Hoşuma gitmedi Çeviri İngilizce
2,283 parallel translation
Bu işin sonu hoşuma gitmedi.
I'm not sure I like where this is going.
Hiç hoşuma gitmedi bu.
I don't like it.
Bu V-jina'nın görüntüsü hoşuma gitmedi.
Hmm. I don't like the looks of this V-GINY.
Hayır, hiç hoşuma gitmedi.
No, I didn't like all that.
Az önce bize Shamy diye seslendiğini öğrendim ve hiç hoşuma gitmedi.
Well, just recently, I learned that you refer to us as Shamy, and I don't like that.
Kenneth, iyi niyetli olduğunu biliyorum, ama bunun seni böyle etkilemesi hiç hoşuma gitmedi.
Kenneth, I know your intentions are good, but I don't like what this is doing to you.
Nancy'nin bu akşam otelde tek başına yemek yiyeceği fikri hiç hoşuma gitmedi, bu yüzden onu dışarı çıkarmak istediğin söyledim.
I hate the idea of Nancy having dinner alone at the hotel tonight, so I told her that you wanted to take her out.
Bu hiç hoşuma gitmedi.
I don't like it.
Bu hiç hoşuma gitmedi.
It's not good.
- Evet, hayır, hiç hoşuma gitmedi.
Oh, yeah, no, no, I didn't enjoy any of it.
Gördüğüm şey hoşuma gitmedi.
I don't like what I see.
Hoşuma gitmedi.
I don't like it.
- Ses tonun hiç hoşuma gitmedi!
- I'm coming! - I am coming.
Söylediğin her şeyi duydum Turtle, hiçbiri de hoşuma gitmedi.
I heard every word you said, Turtle, not one of which I like.
Bu, hoşuma gitmedi, Michael.
I don't like it, Michael.
Burası hoşuma gitmedi.
I don't like this place. Ugh.
Bunu denemiştim, hoşuma gitmedi.
I tried that. I didn't like it.
Hayır, hiç hoşuma gitmedi, azıcık bile gitmedi.
No. No, I don't like it, I don't like it one bit.
Bu hoşuma gitmedi.
I don't like what's going on.
Yapmak da hiç hoşuma gitmedi.
I didn't like doing it.
İşi bu kadar aceleye getirmek hoşuma gitmedi.
I don't like the way that shook out at all.
Onunla aramızdakilerin bitme şekli hiç hoşuma gitmedi.
I didn't like the way things ended with him.
Bu hiç hoşuma gitmedi.
I don't like the sound of that.
- Hiç hoşuma gitmedi bu!
I don't like this!
Hiç hoşuma gitmedi!
I don't like this!
Hoşuma gitmedi ama anlıyorum.
I don't like it, but I get it.
Demedi deme, hoşuma gitmedi bu.
I'm telling you, I don't like this.
Benim hoşuma gitmedi, ama...
I don't like them, but...
- Açıkçası çok hoşuma gitmedi.
- I'll be honest, I'm not comfortable with that.
Bu hoşuma gitmedi.
I don't like this.
Yani hoşuma gitmedi değil, yanlış anlama.
I mean, I like it. Don't get me wrong.
Döndüğümde seni burada görememek hoşuma gitmedi.
I didn't like coming back and you not being here.
İma etmeye çalıştığın şey hiç hoşuma gitmedi.
I don't like what you're implying.
Hoşuma gitmedi. Standartlarımızın altında. Kasper, bu senin fikrindi.
I don't like it lt's below our standards lt was your idea.
Bu benim de hoşuma gitmedi.
I don't like this either.
- Hayır, hiç hoşuma gitmedi.
- No, I hated it.
- Adı da hiç hoşuma gitmedi.
- I hate that as well.
Ses tonun hiç hoşuma gitmedi şimdiden.
I can already tell I don't like the sounds of this.
Ve açıkçası sana olanlar da hoşuma gitmedi.
And, frankly, I don't like what happened to you.
Olmaz, hoşuma gitmedi!
Don't like it! OK.
Benim pek hoşuma gitmedi.
I don't know if I do, actually.
Söyleyişiniz hoşuma gitmedi.
There it is. I don't like your tone.
Bir keresinde biraz gördüm ve hiç hoşuma gitmedi.
Once I saw some and I didn't like it.
Sesler pek hoşuma gitmedi Gerrard.
I feel uneasy about the noises, Gerard.
Biricik kızıma bakışları hiç hoşuma gitmedi.
I don't like the way he looks at my precious daughter.
Hayır, hoşuma gitmedi.
No, I don't like her.
- Stephen, bu hiç hoşuma gitmedi.
Stephen, I don't like this.
Kelime hoşuma gitmedi.
Mojo.
Hiç hoşuma gitmedi.
Oh. I don't like that.
Hiç hoşuma gitmedi.
I don't like that.
Pek hoşuma gitmedi.
You know.