Hilton Çeviri İngilizce
762 parallel translation
Sonra da Hilton Bakımevi'ne git ve Van Meer'in yanından ayrılma.
Then go to Hilton Nursing Home and stick by Van Meer.
Onu Hilton Sokağında bulduk.
We picked him up in Hilton Street.
Dr. Hilton.
Dr. Hilton.
- Kore Hilton'u almayı başardık.
- The old man just took the Korea Hilton.
- Kore Hilton.
- The Korea Hilton.
Conrad Hilton ona sahip olmaktan gurur duyardı.
Conrad Hilton would have been proud to own it.
Ve Berlin Hilton'un müdürüyle konuşmak istiyorum.
Next, I want to speak to the manager of the Berlin Hilton.
Kim? Berlin Hilton müdürü mü?
The manager of the Berlin Hilton?
- Tamam. Şunları doldur ve Hilton balayı süitine götür.
OK, take those over to the Hilton.
Ingeborg, Hilton Oteli'ni bağla.
I want the maitre d'at the Hilton.
Hilton'dakiler bu sefer hiç anlayışlı davranmadı.
The Hilton people werent at all understanding this time.
Hilton, Knox, buraya gelin.
Hilton, Knox, come here.
Hilton, bu yöne.
Hilton, this way.
Hilton, Knox, Hartley ve ben Mağaraya gidiyoruz... Şu andan itibaren 3 saatte dönmezsem.
If Hilton, Knox, Hartley and I about 3 hours in the cave are... you can hang him.
Berlin Hilton oteli!
The Hilton Hotel in Berlin!
Galiba sana Acapulco Hilton'da bir iş buldum.
I think I have a job for you, at the Acapulco Hilton. Doing what?
O paraya Hilton'u alabileceğini falan düşünmüyorsun ya?
You didn't think you'd buy the Hilton with that kind of money, did you?
Wally Bradford'un uzun yıllar dostu olan ve yapımcılığını üstlenen Caryl Fergusson'la Beverly Hilton Oteli'ndeki ofisinde konuştuk.
This reporter talked with Wally Brandford's long-time friend and producer, Mr Caryl Fergusson, in his office suite atop the Beverly Hilton Hotel.
Arabayı İstanbul'daki Hilton Oteli'ne götüreceksin.
Take the car to the Hilton Hotel, Istanbul.
Hilton'un çatısını mı kullanacaktın, yoksa balkonlardan birini mi?
Were you going to use the roof of the Hilton? One of the balconies?
- Hilton için bütün talimatları hatırlıyor musun?
- Remember our briefing for the Hilton?
Hilton mu?
Hilton?
Onun Hilton Oteli'nde bir grup Amerikalıyla kaldığını biliyorum.
I know... she's staying at the Hilton with a group of Americans.
Onları hemen Kahala Hilton'dan alman gerekiyor.
You're to pick them up at the Kahala Hilton, right now.
Hilton'da mı?
In a Hilton Hotel?
- Hilton'da uşaklık.
- Pageboy at the Hilton.
Grammy Ödül Töreni'ni sunmaya devam ediyoruz. Yayınımız New York'un göbeğindeki Hilton Otel'in büyük balo salonundan devam ediyor.
Continuing our presentation of the Grammy Awards, coming to you from the Grand Ballroom of the Hilton Hotel in the heart of New York City.
- Hilton'da.
- The Hilton.
Geceyi havadar Hilton'da geçireceğiz.
We'll spend the night at the outdoor Hilton.
Londra'daki Hilton köşede bir yerdeydi.
The London Hilton is at the angle
New England'daki Hilton'da, Glenn ve astronotların şerefine düzenlenecek yemekte bin kişilik, şehrin ileri gelenleriyle Boston Al Shepard ve Johnny Glenn'e bir kez daha "Bravo size!" diyor.
At the Hilton, where the luncheon in honor of Glenn and his astronaut associates will be held a thousand notables are seated to supplement the public tribute as Boston toasts another "well done" for Al Shepard and Johnny Glenn.
Galiba Statler Hilton Otelinin önündeydim.
I think I was in front of the Statler Hilton Hotel.
Statler Hilton Otelinin önünde, kalabalığın biraz arka tarafında duruyordum.
I was standing in front of the Statler Hilton Hotel a little back in the crowd.
Onu bizim Hilton'a götürmek gerekebilir.
We might have to bring him to the Hilton before it's over.
Belediye Başkanı Daley'in şu anda Conrad Hilton'ın önündeki çocuklara uygulanan polis terörünü durdurabileceği bir kural var mı?
Is there any rule under which Mayor Daley can be compelled... to suspend the police state terror perpetrated this minute... on kids in front of the Conrad Hilton?
Bir polis hattı Hilton'un önünü tamamen kesmiş.
A line ofpolicemen has cut off the very front ofthe Hilton.
NBC TV, Haymarket Kokteylleri ve Restoranlarının çatısında. Statler Hilton'ın içinde. İnsanların polis vagonuna sürüklendiğini görüyorlar.
- TV is on the roof of the Haymarket Cocktails / Restaurant- - part ofthe Statler Hilton- - seeing these people being dragged into the police wagon.
Ben de "Hilton Hotel." dedim.
So I said, "The Hilton Hotel."
-... "Herkes Hilton'a!"
-... "Everybody to the Hilton!"
Her öğlen Hilton'un barından ara beni.
Don't forget to call me every day at noon, at the Hilton Bar.
- Hilton'daki emanet dolabını hatırlıyor musun? - Evet hatırlıyorum.
- You know the desk in the Hilton lobby?
- Hilton baskınıyla alakan var mı peki?
What about all those cops at the Hilton today?
- Hilton'da enselediler mi seni?
You got nabbed at the Hilton.
Yeni Conrad Hilton olacak.
He's gonna be the new Conrad Hilton.
Albümlerinizi Hilton'dan alın.
Get your hits from Hilton's.
Plaklar, pikaplar için Hilton'a bir uğrayın. Radyolardan, müzik aletlerine hatta Bach'a kadar ne ararsanız Hilton'da!
See Hilton's for records, record players, radios, musical instruments, and every sound around from beat to Bach and back.
Bay Hilton.
Mr. Hilton!
Bay Hilton sabahtan beri sizi bekliyoruz.
Mr. Hilton. From morning, we've been here waiting for you.
- Şu görmeye çalıştığım adamı, Hilton'ı hatırlıyor musun?
- You remember the man Hilton I was trying to see?
- Hilton'a benzemediği kesin.
It sure doesn't look like a Hilton.
Bay Hilton.
Hilton!