English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İngilizce / [ I ] / Ideals

Ideals Çeviri İngilizce

775 parallel translation
Dünya sadece idealler etrafında dönmez!
The world does not revolve only around ideals!
İstasyona girmeden önce benimleydi. Muhtemelen onu orada kaybettim, birkaç inançla beraber.
I probably lost it in the station, together with a few ideals.
Kaybolan inançlarını eski yerlerine koyamam belki ama Şanghay'a vardığımızda sana yeni bir saat alırım.
I cant replace your ideals but ill buy you another watch when we get to Shanghai.
Kokuşmuş idealler üzerine kurulu ve yok oluşa mahkum bir dünya üzerinde yükselen mutlak bir emniyetsizlik ve kargaşa devleti.
A state of complete insecurity and anarchy, founded upon the tainted ideals of a world doomed to annihilation.
Yüksek idealleri var.
He has high ideals.
Pekala, ben evde doğdum, çünkü o anlarda annemin yanında olmak istiyordum bilmiyorum belki de ideallerimizden vazgeçtiğimiz içindir.
Well, I was born at home because I wanted to be near Mother at the time... ... and I'm not sure, maybe ideals have ceased to exist.
Bilgi birikimimizi, disiplinimizi, elimizdeki tüm değerli idealleri.
Our fund of knowledge, of discipline, all the ideals that we hold precious.
Elimizdeki tüm değerli idealler.
The ideals that we hold precious.
İdeallere inanmam.
I have no faith in ideals.
Her yaz fakir çocukları birkaç aylığına sokaklardan kurtarsak doğa ve Amerikan idealleri hakkında bir şeyler öğretebilsek iyi olurdu.
If we could get the poor kids off the streets for a few months every summer - - And let them learn something about nature and American ideals.
Yok canım. - Evet, idealleri aynı.
- And with Honest Abe's ideals.
Onun karakterine, ideallerine sahip kişilere çok ihtiyacımız var.
We need a lot more like him. His kind of characters, his ideals.
Her dinden ve her kesimden bir araya gelecek bu çocuklara Amerikan idealleri, karşılıklı anlayış öğretilecek ve bu güzel yurdun gençlerine sağlıklı bir yaşam sunulacaktır.
Boys of all creeds, kinds and positions - - To educate them in American ideals and to promote mutual understanding - - And to bring about a healthful life to the youth of this beautiful land.
Bir anda acı gerçeklerle yüzleşmek zordur ama içeriye girmeden önce ideallerin hakkında düşünmelisin.
It's tough to run head-on into facts. - - But you must check your ideals outside the door like you do your rubbers.
Otuz yıl önce benim de ideallerim vardı.
Thirty years ago, I had your ideals.
Kafam saçma sapan Amerikan idealleriyle dolu.
Full of a lot ofjunk about American ideals. A lot of junk all right...
Dinle : "Her zaman dostum olarak kalacağını bilmeni istiyorum ama davranışların benim kadınlık ideallerimle bağdaşmıyor..."
"I want you to know you will always be my friend but your conduct was so shocking to my ideals of womanhood..."
Öyle idealleri ve belirli şeyler üzerine farklı bakış açıları var ki zamane kızlarının kıyas yapılamaz şekilde üzerinde.
She has such ideals and such a viewpoint on things that she's so far above the girls you meet today, there's no comparison.
Onun yazdıklarını okusaydınız idealleri ve ulvi dünya görüşü olduğunu anlardınız.
If you could read his letters. Such ideals, such a lofty point of view.
Bu adam ona, bilgi, düşünce ve ideal dolu bir dünyanın kapılarını açar.
He opened up for her a beautiful world full of knowledge, thoughts and ideals.
Benim fikirlerime bakışı yüzünden babanın fikirleri umurumda değil.
No, I daresay I don't care any more for your father's ideals than he does for mine. - George.
- Yüksek ideallerle dolu.
- And he's full of high ideals.
Bu idealleri yeni neslimize geçireceğiz.
We shall pass these ideals on to our descendants.
Ama onları asla öğrenmeyi bırakmama ve, St Mary'nin ideallerini hep akıllarında tutmaları konusunda etkilersiniz.
