Hints Çeviri İngilizce
409 parallel translation
Aşağıda neler uzandığının ilk ipuçlarının açıklanması için dünya politikasının değişmesi gerekti.
It took a change in world politics to reveal the first hints of what really lay below.
- Hayır ama yeterince ip ucu verdim.
No, but I dropped enough hints.
- Açık ip uçları mı?
- Clear hints?
Bu konuşma size gideceğimiz yer hakkında ya da yapacağımız iş hakkında size biraz ipucu vermişse bunu aranızda bile konuşmayacaksınız.
Now, if this gives you any hints as to your destination or as to what kind of work you're going to do, don't even discuss it among yourselves.
Zevkle, gerçi bana pek ihtiyacın yokmuş gibi geliyor.
With pleasure, but you need very few hints.
İpucu?
- No hints?
Sayın Hakim, avukat bu sinsi ve... kadınsı imaları bırakabilir mi lütfen?
Would Your Honor instruct counsel... to refrain from these sly and feminine hints?
Bu arada, yardımı olacak birkaç ipucum var.
By the way, I have a few more helpful hints.
Elbette, ipuçları köşesinde kot pantolonlardan yemek lekeleri nasıl çıkarılır yazıları yazmak yerine bir bavul cinayetine bulaşmadığınız sürece Bayan Daverich.
Unless, of course, you... Miss Deverich, instead of writing household hints... about how to remove chili stains from blue jeans... get yourself involved in a trunk murder.
Gelecek hafta, bir başka öyküyle ve bazı mağaza hırsızlığı ipuçlarıyla döneceğiz.
Next week, we shall be back with another story and some shoplifting hints.
Toplanan paraları amacı dışında kullandığımı ima ediyorsunuz.
- Hints that I misused collection money.
Biraz bilgim vardı?
I had hints.
Biraz bilgi mi?
Hints?
- Ama görüntü bonbonlardan tamamen farklı şeyler önermekte! - Pek tabii!
Or the advert shows us the product which is to be enjoyed... but the picture hints at a different kind of enjoyment.
Ait olduğum yere.
They give beauty hints, they write gossip columns.
İmâ, mutsuz, tahta kuruları, parasız.
- Those hints, unhappy, bedbugs, broke.
Sağlık öğütlerin bazen fazlaya kaçmıyor değil ama.
Though your health hints do sort of overlap sometimes.
Daha evvel de buna benzer işaret bıraktığını gördüm.
I saw you leaving hints like this before.
Sana birkaç ipucu verebilirim Dave.
I could throw you a few hints, Dave.
Hükümetteki ve NATO'daki sızıntılara dair küçük ipuçları gibi mi?
Those little hints of possible leaks in the government, in NATO?
Veronica'dan Parti Püf Noktaları'nı izleyene kadar partilerden korkardım.
You know, I used to dread parties Until I watched party hints by veronica.
Geçen hafta Parti Püf Noktaları'nda size küçük bir tabak gulaşı 26 kişiye yetirmeyi kanepelerinizi idareli kullanmayı ve tıkanan tuvaleti açmayı gösterdim.
Last week on party hints I showed you How to make a small plate of goulash go round 26 people How to get the best out of your canapes
Bana sataşmalısın... Bana ipucu ver, tahmin edeyim, bilirsin.
You're supposed to tease me... give me hints, make me guess, you know.
Bana sataşman lazım... bana ipuçları ver... tahmin edeyim, bilirsin.
You're supposed to tease me... give me hints... make me guess, you know.
Bana takılman gerekir... ipuçları ver, tahmin edeyim.
You're supposed to tease me... give me hints, make me guess.
Ya da küçük ipuçları?
Not even little hints?
İpuçları istemiyorum.
I don't want hints.
Başlayanlar için bazı yararlı ipuçları.
Some helpful hints for the beginner.
Mısır güneş tanrılarını hatırlatmalarıyla çok gizemliler.
The most mysterious with their hints of Egyptian sun gods.
Düşünseydin, apaçık sinyallerin farkına varırdın.
If you'd thought, you would've taken some very broad hints.
Bunca yıldır sana sadık kaldım, ve bunca yıldır, bana gömülü hazineyi ima ediyorsun.
All these years I've been loyal mean, and all these years, you've been dropping hints about buried treasure.
Yanlış anlama, klasik bir kadın dergisi değil güzellik tavsiyeleri, moda, yemek tarifleri falan içermiyor.
Don't get it wrong, it's not the usual women's magazine... No beauty hints, no fashion, no recipes.
Bakışlarından anlayabiliyorum, ipuçlarından...
I can see it in your looks, your hints...
- İpuçlarını severim.
- l like hints.
Bay Mok, ben Kit, sizinle görüşmüştüm.
Mr. Mok, its Kit, I've got hints
Tamam, yarın elinde olacak. Ve gerisi seni ilgilendirmez.
OK, you hand in the hints tomorrow and there will be no concern of yours
Kate, Kadın ince ipuçlarına yanıt vermez.
kate, the woman doesn't respond to subtle hints.
Beyzbol oynarken çok fotoğrafım çekildi.
Listen, let me give you a few hints here. I had a lot of pictures taken of me when I was playing ball.
Yeterince ima etti zaten.
She dropped enough hints.
Basının Başbakana kişisel bir saldırıda bulunacağını duydum.
I've heard hints that the tabloids are going to mount an attack on the PM.
Dedikodular duydun.
You heard hints.
Bu yüzden seyahat edip bu küçük gündelik tavsiyeleri veriyorum.
That's why I travel around, give these little household hints.
Bana ihanet etmeni istediğini ima ederse, bunu hakaret say, çünkü tuzağı, bu.
If he hints that he wants you to betray me, get insulted, because that's his trap.
Tüyo veren insanlardan nefret ederim.
I hate persons who receive hints.
Bir de tüyo tabi.
And the hints.
O eşsiz İngiliz kalitesini, dokunulmamış potansiyeli ima eden - bir gizlilik barındırıyor.
It has that inimitably British quality... a kind of reticence that hints at untapped potentiality.
Gerçi kitap piyangoyu kazanmak için hiçbir ipucu içermemekte.
The book does not contain hints on winning the lottery.
İpuçları var, ama ipuçları gecelerin yanında nedir ki?
There are hints, but what are hints compared to nights?
Bildiklerimin çoğu üstü kapalı sözlerden ve söylentilerden oluşuyor. Fakat, Dominyon bilinmeyenini kim çözerse gama çeyreğinin de sırrını çözer gerçeğini anlamama yetti.
Most of my information consists of little more than hints and whispers, but whoever learns the secret of the Dominion, whatever it may be, will learn the secret of the Gamma Quadrant.
Sanki hırsızlık hakkında ilk defa konuşuyormuş gibi.
And don't stand there talking to me in hints, as though you weren't the first what thought about the robbery.
Sonra da kim olduğunla ilgili şifreli konuşuyorsun.
You bring me home, prove to me you're loaded... drop big hints about who you are, and I'm supposed to be impressed... and run back to my girlfriends and say :