Havada Çeviri İngilizce
6,820 parallel translation
Üstelik burnu havada ve namlı bir kopyacı olduğu gerçeğini bilmeme rağmen,
I'm just supposed to say, "you go, girl,"
Bu havada oraya gidecek kadar aptal olamazsın.
You can't be stupid enough to think you're actually going out in this weather.
Bu havada mı?
In this weather?
Hemcinslerine göre bu yarım akıllı odunları öylece hazırlayıp bu havada göndereceğime inanıyor.
Haskell's got way too much faith in fellow man thinking I'm just going to saddle up and ride out into that.
Çünkü bu ev havada süzülüyor.
This is just a house floating in the air.
Çünkü açık havada yetiştiler.
If they were raised in the open, they're happy.
Küçük metal mızrakların havada fırtına yaratıp saplanması kadar süper bir şey yok.
There's nothing like sucking down brews and tossing around tiny, little metal spears.
Bugün milyonlarca milyonerin internet yüzünden burnu havada, tıpkı senin gibi!
Because of the internet, most of today's millionaires are snot-nosed punks, just like you!
Sadece bu değil, kafatasının son bir taraması beyninin, havada, hassas kontrol için ihtiyacı olan duyulara ve tepkilere sahip olduğunu gösterdi.
Not only that, a recent scan of its skull showed that its brain would've given it the senses and reactions that are needed for accurate control in the air.
Bir yunus türü - Spinners -... suyun yüzeyinden sıçrayıp ve havada dönebilir.
One kind of dolphin - spinners - can leap from the surface of the water and spin in the air.
Kas gücü kuyruğunu havada tutmasının mümkün olması gerekirse onu, bir silah olarak kullanabilmesi anlamına da geliyordu.
The muscular strength that enabled her to hold her tail above the ground meant that she could, if necessary, use it as a weapon.
Bu havada, böyle nasıl dayanıyorsun?
How do you stand it like this, in this weather?
'Durgun havada süzülerek sessizce,...
'Gliding through the still air, he made no sound,
'Süzülerek durgun havada...'Süzülerek cehennemde.
'Gliding through the still air...'Gliding through hell.
Yani ceset havada düşerken, belli bir hıza ulaşır ve arabaya çarpar.
So the body's falling through the air, it reaches a certain velocity and hits the car.
Elleriniz havada dışarı çıkın.
Come out with your hands up!
Havada uçan o nesneleri açıklayabilecek ne kablo ne de manyetik eşya bulamışlar..
Wires, magnets, anything that would explain that stuff that we saw flying around.
Ne olursa olsun, ne kadar mermi havada uçuşuyor olursa olsun,
No matter what happens, No matter how many bullets are flying,
Ancak, o üç katı bir mesafede,... ve havada fırtına kokusu alabiliyorum.
But at three times the distance, and I can smell a storm in the air.
İki parmağını havada tutmuş.
She is holding up two fingers.
Burnu havada Donna ile onun kariyer kadını havaları ve artist Gordon mı?
Nose-in-the-air Donna with her whole career woman act, and Gordon, the artiste?
Havada mermilerin ve arabaların uçuşması Clarenbach'ı tehlikeye atar.
Moving cars and bullets may endanger Clarenbach.
Güneş hâlâ havada.
The sun's out.
Bantlar bu havada yapışmıyor.
The tape won't stick in this weather?
Havada taze yasemin kokusu vardı.
Oh, it was spring. The smell of fresh jasmine was in the air.
Faraday manyetizmanın havada ilerleyen ışık üzerinde etkisi olmadığını biliyordu.
Faraday knew that magnetism had no effect on light that was moving through air.
Yükselen hava akımları, onları havada daha yükseklere taşıyor.
Updrafts can carry them higher into the air.
Fakat aynı zamanda radyoaktif kayalardan çok uzaktaki havada da bulunmuştu.
But it was also found in the air, even far away from radioactive rocks.
Sırf Fury sana bu cici uçağı verdi diye havada vurmayacaklar demek değil bu.
Just because Fury gave you this pretty plane doesn't mean they won't shoot it out of the sky.
- Havada patladılar.
They just blew up in midair.
Sezyum ve plütonyum ile doymuş bu havada, Hayaletler tarafından perili...
In this air, saturated with cesium and plutonium, haunted by ghosts...
Havada başka bir toksin var.
There's some other toxin in the air.
Bu havada mı?
It this storm?
Bu havada fena halde soğuk alabilirsin.
You'll catch your death of cold in this weather.
Havada da bir helikoptere ihtiyacımız var.
We'll need a er... a helicopter in the air.
Cevapların havada dolaşıyor.
Your answers... are in the air.
Belki de çocukluğumla eğlenmekle bu kadar meşgul olmasaydın kafanı kaldırıp etrafa bakar ve aile planlamasını düşünecek havada olmadığımı görebilirdin.
If you weren't busy making fun of my childhood you could see I'm not really high on the idea of family planning right now.
Ellerin havada kamyondan in hemen!
Step outside the vehicle with your hands up now!
Bebeğimi bu havada dışarıya çıkarmamı mı istiyorsun?
You want me to take my baby out in this?
Tek yapman gereken ellerin havada dışarıya çıkmak.
All you have to do is walk outside Captain. with your hands in the air.
Bana mi öyle geliyor efendim yoksa havada pozitif bir erotik beklenti mi var?
Is it me, sir, Or is the air positively fizzing with erotic anticipation?
Arabadan elleriniz havada çıkın.
Get out of the car with your hands in the air.
Çünkü bu berbat derecede "havada" görünüyordu.
Because that looks an awful lot like, uh, "skying."
Bu yaşlı adam, havada süzürebileceğini mi zannediyor? Hergün böyle oturuyor.
Is he practicing levitation?
Böyle bir havada bile yemyeşil duruyorlar.
They're still alive in this cold weather.
Amerikalılar hem uçaklarını havada tutup hem de nasıl gizleyeceklerini biliyorlar.
_ _
Havada patlayan bombaları mı?
Bombs bursting in air?
Tekrar yap, elin havada olsun ve...
Do that again, just hand up at the top and...
Elleri havada, birçok kişinin üstüne kustu ve eğlenmeye devam etti.
No, she threw her hands in the air, Hit a lot of people with the vomit, and kept the party going.
Karlı havada futbol maçı!
It's... a football with snow on it!
Dün gece havada her anlamda sarhoşluk vardı.
Always does.