But impress upon the graduating class... that they must never give up their pursuit of learning... and at all times carry uppermost in their minds... the ideals of St. Mary's.
- Bence her doktorun idealleri vardır.
I should think all doctors ought to have ideals really.
Diğer yarısı ise bütün hayatına hükmeden ideallerine umutsuzca yapışmıştı.
The other part clung desperately to the ideals that have driven him all his life.
Bu idealler uğruna kentin varoşlarında fakirlere şifa dağıtmaya gidiyordu.
Ideals that have sent him into the slums to heal the poor.
Ve idealleri o kadar güçlüydü ki, bir kalkana dönüşüp fakirliğine ve tarifsiz yalnızlığına karşı onu korumaktaydı.
Ideals so strong they've become a shield against his poverty, his bitter loneliness.
Büyük idealleri olan biriydi.
God rest his soul. He was a man of high ideals, so-called.
Ama idealler ve sıradan duygular bu şehri mahvedebilir.
But ideals without common sense can ruin this town.
Kaybolan ideallerimi pek hatırlayamıyorum.
I hardly recognize my lost ideals.
# Yıkılmış hayalleriniz mi var?
Got some broken-down ideals?
Kimi zaman yoldan çıkarsın, eksen etrafında dönersin ve bir ağaca toslarsın çamurluklarını ezer, memleketten getirdiğin o güzel idealleri kazır atarsın.
Sometimes you skid, sometimes you go into a spin and smash into a tree and bash your fenders and scrape those fine ideals you brought from home.
Severina, şimdi bizlere bu işçilerin izlenimlerini ihtiyaçlarını ve ideallerini anlatacak.
Severina is now going to tell us about the impressions the needs and the ideals of these workers.
İdeallerinden diyelim istersen.
or the ideals, if you prefer.
Siz asil idealistlerin merak ettiği bu.
That's what they mean, your noble ideals.
Bu sadece, şey sanırım biraz eski kafalıyım.
It's just, well, I... I guess I have old-fashioned ideals.
Ya bütün yaz sürdürdüğün, bu modası geçmiş tavırların zırvaların ve daha kötüsü bütün bunlara sıkı sıkı sarılman?
Why, that pitch about your ideals being so old-fashioned... and all the malarkey that you've been dishing out all summer.
Peki ülküleriniz nedir öyleyse?
So, what are your ideals?
Ülküleriniz nedir?
What are your plans, your ideals?
Ülküm, bana devamlı ihtiyacı olanların ülküsüyle aynı.
The same ideals... of those who need me, day after day.
Sizin de bildiğinizi umduğum gibi Bay Worthing, artık idealler çağında yaşıyoruz. Ve benim idealim her zaman Ernest isminde birisini sevmek olmuştu.
We live, as I hope you know, Mr. Worthing... in an age of ideals, and my ideal has always been... to love someone of the name of Ernest.
Bizi bir araya getirme fikri başarısızlığa mahkum.
It is not ideals which bind us together, but failure.
Bize gereken, vurucu bir ifade, "idealleri bisküvi üzerine sürmek" gibi.
What we need is some quick image, like "spreading ideals on a cracker."
"İdealleri bisküvi üzerine sürmeyi denedin mi hiç?" Beğendiniz mi?
You all like that? "Ever try spreading ideals on a cracker?"
"İdealleri bisküvi üzerine sürmeyi denedin mi hiç?"
Did you ever try spreading ideals on a cracker?
Sen ve senin aptalca ideallerin.
You and your silly ideals.
Ayrıca yükselmek gibi ideallerim de vardı.
I was born with other ideals.
Bleda tüm ideallerimize ihanet edip sıradan bir yaşantıyı kabul etmek istedi.
Bleda wanted to betray all our ideals and accept a mediocre existence.
Haklısın, başka ideallerim vardı, Konservatuarda müzik okumak istedim.
You're right, I had other ideals, I wanted to study music.
Coşkuyla söylenmiş ya da paylaşmadığım fikir ve inançlarla ilgisi yok.
It isn't dictated by enthusiasm or by ideals and beliefs I don't share.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]