Idle Çeviri İngilizce
946 parallel translation
Bize boş yere yalan söyleme ;
We're lying idle ;
Ömründe tek bir boş günün olmamıştır. Bunu bilir, bunu söylerim.
You've never had an idle day in your life.
- Ben başıboş bir kadın değilim, Magnus.
I am not an idle woman, Magnus.
Belki şaka olmayabilir ama gereksiz bir lakırdı.
Maybe not a joke, but idle talk.
- Aylak zenginlere ne dersiniz?
- Unemployment! - What about the idle rich?
İşsiz insanlar.
Idle men.
- Boş sözler bunlar.
- That's just idle talk.
Eğer yaramaz bir kız olup tembellik edersen, siyah böceklerle birlikte arkadaki mutfakta yatacaksın ve Bayan Pearce seni süpürgeyle pataklayacak.
If you're naughty and idle, you shall sleep in the back kitchen among the black beetles, and be walloped by Mrs. Pearce With a broomstick.
Saklamıcam, biriktirmicem ama yersiz de harcamıcam.
I shan't save it, spare it or live idle on it.
Birbirimiz için yaratılmış olmamız önemli değil mi?
- Rich, idle... - Creative and hardworking people in the country.
Boş dedikoduları dinlememelisiniz.
Surely you haven't listened to idle gossip.
Bunca yılı kaybetmesi ne kadar da kötü oldu.
A pity it should be idle all these years.
Biraz önce bahsettiğin çekimi benim de güçlü bir şekilde hissettiğimi inkar etmek yersiz olacak.
It would be idle of me to deny that I, too, feel the affinity that you mentioned a few minutes ago, very strongly.
Şeytan ve avarelik hakkında, biliyorsun değil mi?
You know about Satan and idle hands, don't you?
Sergilediğiniz boşboğazlık, akıl yoksulluğu vermem istenen dersi çoğunuza öğretmeyi başaramadığımı gösterdi.
The idle tongues... the poverty of mind which you have shown... mean that I have failed to reach most of you with the lesson I was given to teach.
Bunu sormamin tek sebebi bos bir merak degil.
More than idle curiosity prompted my question.
Ve diğerleri... Biz boş duruyoruz diye hepinizin boş mu durması gerekiyor?
And the rest of you, because we all must be idle, must you all be idle?
Garajda öylece duruyor.
It's just standing idle in the garage.
Burada 18 oda var ve sen Güney Afrika'dan gelip doğruca kulübüne giderken, benim tembel elemanlarım birbirlerinin başının etini yiyorlar.
I have 18 rooms here, a bone-idle staff eating their heads off, and when you come home from South Africa, - you go straight to your club. - I know, it's awful.
O zamana kadar Moon sıkı çalışacaktır.
- But remember... Don't imagine that Monma has been idle all these months.
Benim Kazaklar ne kadar boş duracak?
How long will my Cossacks stand idle?
Paralarını çöpe atmalarına dayanamıyorum.
Can't stand to see their money lie idle a piece.
- Sadece boş dedikodular konusunda.
- Only of idle gossip.
Basit bir dürtü, ufak bir flört, biraz da içkiyi kaçırınca...
Casual impulse, an idle flirtation, one drink too many.
- Benim de ufak bir flört için Lana Turner'a sözüm vardı. Ama dans etmeyeceğiz.
Yes, but I have a date for an idle flirtation with Lana Turner that we worked out.
Burada dikilip boş dedikodulara zaman ayıramam Bay Godby.
I'm afraid I really can't stand here wasting my time in idle gossip, Mr. Godby.
Evet, boş zamanlarımda.
Yes, in my idle moments.
Bizi dinlemeyeceğinizi biliyorum çünkü zengin ve boş bir hayat sürüyoruz.
I know you won't listen to us because we lead a rich and idle life.
Fortaleza'da limana girdik. Biraz balık tutmak için oltaları çıkardık.
We put in at Fortaleza and a few of us had lines out for a bit of idle fishing.
Ama düşünün, bu ateşli sevginin belirtisini görünce, görmezden gelseydim bu sevgiyi, ne düşünürdünüz o zaman benim için?
But what might you think, when I had seen this hot love on the wing, if I had looked upon this love with idle sight, what might you think?
Kaçık rolünü oynamaya başlamalı.
I must be idle. Get you a place.
Bırak bırak, saçma bir karşılık bu!
Come, come, you answer with an idle tongue.
Sizin de birkaç dakika önce bahsettiğiniz konuda benim de güçlü şeyler hissettiğimi inkar edecek değilim ama...
It would be idle for me to deny that I too feel very strongly this affinity that you spoke about a few minutes ago.
Sırf babam bu konuda çok hevesli değil diye milyon dolarlık bir işi boş ve geçici bir heves için çöpe atmayacaksın.
Just because Dad doesn't go falling all over himself... you're not going to throw away a million-dollar business... for an idle whim.
Miriam'm eli sabah akşam hep işte.
Morning to night, Miriam's hands are never idle.
Son zamanlarda aklı bir karış havada.
He's been very idle lately.
- Boş bir hayal.
- Ah, an idle dream.
Ve kime aşırı çalışma saatlerinden dolayı ölmez. Hiçkimse şimdiki gibi öylece durup izleyemez.
And nobody would die from hard work anymore, while others stay idle and watch them.
Londra'da zaten fazlasıyla aylak adam var.
There are far too many idle men in London as it is.
- Sıradan bir yorumdu.
- An idle comment.
Savulun buradan aylaklar!
Hence! Home, you idle creatures, get you home!
Eğer insanlık şerefi, çektiğimiz acı, gördüğümüz kötülükler yetmiyorsa bize yapacağımızı yaptırmaya bırakalım bu işi şimdiden,.. ... gidip yatalım rahat döşeklerimize.
If not the face of men, the sufferance of our souls, the time's abuse, if these be motives weak, break off betimes, and every man hence to his idle bed.
Korkutmaların boşuna Cassius, korkmam. Dürüstlüğüm öyle bir zırh ki benim savurduğun şimşekler yumuşak yeller gibi geçer üstümden, duymam bile.
There is no terror, Cassius, in your threats, for I am armed so strong in honesty, that they pass by me as the idle wind, which I respect not.
Uluslar arasındaki kardeşlik, ne boş bir ifadedir ne de sırf ütopya değil.
Fraternity among nations is neither an idle phrase nor a mere utopia.
Babamız bize boş durmayı değil savaşmayı öğretti.
Our father taught us to fight, - not to be idle.
Birinci grup, rölantide.
Group one, idle.
İkinci grup, rölantide.
Group two, idle.
- Birbirlerini etkilemeye çalışıyorlar, yüzbaşım.
- They don't go in for idle talk.
Tutarsız ve düzensiz raporların yüzünden buradayım... gevezelik yaparak başımı ağrıtmak istemiyorum.
I'm here because of your confused and irregular reports... and I don't want to be bothered with any idle chatter.
Efendim, hani siz demiştiniz ya, yararsız ot çabuk büyür, diye.
Oh, my lord, you said that idle weeds are fast in growth.
.. özellikle benim için, çünkü zengin değilim ve hiç aylak olmadım.
especially for me because I'm not rich and I've never been idle.