadı için geldik.
We've come for the grape harvest.
- Dur! Hasat için bir süre burada kalacağız.
We stay for the grape harvest.
Annesi, dünyayı doyuran, hasat tanrıçası Demeter'dir.
She is Demeter, goddess of the harvest, the woman who feeds the world.
Cadılar Bayramı aslen Samhain olarak bilinen Kelt Festivalinin günümüz halidir.
It's the Celtic harvest day festival that inspired modern-day Halloween.
Kelebekler tek tek küçücük olsa da bir ayı başarılı bir gününde 40.000 kadarını toplayabilir.
Though each moth is very small, a bear that makes a successful strike can harvest up to 40,000 in a single day.
Peki, yumurtaları nasıl saklıyorsunuz?
how do you harvest the eggs, then?
Hasat zamanı geldiğine ne yapıIır?
Then when it's time to harvest the food, what do you do?
Bir başka petrolle çalışan makine sürülür ve ekinler hasat edilir.
You drive another oil-powered machine, and you harvest it.
Yaklaşan hasat şenliğine kadeh kaldırmak istiyorum.
I would like t o propose a toast to the coming harvest.
Çiftçilik ile yiyecek bulabiliriz.
The harvest provide us food
- Hasattan sonra Seul'a gideceğiz, değil mi?
We're going to Seoul after harvest, right? Right.
Ondan sonra da hasat başlasın!
And then... let the harvest begin!
Kurbanlar çoğu zaman, gelecek senenin hasatının, tarımının ve doğal olaylarının iyi gitmesini sağlamak için sunuluyordu.
Oftentimes, the sacrifice was in connection with ensuring that harvest and agriculture and things of this nature would be good for the following year.
Eğer biri bunları nasıl hasat edeceğini bulduysa...
If someone had figured out how to harvest those...
Tırnak hasatı.
Harvest the nail.
Hasadımız devam ediyor.
We're in the middle of our harvest.
Şükran Günü hacılar ve Kızılderililer güzel bir ziyafette bir araya gelince başlamıştır.
Thanksgiving began when the Pilgrims and Indians came together to share the bountiful harvest.
Doğu yakasındaki Şükran Günü geleneği genelde sırlar, yalanlar ve skandallardır.
On the upper east side, that tradition is upheld with a bountiful harvest of secrets, lies and scandals.
Son bir kez kullanılmak üzere çok az enerji kaldı. Ayrıca Kraliçe daha fazla değişik hisler toplamanızı arzu ediyor.
There was just enough juice left in it for the last sortie, and the Queen would like for you to harvest more unusual emotions
Bu memelilerin bu kadar mesafeyi, bu kadar hızlı katedip,... böyle bir hasatı toplamasını mümkün kılan şey, onların uçuş gücüdür.
It's only the power of flight that allows these mammals to travel so far and so fast that they can reap such a brief harvest.
10.000 yıl önce biz insanlar, besin değeri yüksek tohumlarını toplamak için pirinç yetiştirmeye başladık.
Ten thousand years ago we humans started to cultivate rice in order to harvest its food-rich seeds.
Eğer yalnızca bir kez ve farklı bir sahilde ortaya çıkan yiyeceklerin tümünü toplayacaksanız,... zamanlamanın önemi çok büyüktür.
Timing is an essential skill... if you're to harvest all the food that becomes available at one time or another around a coast.
Haklı. Onlarla paylaşmanız karşılığında size yardım ederler.
Since they're so strong, they can help you in exchange for a share of the harvest.
Organlarımızı biçmeye geldiler!
They... they have come to harvest our organs.
Neden organlarımı biçip bu ızdıraba bir son vermiyorsun? !
Why don't you just harvest my organs and get it over with.
- Cuma gecesi hasat dansı var.
- The harvest dance is this Friday night.
Sizi hasat dansına başvururken gördüm eğer isterseniz dans koruyucunuz olabilirim.
So, I saw that we`re both signed up to chaperone that harvest dance tonight.
Bilmelisin, Nibbins, Seni kızlar tuvaletinde çok değerli parmak dansını Mike'ın İspanyolca öğretmeniyle yaparken yakaladım!
If you have to know, Nibbins, I got caught in the girls` bathroom finger-blasting Mike`s Spanish teacher at your oh-so-precious harvest dance!
Ama Tanrısız devletler düştüler ve insanların orduları onun elleriyle mahvoldular evren içinde Tanrı'nın harmanıdır ve dünya onun harman yeridir ve amansızca, ürününü harmanlayacak buğday sapından, dürüst günahkârdan ayrılıncaya kadar.
But Godless governments have fallen, and the armies of man have perished by his hand... Pattycake, pattycake for this pandemic is the flail of God and the world his threshing floor, and, implacably, he will thresh out his harvest until the wheat is separated from the chaff, the righteous from the sinner.
Şimdi toplayamazsak, asla toplayamayız bence.
I think if we don't harvest now, we never will.
Harvest gezegenini geri almak için geçen süre.
Five long years. That's how long it took us to get Harvest back.
Harvest gezegeninin bugünkü hali de aynı...
Of course that's all Harvest is, today.
Gezegen bizim olabilir fakat istilacılar bunu kabullenmeyeceklerdir.
Harvest maybe ours again..... but I don't think the Covenant appreciate that, yet.
Aldığımız emirler Harvest'i araştırmamız yönündeydi.
Our orders are to investigate Harvest.
... yalnızca tahminde bulunabilirim. Fakat bazı bataklık cesetlerinin iyi bir hasat olması garantisini almak için bereket Tanrısına kurban edilmiş olduklarına inanıyorum.
... so I can only speculate, but I believe that some bog bodies were sacrifices to fertility gods to ensure a good harvest.
MASUMİYET - EMPATİ - MİNNETTARLIK
New emotions, distilled from our most recent harvest.