Impress Çeviri İngilizce
3,031 parallel translation
Hayatım, onu etkilemek zorunda değilsin.
Oh, honey, you don't have to impress him.
Tüm bu müstehcen yaygara, eğittiği sıradan askerleri baskılamak için değil onları bir parça keyif ile ayartmak için sahnelenen bir şovdan ibarettir.
All this obscene shouting is just a show put on - not so much to impress ordinary soldiers - whom he is training as to bribe them - with bits of enjoyment.
- Hele ki birilerini etkilemek istiyorlarsa.
Certainly not when they're trying to impress someone.
Bu Harrods müdürünü ne olursa olsun etkilemek zorundayız.
We must impress this Harrods style director at any cost.
Bizi etkilemek sizin elinizde.
It's up to you to impress.
Belki ortaklardan birini etkilersin falan.
Yeah, maybe impress one of the partners...
Beni etkilemek istiyordu.
She wanted to impress me.
Kimden etkilendin
- Who did you want to really impress?
Cüretkâr, maliyet düşüren böyle bir hamlenin Hank Hooper'ı etkileyeceğini umuyorum.
I'm hoping that a bold, cost-cutting move like this will impress Hank Hooper.
Zed, Mara'yı etkilemek için bir ışıksiklet yaptı ama Mara'nın yerine kaçağı etkiledi.
Zed builds a lightcycle to impress Mara but it impresses the renegade instead.
Seni niye etkilemek istiyorum?
Why do I wanna impress you?
Stil yöneticisini etkilemek ve Harrods'ın Donovan Decker'dan memnun kalmasını sağlamak.
Um, to impress the style director and ensure Harrods is confident that Donovan Decker has what it takes?
Unutmayın, bu Harrods stil müdürünü ne olursa olsun etkilemeliyiz.
Remember. We must impress this Harrods style director at any cost.
Evet, benim motorum 3.8 litre V8 ile en küçük motor ancak buradaki motorlardan litre başına en yüksek üretimle benimki en iyisi çünkü mühendisler sadece cahilleri kandırmak için bir kaç parçayı birleştirmek yerine, onu zekice tasarladılar.
Yes, my engine is the smallest. It's a 3.8-litre V8, but it has the highest specific output, that is, of all the engines here, it produces the most BHP per litre, because it's been intelligently designed by engineers in Woking, not just put together to impress yahoos.
Rutherford'u etkileyebilirsek yepyeni ve başka bir kulvarda olacağız dostum.
If we impress Rutherford, we're in a whole new league, man.
Eğer bu davet organizatörünü etkilebilirsek ve bize iş vermeye devam ederse yeşil yunusların parasını çıkarabileceğiz.
If we impress this event planner and she keeps booking us, we'll be able to afford green dolphins.
İrlandalı topluluğun önde gelen iş adamlarından biri olarak kendisine bu tip davranışların çıkarlarımıza uymadığını belirttim.
As a businessman and leader of the Irish community, Ä ± felt obliged to impress upon him that his behavior was in conflict with our interests.
Onu etkileyeceğini söylemişti.
He told me ii would impress her.
Beni etkilemeye mi çalışıyorsun?
Are you trying to impress me?
Ama sadece... sadece bilirsin... Eğer seni etkilemeye çalışıyor olmasaydım, bunun dudaklarıma değmesinin hiç bir şekilde imkanı yoktu. Seveceksin.
But just... just so you know, if I wasn't trying to impress you, there is no way this would touch my lips.
Hiçbir şeyi önemsemiyorsun ve seninle olduğum için çok şanslıyım. Ama arkadaşlarını etkilemekle uğraşamam daha fazla.
Don't care about anything, and I'm so lucky to have you, but I just can't try to impress your friends anymore.
Grant arkadaşlarımı etkilemeye çalışman gerekmiyor.
Grant, you don't have to try to impress my friends.
o kollarla, onu etkilemek için papa kürsüsünü ortadan kırabilirdin.
with those arms, break a papa bench in half to impress her.
