Heavens Çeviri İngilizce
3,107 parallel translation
Gökyüzünü, yedi denizi, Deniz Piyadeleri'ni şuradaki Uyuyan Güzel'i...
The heavens, the seven seas, the Marine Corps... Sleeping Beauty there...
Sert ve zorlu hayatımıza gökten bir melek gibi inen Fikriye Hanım'ın şerefine!
To the angel who descended from heavens to our harsh and difficult life... to Miss Fikriye!
- Yani iki tane cennet var, öyle mi?
So there are two heavens?
Hayır tabii ki de.
Oh, heavens, no.
Haydi, gökyüzündeki yıldızlar şaşıp bizi kıskanıncaya dek kaydıralım ve süpürelim!
Let us throw and sweep a'twain Until the heavens themselves Drop their jaws in wonder and envy!
Sen felsefe yaparken ben ırkımı kurtarmak için gökleri bükeceğim.
I will bend the heavens to save my race, while YOU philosophise.
Dedi ki, "Irkımı kurtarmak için gökleri bükeceğim."
She said, "I shall bend the heavens to save my race."
Gökleri bükmek... gökleri... bükmek...
Bend the heavens... Bend... the heavens...
Cennet nimeti mi bu?
Sweet Heavens!
İnsanlar "cennetten bir tat" olarak yorumladı bu tatlıyı.
People enjoyed it and said it tasted of the Heavens.
Ancak insanoğlu kendi suretini göklere yerleştirmiş ondan da bir Tanrı yaratmış olabilir.
One God. This can only be mankind putting his own face into the heavens, making a God from his own image.
Ben sadece bir çalışanım.
Heh, heh. Heavens. I'm just a caretaker.
Hayret verici!
Ooh, good heavens!
TARDIS seninle beraber zaman girdabinin içine girip sonsuza kadar kayboldu sandim.
Ah, thank heavens. I thought the TARDIS had been flung off into the vortex with you inside it, lost forever.
Tanrı aşkına, hizmetçi kız!
Oh, heavens, girl!
Umarım yanlış bir izlenim vermemişimdir.
- Oh, heavens. - I hope I haven't given the wrong impression.
Aman tanrım, Meg, yabani ot gibi büyüyorsun!
Good heavens, Meg, you're sprouting up like a weed!
Sonra cennetten düşerek öldü.
And he fell to his death from the heavens.
Tanrım, bu bir evlenme teklifi mi?
- Heavens! Is this a proposal? - Hmm...
Tanrım, ne kadar heyecan verici!
Heavens, how thrilling.
Tanrım, saate bak!
Heavens, is that the time?
- Tanrım!
Heavens!
Denemek ve ıspatlamak amacıyla, kanıt için kozmologlar gökleri taradılar.
To try and prove it, cosmologists scoured the heavens for evidence.
Gökleri tarayan ince ayar, hassas bir cihaz...
It's a finely-tuned device that scans the heavens.
Aristo ve eski astronomlar da kesinlikle böyle düşünüyordu. Çünkü cennetin değişmez ve mükemmel olduğunu zannediyorlardı.
It's certainly what Aristotle and the ancient astronomers expected because they thought the heavens were perfect and unchanging.
Aman Allah'ım!
Good heavens!
Aman Tanrım, hayır.
Oh, good heavens, no.
Bu göklerdeki bir şeyin sembolik anlatımı olabilir.
Again this could be really a symbolic representation of something in the heavens.
güneş ve ayın gökte kucaklaşması, el ele tutuşan iki T, dünyadaki kopyaları mı?
And as the Sun and the Moon embrace in heavens, do the two T's by holding hands, mimic the same on Earth?
* Çok şükür ki, özgürüz *
* Thank heavens we're free!
Cennetten bir alev topu geldi ve köyümüzü yok etti.
A fire came from the heavens... To tear down our village.
O ateşli gazap cennetten gelmeden önce neler çektiğimizi bilmiyor!
She does not know what we suffered before his fiery wrath rained down from the heavens!
O cennetin bir elçisi!
He is a-a messenger sent from the heavens!
Tanrı aşkına.
Good heavens.
Tanrım.
Oh, heavens.
Anunnaki "olanların gelir gökten geldi."
Anunnaki means "those who from the heavens came."
Bazı Antik astronot teorisyenlerine açıklamak mitler işaret gökten iniyor tanrılar İnsanlarda çiftleşmek için.
Some ancient astronaut theorists point to myths that describe gods coming down from the heavens in order to mate with humans.
Kızılderili folkloru o varlıkların anlamına gelir Kim gökten indi olarak Dünya kadınlar doğurmak için
Native American folklore refers to those beings who came down from the heavens to breed with Earth women as
Zuni'lerin yaratılış hikayesine göre, katçina tanrıları semadan yeryüzüne indi özel bir geçitten Zuni'lerin dünyaya gelişini sağladı.
According to the Zunis'creation story, the kachina gods came down from the heavens to lead the Zunis to Earth through a special portal. The sipapu- - that's the entrance to the fourth world, or the underworld. MAHOOTY :
"Anunnaki" terimi "Gökkubbeden gelenler." anlamına geliyor
The term "Anunnaki" means "those who from the heavens came."
İki medeniyette gökyüzünde yaşayan ve sık sık insanlarla etkileşimde bulunan kudretli tarılara inanmıştır.
Both cultures believed in powerful gods who lived in the heavens and often came down to Earth to interact with humans.
Ayrıca İncil diğer paragraflarda insan ile "dünyadışı" varlıklar arasındaki garip etkileşimden de bahsediyor.
The Bible also contains other passages that describe strange interactions between otherworldly beings and humans. People believe messengers of some sort come down from the heavens. CARGILL :
Gökten yeryüzüne inen ve insanlarla ilişki kuran ilahi varlıklar.
Deities descending from the heavens to interact with man.
Yoksa başka bir gezegenden ve zamandan gelen, semadan yeryüzüne inen uzaylılar insanların kendileri mi?
Are humans themselves aliens from another planet in the heavens or even from another time?
Tanrı aşkına!
For heavens'sake!
Tanrım, üstünüz başınız batmış.
Heavens, you have been in the wars.
Tanrım.
Heavens.
Aman Tanrım!
Good heavens!
- Tanrım, zamana bak!
Heavens, look at the time!
Tanrım.
Oh, my heavens.
Aman sabahlar olmasın, iş mi sizinki?
Oh, my heavens, no!