Hunch Çeviri İngilizce
1,838 parallel translation
Bunu yarın yağmur yağacak düşündüğünüz zaman-Önsezi olduğunu.
- A hunch is when you think it's going to rain tomorrow.
Çünkü yanılıyorsan ve bu sadece bir önseziyse 25 yılda oluşan, tüm güveni ve iyi niyeti yok edersin.
Because if you're wrong, If this is just a hunch, You'll destroy the whole purpose of this annual get together.
Ama çok yakında bunu yeniden düşünmesi gerekeceğini hissediyorum. Bana Twister mı aldın?
I mean, I don't like the fact that the guy thinks of me as some kind of puppet, but I have a hunch that pretty soon he's going to have to rethink that one.
İnan bana, bir çok çılgın koşulda önsezilere güvenmeyi öğrendim.
Believe me, I've seen a good hunch go a long way in some pretty crazy circumstances.
Her zaman bunun gibi bir şeyin burada olduğuna dair önsezilerim vardı ama inan bana, bulması hiç kolay değil.
Look, I always had a hunch that something like this might be in there, but believe me, it was not easy to find.
İçgüdü diyelim.
Just call it hunch.
Tanrı aşkına bunu bir önseziye dayandırıyor.
He's basing this on a hunch, for Christ's sake.
Bir ön sezi üzerinden hareket edemeyiz.
We can't just go on a hunch.
Bu önseziden öte, gerçekten.
It's more of a hunch, really.
Çılgın bir önseziye dayanarak metroyu kapatamam.
I can't close the underground on a wild hunch.
Sadece bir önsezi, hepsi bu.
It's just a hunch, that's all.
Dinle, önsezin vardı ya?
Listen, you know the hunch of yours?
Biliyor musun, bir şey sezdim. Biraz çatallı bir dille konuşuyorsun, tatlım.
You know, I got a hunch you're speaking with a forked tongue, pretty.
Sadece önseziydi sanırım.
Well, it was just a hunch, I guess.
Önsezine güvenmeyi daha bırakma, Clark.
Don't give up on your hunch just yet, Clark.
Önsezin doğruymuş.
DAVID : Your hunch was right.
Önseziyle, Daley'e bir fotoğraf dizini gösterdim.
I played a hunch, showed Daley a photo array.
Beni de bu düşündürüyor.
It's just a hunch.
İçime öyle doğdu diyelim!
Let's just say I got a real good hunch about this one.
Bak, bir şeyler seziyorum.
Look, I had a hunch, and I was right.
Suçlu bulunacaksan- - Benim kanaatimce bu... ateşli silah bulundurmaktan olur- -
My hunch- - 80 to 90 % chance you'll be indicted.
Sadece önsezi.
Just a hunch.
İçime doğdu, araştırdım.
I had a hunch, so I checked it out.
- İçime doğdu diyelim.
- Call it a hunch.
Ve şimdi de onu bir çok teste maruz bırakmak istiyorsun. Bu ona zamana ve binlerce dolara malolacak, bir önseziye dayanarak mı?
Now you want to subject him to more tests, which will cost him time and thousands of dollars on a hunch?
Ama içimden bir his Avrupa'yı terketti diyor
But I have the hunch, you that you were a thief.
Bu kız hakkında bazı önsezilerim var.
This girl, I'm getting a hunch.
Şüphemi destekliyor.
Only confirms my hunch.
Anlamıştım zaten!
I had a hunch!
Galiba böyle şeyler insanın içine doğuyor.
I guess people get a hunch about these things.
Dünya çapında bir krizin içerisindeyiz benim olup biteni anlayacak vaktim yok.
We're in the middle of a major world crisis. I don't have time for a hunch from police psychics.
- "Şanslı bir tahmindi" dedi.
- You had a lucky hunch
Benim şanslı tahminimi sunmada iyi eğlenceler.
Have fun presenting my "lucky hunch"
Kamburlaşma dik dur bakayım!
Don't hunch up! Straighten up your spine!
Annenizin içine doğan bir şey var.
Your mother had a hunch.
Her neyse, eğitimli önsezilerim bana çözmem gereken bir cinayet olduğunu söylüyor.
Anyway, my educated hunch tells me that there's a murder to solve.
Size Gil Hollis'i, bir yumrukla içeri sürüklediğim gençlerden birinin verdiği ifade üzerine içeri tıktığımızı hatırlatabilir miyim?
May I remind you that we only pulled in Gil Hollis because of a statement by one of the ska boys that I dragged in, based on a hunch.
Bu iki davanın bağlantılı olduğunu seziyorum.
I have a hunch that these cases are related.
Polis önsezisi.
A cop's hunch.
Bir mantıksızca ve asılsız bir önsezi!
An illogical and groundless hunch!
- Burada yaşadığına dair bir histi.
- Just had a hunch he lived in the area.
Bu sadece bir his miydi?
That was really just a hunch?
İçimde bir his var, bana müvekkilim, müvekkilimiz hakkında duymak istemediğim birşey söyleyeceksiniz.
I have a hunch that you're going to tell me something about my client, something about our client that I don't need to hear.
Sadece bir önsezi de.
{ Look, } Just call it a hunch?
Bir önseziye dayanarak.
Based on a hunch.
Phil'in karısının nerede tutulduğuna dair bir önsezim var.
I have a hunch about where phil's wife is being held.
Adam önsezisini takip etti.
The man followed a hunch.
Tahmin etmiştim.
I had a hunch.
Zehri orada bulacağını hissediyorum.
I have a hunch that you're going to find your poison in there.
Önseziyle Fighterları kaldırmak...
Launching those fighters on a hunch...
Kuşkun doğruymuş.
Your hunch was right.