Havalan Çeviri İngilizce
582 parallel translation
Yunus-3, havalan.
Dolphin III, lift off.
Velhasıl işin özeti, Basra'da gece gündüz yeni uçaklar havalanıyor. Tıpkı kovanın etrafındaki eşekarıları gibi.
But the gist of it is that, away there in Basra... new aeroplanes are rising night and day, like hornets round a hornets'nest.
Hadi havalan!
Go ahead!
Sadece havalan.
Just get up off the ground.
Havalan.
Take off.
Havalan!
Take off!
Havalanınca görür.
He'll see it when it takes off.
Saldırı havadan gelirse derhal havalanıp en yakın karaya ineceksiniz.
If there should be an attack by air, take off and make for the nearest land.
03.45'te havalanır, ve şafakta atlarsın.
- Yes, sir. You take off at 3 : 45 a.m., and jump at dawn.
Hemen piste çık ve havalan.
Get on that runway and take off.
Havalan diyorum.
Take off.
Biraz havalan.
We'll let some air blow on you.
Bir başka makine daha havalanıyor!
There's another machine coming out!
Gece 12 : 00'den sabah 6 : 00'ya kadar havalanında bekçi olmaz.
There's no night watchman there from 12 : 00 midnight till 6 : 00 a. m.
Bir saat içinde havalanıyoruz.
We'll take off in an hour.
Şimdi Amerikan jetleri havalanıyor.
Now US jets zoom overhead.
Schofield barakalarını, ve Ford Island Havalanını... ve donanmanın yakıt ve cephane depolarını.
"Schofield Barracks, and the Ford Island airdrome... " and the naval fuel and ammunition dumps.
London vuruyor ve top havalanıyor.
" There's the pitch - London swings.
Biraz kum boşaltıyoruz ve havalanıyoruz.
We empty out some sand... and we go up.
Bilmiyorum.Ya biz girdikten sonra bu şey havalanırsa...
I don't know, the way these things speed around we might just get in there and pft.
Sopayı sallıyor ve top havalanıyor.
Here goes the backswing and the ball is lofted high in the air.
Şimdi, eğer pilotlarınız havalanırlarsa... böyle bir havada keşif uçuşu gerçekleştiremezler.
Now, if your people would get into the air... Can't fly reconnaissance missions in weather like this.
Uçu uçu, kaçı kaçı, kuçu kuçu ve havalanıyoruz.
Tippety toe, tippety toe and off we go.
22 dakika sonra, Wright Havalanı.
Wright Field, 22 minutes into the alert.
Çünkü bütün kanıtları, dağın birine saçılmış şeylerden... havalanın tekinde kaybolmuş birinden, ya da hezeyan krizleri geçiren ayyaş bir senatörden ibaret.
A screaming wild man with nothing to back him up because his proof is scattered over a mountain disappeared in an airport, or it's all part of delirium tremens of a dipso senator.
Peki ya Albay Henderson'un bu sabah Dallas Havalanı'nda kaçırılıp gözlem altına alınması?
What about the kidnapping and detention of Colonel Henderson at the airport today?
Göklerde havalanıp yukarıdan dünyaya bakmak isterdim.
Oh, I'd like to soar through the air and look down on the world.
Şimdi, dakikada yaklaşık 40 kanat çırpışına ulaştığınızda... güç en üst noktaya ulaşıyor ve havalanıyorsunuz!
Now, when you get up to about 40 flaps a minute, use the top power and you're away!
Fransız havalanıyor sanırım.
I think the Frenchy's taking off.
Tarlayı geçip, havalanıp... bir daire çizeceğiz ve döneceğiz.
You will taxi across the field, take off, fly one circle and return.
Anlaşıldı Herr Albay, tarlayı geçip, havalanıp, bir daire...
Understood, Herr Colonel. Taxi across the field, take off, fly one - Aaah!
Bak havalanıyorlar!
Look. They're off!
Bunu duyduğun anda havalanırsın.
The minute you hear it, you fly.
- Ben havalanınca sen ne yapacaksın?
I fly, what do you do?
Yatakla birlikte yerden havalanıyorum.
I'm floating up in the air from the bed.
Bölge, çabuk havalanın!
2 Section, scramble!
Günde dört ya da beş kez havalanıyoruz ve her seferinde daha fazla çukura iniş yapıyoruz.
We go up four or five times a day... and every time we come down, more potholes.
Kraliyet pilotları, şuradan havalanıyorlar.
The Royal pilots, they take off over there.
Kimse havalanıyor mu bugün?
Anybody flying today?
Havalanıp onları bulmaya istedi.
He wanted to try and take off and see if he could find them.
- Havalan ve çocukluğuna dön.
- Take off and return to your childhood.
Gerçekte devriyeler arasında uyuyorduk. Sonra havalanıyor, irtifasını, menzilini ve kuyruk numarasını bildiğimiz, ki bu çok önemliydi, Alman uçaklarına doğru yol alıyorduk.
By the way, we slept between the patrols, we took off and we followed for the German formations with the altitude data, distance e the number of airplanes, what it was very important.
Yataktan nasıI öyle havalanıyor?
How could she fly off the bed like that?
Kananga'nın özel uçağı var ve bir saate San Monique'e havalanıyor.
Kananga's got a private plane and he's leaving for San Monique within the hour.
- Aslında, biraz havalanıp birkaç dakika uçtu bile.
In fact, it flew for a few minutes only, a few feet in the air.
Alçak seviyedeki bulutlar, ikinci dalganın havalanışını geciktirdi.
U nexpected low cloud delayed the takeoff of the second wave.
Uçaklar İngiltere üzerinde havalanıyordu.
( Rogan ) There were aeroplanes climbing all over England.
Ceplerini bombalarla doldurup yönlerini Berlin'e doğru çevirebilirdiniz. Onlar kendi başlarına havalanırdı.
You could just fill their pockets with bombs and point them towards Berlin and they'd take off on their own.
Kenndy havalanına bir jet geliyor, tamam mı?
We got a jet coming into Kennedy, all right?
Ve havalanına o şekilde gideceğiz.
And that's how we get to the airport.
Sonra havalanına gideceğim.
Then I get to the airport.