Inkar Çeviri İngilizce
4,915 parallel translation
O inkar etti ve buna zorlandığını söyledi.
He denied it and said he was forced.
İnkar etmediğini inkar etti.
Hmm. A non-denial denial.
Siz inkar etmediniz.
And you didn't deny it
Sonuna kadar inkar ediyor.
She denies till the end
Suçu inkar mı edeceksin? Hayatın boyunca suç ortağı olarak mı kalacaksın?
To conceal the guilt and live as an accomplice for the rest of your life?
Zamanın dolmasına 4 saat kala şüpheli Jung suçlamaları inkar ediyor.
- 4 hours till - Suspect Jung denies the accusation
İyi bir takım olduğumuzu inkar edemezsin.
You can't deny that we've made a good team.
Hala inkar durumunda mısın partideki şeffaf sahne performansının geri teptiğini?
Are you still in denial about how your transparent shower stunt backfired?
Victoria, şu vakte kadar iyi bir takım oluşturduğumuzu inkar edemezsin, ve... bunun yanında...
Victoria, you can't deny that we've made a good team thus far, and... besides...
Elbette, buradan daha büyük bir dünya olduğunu inkar edemem.
Of course, I can't deny that it is a larger world here.
Halen kendi kendime bunun inkarı içindeyim.
Oh, I'm currently in deep denial that that's happening.
Dün beni aradığını ve masum bir kadına zarar verdiğini düşünmemi sağladığını inkar mı ediyorsun?
Do you deny calling me yesterday and leading me to believe That you had harmed an innocent woman?
Tabiki inkar ediyorum.
Of course I deny it.
Bunları inkar ediyormusun?
Do you deny any of this?
Çünkü, her şeyi inkar ediyorsun.
Because you're in denial.
Hala inkar ediyorsun!
You're still denying it!
Yapman gereken ilk şey, her şeyi inkar etmek.
The first thing you do is deny everything.
Tamam, inkar etmek.
Right, denial.
Donald'la ilgili basında çıkan haberleri inkar edemem, Ama o benim arkadaşımdı.
I can't deny what I'm hearing in the press about Donald, but he was my friend.
" Bu konuşmadan çok çekindiğimi inkar etmeme rağmen...
"It's an honour to be a bridesmaid at their wedding..."
Ona olan düşkünlüğün inkar edilemez.
There's no denying your affection for her.
Dostum, coşkuna saygım sonsuz, lakin, kanımca hipnozun geleceği hakkındaki kuşkularımı inkar edemiyorum.
My friend, I respect your enthusiasm, but for my part, I can't disavow my skepticism about the future of hypnosis.
# Ve beni inkar edecek benim olanı?
♪ ♪ And would you deny me what's mine?
Siyahilerin oy kullanma arayışlarının onlarca yıldır süren reddi ve inkarı azaltacak federal protokol istiyoruz.
And we want Federal protocol eliminating the decades-long dismissal and illegal denial of blacks seeking to vote.
Neyi inkar ediyordu ki?
Was not denial another?
Bunu inkar etmiyorsunuz.
- So you're not denying that connection?
Sonsuza kadar, senin burada olduğunu inkar edemem.
I can't keep denying that you are here forever.
Çiftleştirmesi çok pahalı, eğitmesiyse çok zor ama psi-köpeklerin mükemmel olduklarını kimse inkar edemez.
Expensive to breed, difficult to train, but there is no denying the brilliance of the psi-hounds.
En iyi seçeneğinin mantıklı inkar olduğunu düşündük.
We felt that plausible deniability was your best option.
Yani, her ne kadar inkar etsek de, bu doğru...
I mean, as much as we like to deny it in this PC day and age, it's true.
Bunu inkar edemezsin.
Well, you can't deny it.
Tatlım, bu manşetlere bile çıkabilecek inkar edilemez bir gerçek.
It's an undeniable truth, it might as well be written in print.
Onunla yüzleştim ve inkar etti.
I confronted him and he denied it obviously.
Her zaman mantıklı davranmıyordu, bunu inkar edemem.
She wasn't always making sense, I can't deny that.
Bizimkiler boşandıktan sonra, babam eve gelmeyince... onun Bay Kahverengi adında bir casus olduğunu... ve çocuklarının güvenliği için onları inkar ettiğini hayal ederdim.
After the divorce, when dad wasn't coming around... I used to pretend that he was a spy named Mr. brown, who... For the sake of his children's safety, had to deny their existence.
- " Cesaretin seni inkar ediyorsa...
- " If your nerve deny you...
Dün gece, Billy, Bay Bender ve şerefsiz babanın nereye gittiğini biliyorum. - Sakın inkar edeyim deme.
I know where you, Billy, Mr Bender, and your son of a bitch father were last night.
İnkar et İnkar inkar inkar..
You deny. Deny, deny, deny, deny, deny.
.. ama kondom düşerse, herkes inkar ediyor. neden böyle ki?
.. but when condom drops, everyone denies. why so?
Programın başarısı inkar edilemezdi ama iki büyük pazarda yer almıyorduk New York ve Los Angeles.
The success of the show was undeniable, except we were not on in two major markets : New York and Los Angeles.
Yazımı hazırlarken de bunu ona açıklamaya çalıştım ama o zaman da inkar ediyordu.
I tried explaining this to him when I was writing my paper, - and he was in denial then too. - Ah.
İnkar etmene gerek yok.
You don't need to deny it.
İnkar edecektir.
He'll just deny it.
İnkar etme zahmetine girme.
Don't bother trying to deny it.
İnkar edeceksen, sonuna kadar etmeliydin.
If you were going to deny who you are, you should've denied it to the end.
İnkar etme.
Don't deny it.
- İnkar ediyor.
- She's in denial.
İnkar edecek bir şey yok.
There's no denying that.
İnkar mı?
Denial?
Senin sikinin köpek bokunu yeni biçilmiş çim diye satabilecegini inkar etmiyorum.
Still.
- İnkar etme, Lloyd!
Don't deny it, Lloyd!