Ilâhi Çeviri İngilizce
89 parallel translation
Tüm milletlerin kalbini kazanmak gibi ilâhi zarafete sahip bir eşim olduğu için kadere teşekkür ederim.
And I thank God... that gave me a woman... with the sacred gift to... conquer everybody's heart.
Tüm milletlerin kalbini kazanmak gibi ilâhi zarafete sahip bir eşim olduğu için kadere teşekkür ederim.
I thank destiny for giving me a wife who possesses the divine grace to win the hearts of whole nations.
Çocukken ilâhi söylediğim koroyu görememişsin demek.
You attended the wrong Sunday school when I was a choirboy.
Takdir-i ilâhi bizi koruyacak ve huzur içinde olacağız.
May Divine Providence protect us and peace be with you.
Ama sizin gibi bir oyuncu, inançlı olsa da olmasa da bunu ulvi bir sinema şölenine dönüştürebilir. Sinema dilini kullanarak basit, yalın ama yine de anlamlı imgeler yardımıyla ilâhi bir şiiri ortaya çıkarabilir. Roland Barthes'ın da dediği gibi sintagmatik içinde birazcık John Ford bulunan...
But an artist like yourself,... whether a believer or not,... will understand that structuralist cinema can recapture sublime poetry through primal images,... eloquent in their very poverty,... syntagmatic, as my friend Roland Barthes would say.
Çünkü beni onun ilâhi varlığından uzaklaştırıyor.
because it distances me from her divine presence
Hayat, ilâhi gücün bir tezahürü olarak var olmakta.
Life exists because of a divine pattern.
Ne ilâhi bir koku.
Mmm. Such a heavenly scent.
Rahipler kazandığında ilâhi kudret bir azrail yollayacak ve parayı bölüştürecek.
When the priest's winning Divine Providence sends a viaticum, and he splits with the money.
Bu ilâhi bir işe yaramıyor.
The chant doesn't work.
İkinci ilâhi için ona hâlâ ihtiyacımız var.
We still need her for the second chant!
Başka bir ilâhi daha var.
There's another chant.
O doğru ilâhi!
It's the right chant!
İşte... bizi tekrar taşa çevirecek olan ilâhi.
Here... it's the chant that will turn us back to stone.
Gabrielle, ilâhi bu!
Gabrielle, this is the chant!
Masa üç ilâhi din tarafından da aranan kutsal bir nesne.
The Table is a holy object sought after by the three main monotheistic religions :
Yoksa ilâhi elin işi mi?
Or the work of a divine hand?
Büyük bir dolap çeviriyorlar, çünkü üç gündür 79. ilâhi çalıyor.
A big rip-off because Psalm 79 has been on there for three days.
ister takdir-i ilâhi deyin, ister doğal seleksiyon.. .. herkesin ölümle randevusu var.
Be it divine intervention or natural selection..... everyone's got an appointment.
Evet ama ilâhi bir yeteneği vardı.
Yeah, but she was a holy one.
Maggie, ilâhi kitabı öyle oraya buraya sürülmez.
Maggie, a song is not made for this.
Clark, her ne kadar, Lois'in ilâhi kudret hikayesine katkıda bulunmak istesem de, o sırada baygın halde yatmakla meşguldüm.
Clark, as much as I would love to contribute to Lois'divine-intervention story, I was a little busy being unconscious. Chloe, come on.
Benimle beraber Hampshire'a geliyor. Babamın ikimiz hakkında da ilâhi planları var.
Joining me in Hampshire, my father is preparing us both for holy orders.
İsa adına ruhlarımızı da ilâhi lütfunla besle.
Feed our souls with heavenly grace, in Jesus'name and for His sake.
Doğallık, esinlenme ve Romantiklerin yaptığı gibi ilâhi rehberlik arayışı Baudelaire'in ilgisini çekmezdi çünkü ona göre şiir daimi emekti...
Spontaneity, inspiration, - the Romantic urge to seek heavenly guidance - was uninteresting to Baudelaire, for whom poetry was endless toil...
Bir gün içerideki radyodan gelen muhteşem bir müzik duydum, ve gerçekten de duyduğum en tatlı ilâhi gibiydi.
And I remembered passing one day and hearing the most wonderful music coming from the radio inside, and it really was like... like the sweetest hymn I'd ever heard.
Biri ilâhi için, biri de günah çıkarma içindi.
Once for Mass, once for confession.
Çekiciliği ilâhi...
Its lure biblical.
Bence kendine hâkim olma, doğal bir ilâhi unsurdur.
Self-control is a natural spiritual element.
Büyük bir güçten gelen kader ya da ilâhi ironi yüzünden kendimi bir kez daha Brideshead'de bulmuştum.
Whether by fate or the divine ironies of some higher power, I find myself returned once more to Brideshead.
Kimisi şans eseri diyor Kimisi ilâhi düzen.
Some people say it was by chance, others, design.
Latince bir ilâhi duyuyorsun.
We hear the hymn in Latin.
İlâhi kıralımız Hazreti İsa'ya...
Unto Christ, our heavenly king
Bu takdir-i İlâhî değil de nedir?
If this isn't tempting providence, I'd like to know what is.
Bunların gazetede yayımlanması takdir-i İlâhî.
This is tempting providence putting all this in print.
Kısacası, yalnızca ilâhî otoriteyi tanıyan bir rahip,... insanların onu suçlayacağı korkusuyla, deliriyor yani. - Doğru.
So, a priest who only acknowledges divine authority, on feeling condemned by men too, goes insane.
İlâhi büyük mağaradaki sunağın altında bir parşömende.
The chant is on a scroll underneath the altar in the cavern.
İlâhi bir görünüşünüz var, gözlerinizden nur fışkırıyor.
Sir, you're born with fairy bones, your eyes show holy light.
İlâhi bir görünüşünüz var, gözlerinizden nur fışkırıyor.
You're born with fairy bones, your eyes show holy light. You're a fairy descended on Earth.
İlâhi bir görünüşünüz var, gözlerinizden nur fışkırıyor. Siz seçilmişsiniz!
Sir, you're born with fairy bones, your eyes show holy light.
Bize hayat verdin ve bizleri o şeytandan sadece senin ilâhî müdahalelerin kurtarabilir.
You gave us life. And only your divine intervention can save us from the devil.
İlâhi saadete giden yol ondan geçiyor.
She is the way to heavenly bliss.
Meg İlâhi 41'i oku ve söyleyene kadar durma.
Meg, start at Psalm 41. Don't stop readin'till I tell you.
İlâhi hattını aramam limitsiz.
Unlimited time to call the Psalm-A-Day Line.
İlâhi için çok teşekkür ederim.
Thank you so much for the anthem.
İlâhi sen.
You're a piece of work.
Buranın patronu. İlâhi söyleyenlerle işimiz olmaz.
I'm the boss.
Çantası yeni el ilânları ile dolu Pernille ile birlikte okulda ilâhî kitapları üzerine çalışma yapacaklar.
- And have your bag packed with additions to be in school hymnal.
Şu ilâhî kitabını güncelliyorlar.
- There were new hymns in the books.
Tüm şu ilâhî kitaplarını alıp bu sabah gitti.
But... She went off course this morning with all the hymns.
İlâhi bitiyor.
It ends.