3. sınıfta yetimhanedeki çocukları ailem hakkındaki hikâyeyle etkilemek için yaptım. Işıklar kapalıyken yapılan gizli gölge kuklası gösterisi.
I made them in third grade to impress the other kids at the orphanage about my parents'story - - secret shadow-puppet show at lights out.
Beni etkilemek için üç dakikan var.
You have three minutes to impress me.
Neden hala şu kızı etkilemeye çalışıyorsun?
Why are you still trying to impress that girl?
Etkilemeye çok hevesli olmalısın.
You must be very keen to impress.
- Cathy bir klinik deneye katıldı. Hastalığının tedavisini bulmaya çalışıyorlar.
And yet, somehow, you found the time to buy that new jacket to impress your new a-list friends.
Beni etkileyeceğini düşündüğün tonla bir şey söylemeyi mi yoksa bunu giyip senin hakkındaki hislerimi alevlendirmeyi mi?
Well, what do you want to do? Do you want to say a list of things you think might impress me or do you want to try this on and make me really like you, just for having the guts?
Etkilemek için dans etmeye hazır mısın?
Are you ready to dance to impress?
Kimi etkilemeye çalışıyorsun?
Who are you trying to impress?
Charlie, bayağı uğraştırıyor. Mario'nun çubuğunu çalıyor, Erik'in işine karışıyor ve Aylin'etkilemeye çalışıyor.
Charlie's been having a trying time lately, trying to steal Mario's cane, trying to take Erik's job, and trying to impress Aylin.
Ama Ryan'ı etkileyemiyor.
Which didn't impress Ryan at all.
Etkile beni.
Impress me.
Bizi etkilemek zorunda değilsin.
You don't need to impress us.
On dakika, bayanlar baylar. Yeni başlayan bir programımız ve etkilememiz gereken bir haber müdürü var.
Ten minutes, ladies and gentlemen, we have a show starting and a new head of news to impress.
Sadece kızları etkilemek için ayrıca, kutsal şeylere saygısızlığı önlemek için, bunu kibarca sana sunarım.
Just to impress the girls. And this is why, to prevent further profanations, I offer you this fine.
Çünkü listelerini çentiklemek için çok isteklisin.
That's because you're too eager to impress those pricks.
İşini iyi yapanlar dişileri hayran bırakır ve daha sık çiftleşme izni alır.
Those good at the job impress the females and are allowed to mate more often.
İlgi çekmek umuduyla dikey sıçramalarının provasını yapıyor.
He rehearses his vertical leaps, hoping to impress.
Erkek karşı cinsi soytarılık yaparak etkilemeye çalışıyor.
The males try to impress the opposite sex by clowning around.
Her zamanki masamızı istiyoruz, fakat her zamankinden biraz daha süslü hazırla, çünkü birini etkilemeye çalışacağız.
We would like our regular table, but we want you to set it up a little fancier than normal because we're trying to impress someone.
Thomas bir avukatı etkilemek için kravatını ütülemek dışında bir şey yapmadı.
Thomas never did anything except iron his tie to impress a counsellor.
Kane asla yenilmiyor.
Kane never fails to impress.
Bu kampanyayı yapmamın tek sebebi onu etkilemek içindi, ve o daha az önemsemedi.
The only reason I did this campaign was to impress him, and he couldn't have cared less.
Bu yüzden orta okuldayken nefret etmeme rağmen, onu etkilemek için atletizm takımına katıldım.
So in junior high, I joined the track team to impress her, even though I hated it.
Orta okuldayken onu etkilemek için koşmaya başladım...
When I was in junior high, I started doing track just to impress him...
Beni etkileyebilmen için şans vermek istemiştim.
I wanted to give you a chance to impress me
Bizi etkilemekten vazgeçmeyeceksin değil mi?
Well, you never cease to impress, do ya?
Etkilememiz gereken yeni bir haber müdürümüz var.
We have a new Head of News to impress.
Bu kızı etkilemek de pek zor.
She's hard to impress.