Içmem Çeviri İngilizce
2,289 parallel translation
Bir şey içmem lazım.
I need a drink
Hayır teşekkürler, ben içmem...
No, thanks! I don't drink...
Aslında bu kadar fazla içmem.
I never normally drink this much.
Ben musluktan su bile içmem.
I don't even drink out of a public fountain.
- Senin yanında içmem.
i don't smoke around you.
Ama işte ben içki içmem.
Only, you see, i don't drink.
Hafta içi hiç içmem. Ryan olmadan hiç içmem.
I never drink during the week, and I never drink without Ryan.
- Bir şeyler içmem lazım.
I need something to drink.
Ben içki içmem, Ot çekmem,
I don't drink, I don't do weed, I don't do class A...
Bu bir sorun çünkü gerçekten sabah kahvemi içmem gerek.
Which is a problem because I really need my morning cup of joe.
Kaliteli bir şişe, ben içmem.
It's a really good bottle, and i don't drink.
Dünyaca ünlü.. .. etli mısır dolmasını sindirmek için içki içmem gerekiyor.
I mean trying to keep down one of her "world-famous" tamales.
Kapuçino içmem gerek.
I am dying for a cappuccino.
- Sağ ol, ben çay içmem.
- Thanks, but I don't drink tea.
Bunlar işe yaramaz, çünkü ben içki içmem, Bay Axe
Well, it's not gonna work because I do not drink, Mr. Axe.
Başkalarının yerinde içmem.
I don't drink at other people's places.
Başkalarının yerinde vodka içmem!
I don't drink vodka at other people's places
Kusura bakma, ben içmem.
Sorry, I don't drink.
Bunu içmem ben.
I'm not going to drink that.
ben normalde çok fazla içmem.
I don't really drink very much.
Ben içki içmem.
I don't drink.
Ben çok sigara içmem.
I don't smoke much.
Bunu hayatta içmem.
There's no way I'm drinking that.
Dalga geçmeyi bırak, bu gece kafeye gidip daha fazla içmem lazım.
Oh, quit kidding around, I gotta drink more tonight, going back to that club.
İçki içmem gerekiyor.
I needed a drink. - Actually, you didn't.
Ben gerçekten çay içmem.
Oh, uh, I don't really drink tea.
Burada içmem yasak mı?
Am I allowed to have beer in here?
Siz bira içiyorsunuz, benim de bir şey içmem lazım.
You guys are drinking beer. I gotta tweak on something.
İlaç içmem lazım.
I need to take some medicine.
Bu aramadan sonra bir sigara içmem gerekecek.
I need a cigarette after that pat down.
Hayır, hayır içmem ben.
Oh, no, I... I don't drink.
- Ben sabah içki içmem.
- just bring it down a little bit, huh? - I don't drink in the morning.
Ben insan kanı içmem.
I don't drink human blood.
Ben şampanya içmem.
I don't drink champagne.
Bundan böyle, sudan da içmem.
From nown, I'm gonna avoid water.
Bana güven dedin diye içmem mi lazım... ıyyhh, sen bilirsin.
To tell me to trust you is telling me not to drink it... Geesh, it's just a saying.
Bu yüzden alkol almam, sigara içmem, küfür etmem.
That's why I don't drink, I don't smoke, I don't use profanity.
- Ben çay içmem.
- I don't drink tea.
Öğleden sonra içmem
Not in the afternoon.
Hey, ben pek sert içmem.
Hey, I don't touch the hard.
Ben senin gibi yemekten sonra viski içmem.
I do not drink whiskey after dinner, that's you.
Ama asla içmem. Çeviri :
But I never do.
İçki de içmem sigara da. % 100 sağlıklı biriyim.
I neither drink nor smoke and am 100 % fit.
- Aslında pek içmem.
I don't really smoke.
- İçmem gerek.
- I need a drink.
- Yok bira da içmem
What? No.
Ruhban sınıfıyla içki içmem.
I never drink with the clergy.
Çok fazla içmem.
In fact, the last time I got that drunk,
İçmem zaten.
I'm making it for Hetty.
İçmem bu ilaçları!
I won't eat it!
İçmem.
No.