Herring Çeviri İngilizce
474 parallel translation
Siz isterseniz havyar yiyin. Bence tadı ringa gibi.
Have caviar, if you like, but it tastes like herring to me.
Ringa yer misiniz?
Can you eat herring?
- İşsizlik!
- The herring fisheries!
Bu balık Kuzey Denizi'nden daha tuzlu.
This herring was as salt as the North Sea.
Şimdi çiroz gibisin... ama sonbahar gelmeden bir güzel yağlanırsın.
You look like a spring herring now but you're going to fatten up before the fall.
Morinalar bu sığlığı ringa gibi saracak.
The cod will be covering this bank like herring.
Başkanımız şu anda savaş bakanı General Herring ile konuşuyor.
He now speaks to Field Marshal Herring, Minister of War.
Mareşal Herring sizi bekliyor ekselansları.
Marshal Herring is waiting.
Ben Mareşal Herring, kuledeyim.
Herring here in the tower room.
Herring, neden zamanımı böyle şeylerle harcıyorsun?
Herring, why do you waste my time like this?
B76, bay Herring ile görüşmek istiyor.
B76 to see Herr Herring.
Bu işgal hazırlığı mareşal Herring'in inanılmaz dehası sayesinde gerçekleşmiştir. Bu madalyayı kabul etmesini rica ediyorum.
This was made possible by the genius of Field Marshal Herring, upon whom I shall now pin a token of my regard.
Mareşal Herring'e... ve Avusturya'nın işgaline.
To Field Marshal Herring! To the invasion of Osterlich!
Herring ve ben başkentte sizi karşılamak için bekleyeceğiz.
Herring and I will be waiting at the capital.
Avusturya'daki Mareşal Herring ile temas halindeyiz.
I have been in communication with Marshal Herring in Osterlich.
Ringa balığı gibi olduğumu anlamışlardır!
They must have thought I was a herring!
- Ringa balığı?
- Bismarck herring?
Bisküviye saldıran ringa balığı gibi kayalığa daldı.
She's plastered on the reef like a herring on a biscuit.
Şey, Napolyon'un adını konyağa Bismarck'ın adını da bir balığa verdiler.
Well, he said they named a brandy after Napoleon... and they made a herring out of Bismarck.
Napolyon'un adını konyağa Bismarck'ın adını da bir balığa verdiler.
They named a brandy after Napoleon. They made a herring out of Bismarck.
Almanlar olsa da, olmasa da ringa kaçacak.
The herring will run, Germans or no Germans.
Şimdi de, GI radyo kamyondan kamyona bir bağlantıyla Red Herring ve "Aman Allah Çok Büyükler" korosunu sunar.
Now, radio station GI presents a truck-to-truck hookup... featuring Red Herring and his gee-but-they're-grand glee club.
# Ortalık karışınca biri yutulmuş ve üç kişi kalmışlar. #
A red herring swallowed one and then there were three.
Kendini onun gibi bir ödleğin kucağına atlamaya onur sahibi olmak mı diyorsun?
Dignity? Do you call it dignified to throw yourself at a herring-gutted swab like that?
Şarap, ekmek ve ringa balığı : Bugünün yemeği önceki gecenin işiyle kazanılıyor. Bu gece yarının şarabını, ekmeğini ve ringa balığını kazanacaklar.
A sip of wine, a loaf of bread and a salted herring... which their work earned them yesterday... will sustain their return to sea tonight... to earn tomorrow's wine, bread and herring.
Dikkati dağıtmak için.
Red herring.
Zafer şımarık yılan balığının oldu.
To the victor belongs the spoiled herring.
ve eski Steve ve karısı ile birlikte yaşamak, bu aynı yolu iki kez yürümemiz kadar bir asparagas.
That was a red herring so as we could double back and shack up with old Stevie and his missus.
Bay Herring, bu Bayan Lennis.
Mr Herring, this is Miss Lennis.
Bir akşam benimle yemek yemeye ne dersin?
Well, suppose we get together and split a herring?
" Mezgit mi yoksa ringa balığı mı.
" Haddock or herring.
Mutfağa uğradık, ringa harikaydı.
We stopped by the kitchen and the herring's marvelous.
Ben reklamcıyım, hedef tahtası değil!
I'm an advertising man, not a red herring!
Ringa ailesinin bir üyesi.
It's a member of the herring family.
Ringa mı?
A herring?
Ringadan bile ucuz.
It is cheaper, even, than herring.
Kapitalizm, ay ışığı altındaki ölü bir balık gibidir.
Capitalism is like a dead herring in the moonlight.
Onlar genç ve âşıklar. Ve biz de ay ışığı altındaki ölü balıklarız.
They're young, they're in love and we're a dead herring.
Ben şahsen ızgarada taze ringa balığını tercih ederim.
PersonaΙΙy, Ι prefer fresh griΙΙed herring.
Seni balık oltasına dizmeliyim.
I should have you spitted to a herring trap.
- Ringa balığı çok güzel.
The herring is very good.
" Bir ringa balığı yuttu birini Kaldı geriye üçü
A red herring swallowed one And then there were three
" Ringa birini yuttu
The red herring swallowed one
Ringa izi kaybettirecek.
The red herring to put us off the track.
Şöyle demeyecek misin "Ama ringa balığı ıslık çalmaz ki!"?
Aren't you gonna say, "But a herring doesn't whistle"? Huh?
"Ama ringa balığı mavi değildir." demeyecek misin?
Aren't you gonna say, "But a herring isn't blue"?
Büyük bir ringa balığı isterdim.
I'd like huge herring.
Çay, votka, ringa balığı.
Tea, vodka, herring.
Umurumda değil!
Well, kippered herring!
- Bir parça daha ringa yiyebilir miyim?
- Can I have another piece of herring?
- Sadece ringa yiyemezsin.
- You can't just eat herring