Irony Çeviri İngilizce
1,522 parallel translation
İroninin tadını alıyor musun?
Can't you just taste the irony?
Öldürdüğü adamın ikizini öldüren adam tarafından öldürülmedeki ironi turtacının üzerinde pek etki yapmamıştı.
The irony of being struck down by the man who murdered the twin of the man he killed was not lost on the Pie-Maker.
Hayatın bu acımasız ironisinde
For it is the cruel irony of life
Bu ironiyi seviyorum.
Gotta love the irony.
Bu ironiyi nasıl buluyorsunuz?
How do you like that for irony?
Bunu düşündüğünde iş ironiye kaçıyor.
It's dripping with irony when you think of it
Burada bir ironi olduğu bir gerçek. Çünkü Yunanlılar ve Romalılar Venüs'teki koşullardan haberdar değildi.
There's irony there because, of course, the Greeks and Romans didn't know anything about the conditions on Venus.
İroni.
Irony.
Garip olan şu ki ; 6 kişiyi öldürdüğü için idam edildikten sonra bile her zamankinden daha da ünlü.
Irony is, even after being executed for murdering six people, he's more popular than ever.
- Bence Shepherd'in ailesi, ona hiç düşünmediğimiz kadar sadık ve hastalıklı bir mizah anlayışına sahipler.
I think that Shepherd's family is more loyal than we ever thought, and they have a sick sense of irony.
Ne kadar tuhaf! Bunlar arasında tek suçlu olmayacak senken.
You of all people shall be a dangerous criminal, what an irony.
Biraz daha ironi eklemek için.
Adds to the irony.
Ne mükemmel bir kinaye... ama acı çok daha korkunç.
The Irony Is Exquisite, But The Pain Is More Formidable, You Know?
Sanırım acı, kinayeden zevk almamı engelliyor.
I Think The Pain Is Preventing Me From Enjoying The Irony.
Bütün bu olanlardaki ironiyi görebiliyor musun?
You do see the irony in all this, don't you?
Hayır. Ben ortada eğlenceli birşey göremiyorum.
No, not seeing any irony.
Hadi, Angie, ironiyi kabul et. Bu seni sen yapan şey.
Come on, Angie, embrace the irony.
İroniden hoşlandığımı biliyorsun ama bu kadarı çok fazla.
You kn, I knew I enjoyed irony, but this is just fun.
İroni tamamlandı
♪ Irony completed
Ama işin hicvi, adamın bunu kaldıramamış olması.
The irony is, he couldn't handle it.
İroniye bakın ki, batmayla oluşan volkanlar gazla dolu oldukları için çok patlayıcı ve yıkıcıdır. Ama gezegenimizin selâmeti için gerekli olan da bu gazın serbest bırakılmasıdır.
The irony is that subduction volcanoes are so highly explosive and destructive because they're so gassy, yet it's the release of the gas that's crucial to the Earth.
Kim demiş, Amerikalılar hiciv yapmaz diye.
Who says the Americans don't do irony.
Boltzmanin hikayesinin trajik ironisi 1906'da kendi hayatina kiydiginda, hakli çikarilmis oldugundan habersiz olusuydu.
The tragic irony of Boltzmann's story is that when he took his own life in 1906, he was unaware that he'd been vindicated.
İronik olan hemen bir önceki gün Gödel'in hiç bir zaman bilemeyemeceğimiz bazı şeylerin olduğunu ıspatlamış olmasıydı.
The irony was, that the very day before, Gödel had proved, that there were some things, we would never know.
Burada büyük bir ironi yaşıyoruz.
We're big on irony around here.
İroni, bazı şeyler belli bir rotada seyreder gibi...
Irony is when something seems like it's going a certain way, and then -
Evet, evet, ironinin ne olduğunu biliyorum, evlat.
Yeah, yeah, yeah. Yeah, I know - I know what irony is, kid.
Benim de birçok ironik deneyimlerim oldu.
You know, I-I've had a lot of experience with irony.
- İroni.
- Oh, irony!
Havada istihza mı seziyorum?
Do I detect you in irony?
Benim gözümde, gülümseyerek yapılan istihza, hakarettir.
It is my considered opinion that irony is insult with a smiling face.
Hayır, istihza, bir kahkaha ya da gülümseme eşliğinde, tutarsızlığa..... yeni bir boyut katıp, çelişkili gerçekleri bir araya getirmektir. Ve itiraf etmeliyim ki gerçek, arkasındaki gerçeklerle bir bütün olmalıdır yoksa benim gözümde, insan doğasının inkârı ve sahte bir olgu olarak kalacaktır.
No, irony is the bringing together of contradictory truths to make out of the contradiction a new truth with a laugh or a smile, and I confess that a truth must come with one or the other, or I account it as false and a denial of the very nature of humanity itself.
Mike bu ironiye bayılırdı.
Mike would've dug the irony.
Bana, "Beytüllahim Çelik İşletmeleri" adının içerdiği kinayeyi söyleyin.
Tell me the irony in the name "Bethlehem Steel Corporation."
Las Vegas ironilerin bir arada bulunduğu bir yerdir.
Las Vegas is a place that has no irony.
İroni mi?
Irony?
Tüm gösteriyi bana biraz zekâ ve ironiyle vermesi için ve elbette biraz da görsel piyesle bitirilecek.
To give me the whole show with some wit and irony, and, of course, topped off with some sense of visual spectacle.
En ufak alay yoktu.
Not a hint of irony.
Kaderin hoş cilvesine bak.
What delicious irony.
" İşin ilginç yanı aslında tüm bunlar David'in kendi fikriydi.
The irony of it was that it was all his idea really.
İroni ise, hepsi Grant Liberty yasal hesaplarında öylece duruyor.
The irony is, it is all just sitting in legitimate Grant Liberty accounts.
Ardındaki ironiyi tahmin edemezsin.
You don't know the irony behind it.
İroniye tutulduğundan haberi bile yoktu.
I'm not sure he even caught the irony.
İroni.
The Irony.
Bu çürümüş algı, ironinin üzerine kapaklanır ve işsiz tüm senaristler iş bulur.
And then this whole rotten thing could collapse on the sheer irony that every unemployable writer is employed.
Hiç de tesadüf değil, ha?
No irony in that, huh?
- "İroni" ye bakarsan, ha?
You looked up "irony," huh? What?
İronik olmadı.
The irony has kind of faded over time.
Şimdi, bu nasıl bir ironidir ki benden başka herkes kaçırmış?
Now, why is the grand irony of this, lost on everyone but me?
Ne rastlantı değil mi?
That's irony for you, huh?
Kuryemizin İngiliz olması ne ironi. "
What an irony the courier should be British. "