Horn Çeviri İngilizce
3,852 parallel translation
Elini bir daha kornaya sürmeyecelsin!
So keep your hands off the horn!
Bir aldatma boynuzu gönder!
I'll take a cuckold's horn!
Sürekli planlarımıza burnunu sokmaya çalışıyor.
He's always trying to horn in on our plans.
AWM Güvenlikten Bay Horn burada olacağınızı söyledi.
Mr. Horn at AWM Security told you I'd be here at this time.
Açıkçası, bunu yapması için Chloe'ye güvenemem, bu yüzden...
Obviously, I can't trust Chloe to do it, so... ( Honks horn )
Oh, evet, şey, telefonum yanımda, yani... Oh. acele etsem iyi olacak.
Oh, yeah, well, I have my phone with me, so... ( horn honks ) Oh. I better hurry.
Görüşürüz.
So see ya. ( horn honks )
Sözleriyle değil, gözleriyle.
With her eyes, not with her words. ( horn honks )
Çerçeveli mi yoksa çerçevesiz mi gözlük taktıkları.
Horn-rimmed or rimless glasses.
Etrafa sürtmek yerine, sopa kullanırdı.
But instead of a rug he'd use a long shoe horn.
Tamam, beyler, işaretim 3 kere kornaya basınca.
Ok, fellas, so the signal is I hit the horn 3 times.
Kornaya bas.
Ahh! Ahh! Just hit the horn.
3 kere kornaya bas.
Hit the horn 3 times.
Reed'i ara.
Get Reed on the horn!
Arkanı dönme.
Don't turn around. [Horn honks]
Kornası bile var.
[Laughs] It does have a horn.
Tepeyi açın, arkada çadırı var.
You pop the top, it's got a tent back in the back. [Horn honks]
Tin Horn Flats'te Beau ile birlikteyim.
Tin Horn Flats - - with Beau.
Yalnızlık
[Ship's Horn Sounding]
Ambulans sesi gibi...
Like an ambulance horn...
Bu çerçeveli gözlüklü görünümün işe yarıyor, Velma.
That horn-rimmed look is working for me, Velma.
Tanrı'nın borusunu çalıyorlardı.
They sounded the horn of the Lord.
Sadece tehditkâr bir bakış, ya da kötü bir söz, ya da seni arkandan vurmaya hazır şerefsizin biri yeter.
Mm-mm, just a dirty look or a bad word, yeah, or a TV too loud or some asshole behind you leaning on his horn.
Eric'in kemik çerçeveli gözlüğüne iddiaya girerim ki o kız bir hippiydi.
Mmm. I will bet you Eric's horn-rimmed glasses that that girl was a hipster.
Onu bulursanız boruya üfleyin, Geri kalanımız hemen koşacağız.
Sound your horn should you find him, and the rest of us will come running.
- Boruyu kim çaldı?
No! - Who blew their horn?
Neden boruya üflemedin?
Why didn't you blow the warning horn?
Pekala Bj. Sen arabada kal ve bir sorun çıkarsa kornaya bas. - Ben aslında gizlice içeri girmeyi istiyordum.
All right, bj, you stay in the car and honk the horn if there's trouble.
İkinci!
[Horn honks] Second!
Şunu söyleyeceğim... Aman Allahım.
I will say- - [truck horn honks] Holy hell.
Kornalar sayesinde en çok kimin oy aldığını görebilecektik.
We'd see who could get the most votes through honks of the horn.
Allahım, bu şeyin içinde tren raylarında takılıp kalarak... ölmek için berbat bir yöntem olurdu.
[Train horn honks] Boy, that would be a terrible way to die, stuck on the railroad tracks in this thing.
Dikkat edin!
[Horn honks] Heads up!
Lanet herif şu kornayı öttürmese ne olur sanki?
Oh, damn. Can you put than horn on vibrate?
Kendi borumuzu öttürmek için değil Bay Gross ama sizin rakibinizi temsil etmiş olan bir şirketi tutmakta stratejik bir avantaj vardır.
Well, not to toot our own horn, Mr. Gross, but there is strategic advantage in hiring the firm that used to represent your competition.
Kendimi övmeyi sevmediğimi biliyorsun ya?
You know how I don't like to toot my own horn?
Neyse, övünmeyi pek sevmediğimi bilirsiniz. Vay canına.
Anyway, you know how I never like to toot my own horn.
Kendini ne zaman övsen bu sesi çıkartacağım.
Merp! That's the noise I'm gonna make every time you toot your own horn.
Ve borazanım da yıllardır bende.
And I've had my horn for years.
Peki, bu küçük azgın şeker makinesine bozuk parasını kaptırmış gibi Shania'nın üstüne gidiyordu.
Okay, this little horn dog was going at Shania like a kid who lost a quarter in a candy machine.
"Günahlarınızdan tövbe edin" bu yeni bir şey.
[Shouting continues ] [ Horn honks] "Repent your ungodly ways" - - that's a new one.
Teşekkürler efendim.
[HORN HONKING] Thank you, sir.
DOĞUM GÜNÜ!
[HORN TOOTS]
Fox Spor'daki o çocukla çıkıyordum,
( Horn blares in distance )
Haftasonu alemi!
( horn honks, tires screech ) That's what my blinker's for, dumb-ass! ( clink )
Adamım!
( Horn honking ) Dude!
Hadi çocuklar.
[horn honking, siren wails] Okay. Come on, guys.
Bu ne yahu?
[Horn honks] What the hell is this?
İşte korna!
Aw. [Air horn blows]
Evet!
And that's the horn!
- Papa.
[Horn honking]