Hippity Çeviri İngilizce
56 parallel translation
"Ama Sincap Bobby hızlandıkça Molly hoplaya hoplaya daha hızlı gidiyor..."
"But the faster he ran across the ground, the faster she went, hippity hop hippity hop..."
"Çayırın bir ucundan öbür ucuna, yaşlı Güneş Baba mor tepelerin ardında batarken küçük Pamuk Kuyruk Molly hoplaya zıplaya, hoplaya zıplaya..."
"Way across the meadow, as old Daddy Sun was setting behind the purple hills, little Molly Cottontail went hippity hop, hippity hop..."
İşte geliyorlar rap-rap
Here they come Hippity-hoppity
Bütün okul, derhal konferans salonunda toplansın.
Hippity-hop. The entire school will go to the assembly room immediately.
Bibiti, babiti, hipiti!
Bippity-boppity, hippity-dos
bende tüm gün oyun oynuyordum.
And there I was all day long on the hippity hop.
Hippidi hoppidi Doğulular yolda
Hippity-hoppity Easter's on its way
Tavşan patikasından aşağı sekerken hippidi hoppidi Doğulular geliyor.
Hoppin'down the bunny trail Hippity-hoppity Easter's on its way
O tüylü yaratıklarla dolu cehennem çukuruna inip onların benim tenime değmelerine izin vermek mi mantıklı?
Is it sensible for me to go down into that pit of cotton-top hell and let them hippity-hop over my flesh?
Zıplayan top üzerinde 1,5 kilometre.
One mile on a Hippity Hop.
Mümkün olsaydı ben de zıplayan topla evlenirdim.
If you could do that, I'd marry the Hippity Hop.
Otur şuraya, TV izle ve şu Jag Ray'ı dinle... ve oradakilerin hepsi, hippity-hoppity, saçmalık... ve hiçbir şey bilme.
Sit up there, just watch too much TV and listen to that Jigga Ray... and all them folk up in there, hippity-hoppity nonsense... and don't know nothing.
Bu züppece konuşmalar bana sökmez. Bu züppece konuşmalar bana sökmez.
The hippity-hop smooth talk don't work with me.
- Hippity-hop müziği.
- Hippity-hop music!
Adı hippity - hop müziği ama bana hippitiy-hop yaptırmıyor.
You know. They calls it hippity-hop music. But it don't make me want to go hippity-hop.
- Yani hippity - hop yapmıyorsunuz?
- So y'all ain't playin'no hippity-hop?
Burada böyle konuşamazsın.
No hippity-hop language in here.
Nedir o'ne sihirdir ne keramet, el çabukluğu maharet'numaraları?
All that flippity hippity stompity stoobily-doo.
Denge aletinin üstünde hoplayıp zıplamak istiyorum.
I'd like to hippity hop on your balance beam.
Öyle görünüyor ki, bu oyunda başka bir oyuncu daha var. Hikaye boyunca oradan oraya zıplayan biri.
It would seem there is another player in this game, someone who's hippity-hopped his way through all of your stories.
Haydi, naş naş.
Hippity-hop to the barber shop.
Küçük zıpır hoplayan şey.
The wee hippity-hopper.
Seni inatçı, zıpır hop hop salak!
You stubborn, hippity-hoppity fool!
- Hey, bu zıpır hop-hop.
- Hey, it's the hippity-hopper.
Biz açlıktan ölüyoruz ve o, bizim hoplayıp zıplamamızı istiyor.
We are starving and he wants us to hippity-hop.
Bilirsin işte, yukarı aşağı, aşağı yukarı.
You know, hippity hop, uppity downy?
Hoplayıp zıplıyor ve yere çakılıyor.
He's hippity hopping and he gets nailed.
Yine hip-hop zırvaları mı alacaksın?
To buy some more of that hippity-hop mess?
Yine o saçma sapan, vurdulu kırdılı şarkılardan birini mi dinliyorsun?
You listening to one of those hippity-dippity shoot -'em-up songs again?
Sen hayatının kalan kısmını oğlanlar ve çevrede hoplama zıplamaya ayırıyorsun.
You got the rest of your life for boys and hippity-hopping around.
Kız sana şovun başında hoplayıp zıplarken duman makinasını kullanmamanı söylemişti.
She told you at the beginning of the show not to use the smoke machine when she's on the hippity hop.
Sahnede hoplayıp zıplamaların.
That hippity-hopping around on the stage.
Hippity-scop.
Hippity-scop.
Haydi bakalım.
Hippity hop everybody, hippity hop.
Zıp zıp zıp, Paskalya geliyor
Hippity hoppity, Easter's on its way
- Sodabe hopitty hippity doo?
Sodabe hopitty hippity doo?
Sence balon topum ile gitsem tüm o satışları yapabilir miydim?
Do you think I would have made all those sales if I had shown up on my Hippity Hop?
Bu hippi tiplilerin çantayı geri vermeleri imkansız.
No way these hippity-hop mopes turn it in.
Kafamız iyi olana kadar buradan hiçbir yere gitmiyorsun.
You're not going anywhere until you hippity-hop over here.
- Zıplamalı koltuğuna düzenek kurdum.
- I rigged her damn hippity hop.
Hadi bakalım, hemencecik hallet!
Hippity-hop, quick like a bunny.
Hipster kankilerinle mi takılıyordun?
Jumping around to your hippity-hop?
Birer içki sonrasında vestiyerde fanfinifinfon yapacaksınız.
One drink, and you're doing the hippity-dippity in the coat room.
Bu tavşan poponuza tekmeyi basacak!
This bunny is going to hippity-hop on your butt!
- Aman da aman.
- Hippity-hop.
ve şu koca palyaço ayakkabılarını giyiyorsun.
You wear those big hippity-hoppity clown shoes.
Zıpzıp balon ustası!
The Hippity Hop Meister!
Bu iki arkadaş bize eski bir davada yardım etmişti.
These two fine fellas will be helping out with the old hippity hop.
Biliyor musun, ben okuldayken öyle hoppidik DJ müzikleri değil, canlı müzik eşliğinde dans ederdik.
You know, when I was in school, we danced to live bands, not that hippity-hoppity DJ stuff.
LA hastanelerinin en iyi üç tekerlekli bisiklet sürücüleri zıplayanları ve patencileri bugün burada.
LA's hospitals have contributed their finest tricyclists, hippity hoppers, and roller skaters...
Zıplarken lazımlığı düşürmüş.
The hippity hopper who dropped the bedpan.