English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İngilizce / [ H ] / Heavily

Heavily Çeviri İngilizce

2,181 parallel translation
Luthor, su kaynaklarına büyük bir yatırım yapmış.
Luthor's been investing heavily in water rights.
Çok gizli askeri bilgilerin kaybolması nedeniyle durum ciddiyetini koruyor.
- -the situation continues to be serious with the exception of heavily protected military- -
Ayrılıkçıların bir tuzağı olması düşüncesiyle, ağır silahlandırılmış bir jedi kruvazörüyle buluşacaklar.
Fearing a Separatist trap, they are to meet with a heavily armed Jedi cruiser.
Kendisi temelde 19 yüzyılda devlerin savaş tekniklerine dayanan yaralayan ve bağırarak dövüşen tipte bir savaşçı.
He's basically a bruising and brawling sort of fighter who relies heavily on 19th century ogre battle systems.
Benden daha yavaş nefes alıyorsun.
Youre breathing more heavily than me
Yani çok içmez miydi?
Didn't he drink heavily?
Rachael, kes şunu.
- ( Breathing heavily ) - Rachael, stop it.
Yavaştan kendi kendimize içiyorduk biz de.
We were just drinking heavily by ourselves.
- Bizi kurtardığınız için teşekkürler.
- Thank you for saving us. - Heavily.
Otomatik silahları, el bombaları ve kalplerinde ateş olan çok daha fazla adamı buraya getirebilirim.
I could get more men here in days, heavily armed with Gatling guns and grenades and fire in their hearts!
Yerel bilgiye güçlü bir şekilde güvenmek için bunu akıllıca hissetmelisiniz.
You may feel it wise to rely heavily on local knowledge.
Ve yerel bilgiler Elizabeth Gough'u gösteriyor, ölen bebeğin bakıcısı, ki katil olarak gözaltında tutuluyor.
And local knowledge points heavily to Elizabeth Gough, the nursemaid, as the murderer. Which is why I have her in custody.
Ama Maggie çay içerken bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyormuş.
"But as Maggie drinks tea" "It's raining heavily" "Keeps falling heavily"
Bu kadar önemli bir şeyin sıkı korunuyor olması gerektiğini düşünürdüm.
Something this important I thought would be more heavily guarded.
Bay Littlefair bütün gece durmadan içti ve olanlar oldu.
Mr Littlefair had been drinking heavily all evening, and it was beginning to show.
Ağır bir şekilde.
Heavily.
Binada yaklaşık 20 civarında ağır silahlı adam varmış.
There are over 20 heavily armed men inside the building.
Disko topu öyle büyük ki yerleştirirken düşmüş ve bir kişiyi öldürmüş, iki kişiyi de fena yaralamış. - Yaa, gerçekten mi? - Evet.
Disco ball is so big when they were putting it, it felt and killed one person, and 2 were heavily injured.
Anna'yla beraber. Çok sıkı korunuyor. Yanına asla yaklaşamazsın.
She's with Anna, heavily guarded.
Yüzden fazla tepeden tırnağa silahlı asinin karşısına dördümüz mü çıkacağız?
Four of us against 100-plus heavily-armed rebels?
Şu an Suu'nun güvenliği benim için her şeyden daha ağır basıyor.
The issue of Suu's safety weighs heavily on me at the moment.
Unutmamalıyız ki Rangoon'da bulunan, ve ağır bir şekilde korunan mandıra tek değil, tüm dünyada daha büyüklerinin, politik zorbalık ve pskolojik bağımlılığın özgürlüğü anlamına gelmektedir.
We must remember that the lonely struggle taking place in a heavily guarded compound in Rangoon, is part of the much larger struggle, worldwide, for the emancipation, of the human spirit from political tyranny and psychological subjection.
- En iyi o gözüküyor. - Evet, o baya iyi. Şu çocuğun ezildiğini düşünsene.
( Sighs heavily )
"Öylesine yük ki çökertmişti belini."
"Which pressed heavily upon your back." ( 94 : 3 )
- Epeyce kırdık.
- We broke it heavily.
Olimpiyat Köyü'yle ilgili işlerimiz var. Şimdi de futbol kulüplerine yatırım yapmak istiyoruz.
We put together the lion's share of the Emirates package, we're heavily involved in the Olympic site, we're moving into club ownership.
Istedikleri gibi, clik topu yuksek bahis yatirdiklari numaraya yonlendirebiliyorlardi.
At will, they could steer the steel cored ball away from any section that was heavily bet on.
Çok güçlü şifrelenmiş.
It's too heavily encrypted.
Orman insanları tamamen doğaya bel bağlamış durumdalar ormanın doğal bir parçası olmuş durumdalar doğayla aralarında ınanılmaz bir bağ oluşmuş durumda.
Jungle people rely so heavily on their surroundings, they become a natural part of the forest and form extraordinary bonds with nature.
Evet. Kentucky mavi tohumu.
[sighs heavily]
Şehrimiz ağır zarar gördü ve birçok Atlantisli yaralandı.
- Our city was heavily damaged, and many atlanteans
Zanlılar genelde geceleri çalışıyorlar ve üretimi gizli korunaklı depolarda yapıyorlar. Bu yüzden, takımlar dağınık halde çalışacak.
They range from domestic wake-jobs to heavily fortified labs, so teams have been assigned accordingly.
Müdahale şansı en az olanlarından.
Heavily hands-on.
Yoğun nüfuslu?
Heavily populated?
Bunun imrenilecek bir tarafı yok sende tam taksici tipi var.
You know what, there is not one part of that sentence that I envy. Whoa! [Exhales heavily]
Gevrek ıstakozdan oluşmuş ve bütün sene yengeç eti veren ağaçlar var.
That there are trees that live bearing heavily packed tender lobster. And king crab meat all year round.
... boğulma nedeniyle oksijensiz kalma ama akciğerleri aşırı derecede klorlu suyla doluymuş.
asphyxia due to drowning, but his lungs were filled with heavily chlorinated water.
Yatıştırıcı verildi ama sizi gördüğüne memnun olacaktır.
She's heavily sedated, but... she'll be glad to see you.
Martinez çok sağlam bir şekilde korunuyordur.
Martinez will be heavily guarded.
Martinez'in çok iyi korunduğunu varsaymalıyız.
We have to assume Martinez will be heavily guarded.
Hangi kız? Onun adını bilmiyorum.
Well, sir, we checked and the family don't own one, but also it rained quite heavily last night.
Ben sadece inanmıyorum o kadar. Amirim, bütün deliller ortada!
It is pretty heavily weighted on the "less good"'side of the seesaw, sir, but it's early days yet.
Bu DVD çok kuvvetli bir şekilde şifrelendi.
Now this DVD is heavily encrypted.
Etrafında çok fazla koruma olacak. Ve genelde kalabalık ortamlarda bulunur.
He's heavily guarded and sticks to densely populated areas.
Basıma hazırlar.
This has got to be heavily redacted.
Çok çalışmayı sürdüreceğiz, terlemeyi sürdüreceğiz.
We will continue working heavily and sweating.
Bahane üretmiyorum ama o günlerde çok fazla uyuşturucu kullanıyordum.
I make no excuses, but those were in my heavily drug-infused days.
Bu çok sahte.
( All breathing heavily ) Rachael : This is so fake.
Kiralık araba şirketleri...
[Kate sighs heavily] Rental car companies.
Yavru köpekleri olsaydı bir sürtüğü bile geride bırakırdı.
[Breathing heavily] If she were any more of a bitch, she'd have puppies.
Tamam.
[Breathing heavily] Okay.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]