Interested Çeviri İngilizce
22,705 parallel translation
Rahatsız ettiğim için üzgünüm, bir süredir bu evi satın almayı düşünüyordum da, ama görünüşe göre artık...
Sorry to bother you. Um, I've actually been interested in buying this house for some time, uh, but now it seems to be...
Merak ediyorum hadi!
I'm interested, come on!
Ve eğer ilgilenirsen beni ara.
And if you're interested... call me.
Sonuç olarak ilgiliymiş yani.
Guess he's interested after all.
Ben onun için ortak olmak istediğini sanmıştım.
I thought you were interested in partnering on that?
Seninle ortak olmayı istiyorum.
I'm interested in partnering with you.
Bak Harry, sen benim ilk seçeniğimsin ama eğer ilgilenmiyorsan diğer şeflere bakmalıyım.
Look, Harry, you're... you're my top choice, but I have to move on to the other chefs if you are not interested.
Benim arkadaşlarımdan birisiyle randevuya çıkmak, ister miydin?
Would you be at all interested in... going on a date with a friend of mine?
Sadece tek bir şeyle ilgilenirler.
Only interested in one thing. Watch...
- Ne? Merak ediyorum.
I'm interested.
Müşterileri altınla ilgilenen bir finansal planlamacı mısınız?
Are you a financial planner with clients interested in gold?
Burada ilgilendiğimiz tek bir şey var evlat.
There is only one thing we are interested in here, son, and one thing only.
Her halükarda, arabayı almak isteyen biri var zaten.
In any case, there's already someone else who's interested.
Merak ettim sadece, o kadar.
I'm just interested, that's all.
Onu nasıl çekeceğimi biliyorum.
- I know how to keep him interested.
Özel hayatımla neden bu kadar ilgilisin sorması ayıp?
Why you so damn interested in my private life?
Ya sapık gibi davranıyorsun sonra da çıkıp ilgilenmiyormuş gibi konuşuyorsun.
Man, you act like a stalker and then go out of your way to deny that you're interested.
O konuşmak için pek hevesli değildi.
She didn't seem that interested in talking.
İlgini çekebilir diye düşündüm.
I thought you might be interested.
Oda kiralamak istiyormuş.
She's interested in a room.
Ben kızla ilgilenmiyorum bile.
Jesus, I'm not even interested in her.
Bu şartlar altında, toparlanma şansımız konusunda Başbakan'ın görüşlerini merak ediyorum.
Given these circumstances, I'd be interested to hear the PM's views regarding the chances for recovery.
Arapçaya ilgi duyan Orta Doğu'ya seyahat etmek isteyen ABD hükümetine kırgın kişiler bu profildeler.
You can use that for people who are interested in Arabic, uh, wanna travel to the Middle East, who are disillusioned with the U.S. government...
İlgini çekmezse bunları Vi'ye ve diğer kızlara bırakacağım.
Uh, gonna leave all this to Vi and the girls if you're not interested.
Bu konuda benim fikirlerimle ilgileniyor musunuz yoksa çoktan kararlaştırıldı mı?
Are you interested in my opinion on this, or has it already been decided?
Senin ne diyeceğini duymayı daha çok istiyorum.
I'm more interested in hearing what you think.
Onu endiselendirmeyen seyler hakkinda benimle konusmak hic ilgisini cekmedi.
He's never been interested in talking to me about anything that hasn't concerned him.
Bizim de kendi tekniklerimiz var tabi eğer ilgilenirsen.
Well, we've got our own technique, if you're interested.
Kendisi bir otel işletmecisi ve benim kulüplerimden birini açtığı yeni bir yerde bulundurmak istiyormuş.
Well, she is a hotelier who's interested in putting one of my clubs in a new space she's opening.
Varlıklı Ukrayna kökenli Amerikalı bir işadamını iyi bir amaç için şaşırtmış olabilirim.
I might have posed as a wealthy Ukrainian-American businessman interested in helping the cause.
Neden ilgileniyorsun?
Why are you interested in that?
İlgilenmiyorum!
Not interested.
Onun formlarını kendim doldurdum, ve içinde şüpheli bulunabileceği hiç bir şey yoktu.
It's just that I filled out his forms myself, and there's nothing in them that the OPM would be even remotely interested in.
Zarfların içerisinde sizi isteyen programların isimleri var.
Inside each of these envelopes are the names of the programs interested in you.
Kardeşim ve ben ilgilendiğimiz programların listesini yapıyorduk.
My sister and I were just making a list of all the programs we're interested in.
Eğer Noah Projesi ilerlemeye devam ederse kaybedecek çok şeyi olan bir üçüncül kişinin.
An interested third party who has a lot to lose if the Noah Objective goes forward.
- İlginizi çekecek kütük siparişi yakaladım.
Southeast. Tracked down a lumber order you might be interested in.
- Nasıl ilgimizi çekecek?
How interested would we be?
Bilmiyorum bana mantıklı gelmedi ve ilgilenmedim.
I don't know, it didn't make sense to me and... I wasn't interested.
Aslında bende sana ulaşmaya çalışıyordum, Fost ve Found etkinliği düzenlemek için...
You know, I was actually gonna reach out to you, see about doing an event, a Fost and Found event - at the Drop-In Center, if you're interested.
Arkadaşının çok ilgileneceğini düşündüğüm bir şey var elimde.
I have something your friend would be very interested in.
Hayır, arkadaşım "Grimm" in ilgisini çekebilecek... bazı resimler göndermiş.
No, he said he sent me some pictures that my friend... "the Grimm"... might be interested in.
Her zaman kitaplarla diğer şeylerle olduğundan daha çok ilgilendi.
He was always more interested in books than anything else.
Hayır, sanırım önce senin ilgilenip ilgilenmediği görmek istedi.
No, I think he wants to find out if you're interested first.
Ee, eğer ilgileniyorsan?
So if you're interested...
İlgileniyorum.
I'm interested.
Artık tarım yapmak istemiyorlar...
Their not interested in farming anymore...
Yine annem hakkında konuşmaya geldiysen hiç ilgilenmiyorum.
So if you've come here to talk about Mother again, I'm not interested.
- İlgilenmiyorum.
Not interested.
İlgini çekmeyecek şeyler.
Things you wouldn't be interested in.
İlgilenir misin?
I myself I have a full collection of Leonard Nimoy's spoken word albums on vinyl. You interested?