English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İngilizce / [ H ] / Hump

Hump Çeviri İngilizce

1,048 parallel translation
İkincisi, kamburu ve yumru ayağını seviyorum.
Number two, I like the hump and the clubfoot.
- Leydi Anne'i götürmek istiyor!
He wants to hump Lady Anne!
- Kamburumu geri istiyorum.
- I want my hump back!
Bu kalsın. Ama şimdi, kamburu ve yamuk ayağını geri koyabiliriz.
We'll keep it, but now we can put back the hump and the clubfoot.
Açılışta New York eleştirmenlerinin önünde açık yeşil bir kamburla 3. Richard'ı sen oyna.
You open Richard III in front of New York critics, with a chartreuse hump.
Öyle bir oynarım ki kamburu düzelir.
I can play the hump off that guy.
Devenin hörgücündeki sır artık aydınlanacak.
This certainly takes the camel's hump. Oh, yes! And no mistake!
- Yatakta beynini tavana zıplatmak.
- You're gonna hump her brains out.
Deveyi kambur edecek kadar felaket bir mal.
This stuff is so bad it'll put a hump on a camel's back.
Katı, besleyici bir malzemenin kalıntıları var. Bir tür balığın kesesi gibi ya da devenin hörgücü gibi.
It contains traces of a solid nutrient material... a bit like the yolk sac of certain fish... or a... camel's hump.
Hörgüçteki madde tükendikten sonra sanırım yaratık açlıktan ölmüş.
Once the hump material is completely assimilated... I think the creature simply starves to death.
Neden suratsızsın?
What you got the hump about?
" Al, eğer her gün 16-20 saat kıçını sıkarsan...
" Al, if you keep busting your hump 16, 20 hours a day...
Oldukça iyi sırtıma aldım kız arkadaşını!
Pretty good hump your girlfriend!
Sırtımda sağdan asılan hafif bazukalardan vardı.
Used to hump this bleedin great wireless about.
Seni iyi becermiştir, doğru mu?
I bet she hump you good, huh?
- Kıskanıyorsun çünkü yabancılarla yatıyorsun
- jealous. You hump with foreigners
Hiçbir zaman benimle sex yapmalarına izin vermedim
I've never let them hump me
Boynumu damgalamana gerek yok!
Oh, God. What's with the dry hump routine?
Tepe ya da ölüm.
Hump or death.
Tepe, ölüm.
Hump, death.
Tepe!
Hump!
Tepe, tepe, tepe!
Hump, hump, hump!
Senin tek istediğin kendi köleni kaybetmemek! İstersen dalga geç ama uçandaire gördüm!
What you want is for me to be your buffoon, your slave, so you can make fun of my hump, because I saw a saucer...
Kamburumu kırdım!
My hump has burst!
Kamburumu hissedemiyorum!
My hump has burst, I can't feel it anymore!
Şuradaki tepenin üstündeki tümseği görüyor musun?
See that hump in that ridge over yonder?
Sen ortalikta sekerek, burnunla ilgili atip tutarken yok çan kulesiymis filan derken, hiçbir sey demedim.
When you were hopping around, ranting about your hump saying this was a bell tower, I didn't say anything.
- O kambur hareketi olarak isimlendirildi.
- It's called the hump.
Ve diğeri de kambur.
And the other one is the hump.
Kambursan, bu şekilde yap.
When you hump, you go like that.
"Marijuana öpücüğünü", "arkaya dolanmayı", "ak yankesiciliği" tanıttın. Bu yıl yepyeni bir bomba tanıtıyorsun. Nedir o?
You've introduced "speed shifting", "around the hump" the "white knuckler", and this year you introduced a brand new hold.
Fişimizi çekmek istiyorsan, ahbap, elinde mahkeme emri olmalı... çünkü biz bu iş için iki aydan fazla süredir bir tarafımızı yırttık.
You wanna shut us down, pal, you better have a court order... because we've been busting our hump on this case for over two months now.
5. masa. Şüpheli kamburu olan garsonu durdurun.
Intercept busboy with suspicious hump.
Sürekli yanınızda taşıdığınız kâğıtlar değil mi bunlar?
Is this the stuff you hump around with you all the time?
Kambur bir adama sormuşlar :
They asked a guy with a hump :
Eğer sol kulağınızdaysa eşcinsel olduğunuz diğerindeyse buffalo sikmeyi sevdiğiniz anlamına falan gelir.
If it's in this ear it means your gay. If it's in this ear it means you like to hump water buffalo or something
Dinle, Sherlock, sen buradan uzaklarda etiğin üzerine çalışırken ben gerçek dünyada çarpışıyordum.
Listen, Sherlock, while you were tucked away up here... working on your ethics, I was out there... busting my hump in the real world.
- Bu çok canımı sıkıyor.
- It really busts my hump
O yüzden, ben bacağımı seninkine sokmadan git de başkasının bacağını yala.
So go hump somebody else's leg, mutt face, before I push yours in.
Bir köylü kambur olabilir ama bir kambur köylü olamaz.
A farmer may grow a hump, but a hunchback rarely becomes a farmer.
Kamburuna nişan almalıydın.
You should have aimed for his hump.
Bir eşek, bir kadın ve bir kamburla taşıyamaz, bunu.
He can't haul all that... with a donkey and a woman and a hump.
Tanrı'nın neden bana bu kamburu verdiğin şimdi anlıyorum.
Now I know why God gave me this hump.
Sebep olduğum acıyı ve kamburunu gördüm sadece.
I only saw his hump and the pain I caused him.
Umarım şu çamaşır işini alamazsın, çünkü senin kıçının biraz sıkıya gelmesi gerek.
I hope you don't get that laundry gig. I hope Manny get it, cos your ass need to hump, hump and hump!
Sabahın beşinde kalkıp gün boyu çalışıyoruz, ikindide kamp kuruyoruz, avcı çukuru kazıyoruz, yemek yiyip gece pususu veya ormanda dinleme noktası kuruyoruz.
We get up at 5am, hump all day, camp around four or five, dig a foxhole, eat, then put out an all-night ambush or a three-man listening post.
Hayatıma bir bebek girdi ve duruma alışmam bir kaç hafta sürdü.
Fritz, a baby came into my life and it's taken me a few weeks to adjust, but I'm over the hump and I'm back.
Kamp kurmak için nehre doğru hızlı adımlarla ilerledik.
We hump down to the Perfume River to set in for the night.
- Devenin arkasına git ve tak.
Take it behind the hump and put it on.
Çıkınında neler var?
What's in your hump?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]